YAŞAM 5 Temmuz 2017
44,9b OKUNMA     914 PAYLAŞIM

Günümüzde Dünyanın Kötü Gidişatının Şaşırtmayan Sonucu Olarak İnsan Sevememe Gerçeği: Misantropi

Misantropi, yaşanan nefret suçları, tahammül sınırının azlığı, saçma sebeplerden işlenen cinayetler ve daha nice sebebin kaçınılmaz bir sonucu. Sözlük yazarları, yaşadıkları bu durumu analiz etmiş.
iStock.com


empati yapılarak girilen bir yolda, daha fazla empati yapamaz hale geldiğimde farkettim insanları daha fazla sevemediğimi. yalnızlığımı hep asosyalliğime yorardım eskiden, yalnızlığımın benimle aynı bakış açısını paylaşan insanların sayısının alabildiğine az olması yüzünden olduğunu fark ettiğimde azalıverdi üstümdeki yük.

ahlak ve etik, eşitlik, doğruluk, hoşgörü ve saygı ile başlayan, uzun, upuzun bir listedir. insan, kuralları ve dinleri hayatından çıkarıp attığımızda da çalmayan, öldürmeyen, başkasının haklarını da gözeten, iradeli bir yaratık olmalıdır. düşünebilen ve empati yapabilecek kadar duygusal zekası gelişmiş herhangi bir bireyin aldatması, köleleştirmesi, emek ve fikir hırsızlığı yapması ihtimal dahilinde değildir. ama yine de insanlık tarihi manipülasyonlar üzerine kurulmuş, vahşi, acımasız, büyük balığın küçük balığı yuttuğu uzun ve soğuk bir hikayedir ve senin gibi düşünenleri ödüllendirmemiştir hiç.


mizantrop özünde insanlığı seversem tüm bu iğrençliğe ortak edeceğim kendimi diye düşünmeye başlayan bireyin insanları sevmediği için aldığı isimdir. sadece son 10 gün içinde "kendisini aldattığını düşündüğü nişanlısının kafasını kayalara vurarak öldürdü", "çinde canlı hayvanlı anahtarlıklar kapış kapış satılıyor", "odtü ormanına bayram baskını" haberlerini okumuş insanın türüne şüpheyle yaklaşması, bunlar insansa ben neyim sorusuna verilememiş cevaptır. milgram'ın deneyleri, hiroşima, aushwitz, din savaşları derken boğulur gibi hissedersin kendini. insan acımasız, duygusuz, duyarsız bir canlıdır.

"dünyayı sarmalayan ince tabaka üzerinde hastalık vardır. bu hastalığın adı insandır"

kısaca; insanlara öfke.

dünyayı anlamaya başlayanın içinden mutlaka geçeceği, empati ile yeneceği, "daha fazla empati" ile tekrar gireceği durum.


yani sanırım ergenlik sonrası çoğumuz giriyor buna. mizaca dahilse yukarıdaki sırayla sakin bir nefret hayatınızın bir parçası olabiliyor. o zaman kaldırımı yayla gibi kullananları, merdivende yol vermeyenleri, arayınca dönmeyenleri, lütfen ve teşekkür ederim demeyi bilmeyenleri, mekanlarda hesap ödetmek, alışverişte pazarlık etmek gibi alışkanlıkları olanları tolere edemiyorsunuz. "daha fazla empati" safhasına ulaştım ben ama görmezden gelme oyunu oynayarak aştım gibi...

"ben aydınlanmadan önce dağlar dağdı nehirler nehirdi.

ben aydınlanırken dağlar dağ değildi nehirler nehir değildi.

ben aydınlandıktan sonra dağlar dağdı nehirler nehirdi."

insanlıktan beklentilerini yüksek tutup da karşılık alamayan insanların düşmek zorunda kaldıkları durumdur. 


hastalık mıdır? bence asla... zira o insanların her boku yemesi normal, o boku yiyenlere nefret edilmesi anormal olamaz. insanız biz insan, aklımızla, bilincimizle böbürlenmeyi severiz, ama gerçekten kullanıyor muyuz onları? her şeyi geçtim, doğa, diğer canlılar ve insan ilişkilerine bakmak insan olduğumuz için utanmamız için yetiyor. bir kürk için bir hayvanı diri diri soyan, ormanları mahvedip yerinde rezidanslar inşa eden, dünyanın başına açmadığı oyun kalmayan bir canlıyla aynı biyolojik türden olmak gerçekten utanç verici. 

ancak mesela ben öyle agresif bir mizantrop değilimdir. insanları severim ve onları doktora ihtiyacı olan hasta olarak görürüm. genel anlamda optimist bir insanım ve demek istediğim de şu ki, mizantrop olan her insan sorunlu, ergen, insanlara nefret eden insan değildir. nefret etmesine eder, ama bazıları içten içe insanları sever, sevmek ister, çabalar. mizantrop insanlara ihtiyacımız var bence. en azından aşırı kibirli insanları susturmak için.