TARİH 3 Ekim 2016
40,3b OKUNMA     934 PAYLAŞIM

Günümüzde Unutulup Gitmiş, II. Mahmut Döneminin Osmanlı Topçubaşısı: John Webster Cochran

John Webster Cochran'ın hikayesini ''anglachelm'' anlatıyor.

1818 new hampshire doğumlu cochran bir avukatın oğludur. küçük yaştan itibaren makinelere dişlilere ve mekanik sekanslara meraklıdır. 10 lu yaşlarda kendi ürettiği dişlilerden deneyler yapar, makineler tasarlar. oğlunun bu merakını onaylayan baba da zamanının parasıyla bir servet olan 4400 dolar harcayarak kendisine çok zengin bir atölye kurar.

merak ve yatırım meyvesini erken verir. sadece 18 yaşındayken cochran 4 patent başvurusu yapar. bu sırada mekanik merakı büyük oranda silah ve top dizaynı üzerine yoğunlaşmıştır. zamanına göre oldukça ileride bir tasarım olan geriden dolma top mekanizmaları tasarlamaya başlar. ancak yaşının genç olması ve dönemin napoleon kafasında inat eden generalleri tarafından patentleri ve tasarımları pek ilgi görmez.

22 yaşındaki cochran bunun üzerine maketlerini modellerini çizimlerini ve 4 funtluk bir adet topunu arabasıyla birlikte paketler okyanusu aşıp paris'e gelir. burada dizaynlarını avrupa monarşilerine göstermek ve satmak niyetindedir. fransız ve prusyalı subaylar dönemim metalurji seviyesinin ağızdan dolma olmayan bir topu uzun süre serviste tutamayacağını düşünüp dönüp bakmazlar bile.

ancak o sırada paris'te olayı çok yakından takip eden osmanlı sefareti vardır. fransa kralı louis-philippe'i etkilemeyen gösteriye osmanlı heyeti hayran kalmıştır. baş sefir cochran'ı gösterinin ardından kenara çekip konuşur. der ki "devlet-i ali osman harbiye nezareti şu an londra'da bazı müzakerelerle meşgul. buyrun londra'ya gidelim topunuzu tüfeğinizi bir de onlara gösterin. ben gösterinizden etkilendim, onlar da etkilenebilirler."

cochran ve osmanlı fransız sefiri londra'ya geçerler. burada woolwich kasabasında açık alanda geriden dolma ve hızlı rotasyona sahip 4 funtluk top ile harbiye nezareti subaylarına birkaç gösteri yapar. onların da bu yenilikler yüzünden ağızları açık kalır. harbiye nazırı bizzat cochran'ı istanbul'a, sultanın huzuruna çıkmaya çağırır. kendisini bizzat takdim edeceğini ve referans olacağını söyler. 22 yaşındaki amerikalı mühendis de bunu kabul eder.

john cochran 1 şubat 1836 günü istanbul'da hiç ummadığı bir törenle karşılanır. sadrazam mehmed emin rauf paşa tarafından bir elçi gibi huzura çıkarılır. sultan ikinci mahmut genç çocuğa bakar ve yaptığı silah modellerini, potansiyel kabiliyetlerini ve üretim safhalarını merakla dinler. kendisi de topçuluğa çocukluğundan meraklıdır. dahası 20lerin başında bir genç çocuğun bu denli bilgi ve ekspertize sahip olması çok ilgisini çeker. ölçekli model topla topkapı saray bahçesinde hemen deney yapılmasını emreder. cochran'da model topu en ince ayrıntısına kadar elde pirinçten yaptığı için bir dakikada dokuz başarılı atış yapar. sultan bundan çok memnun kalır. kendisine aynı prensiplere bağlı kalarak 12 funt gerçek toplar dökmesini söyler. topçubaşı rütbesi verir, esvap giydirir ve galata'da rütbesine yakışır bir de köşk ihsan eder. tophane'de de kendi atölyesine istediği kadar malzeme işçi ve usta verilmesini buyurur.

genç mühendis için bunlar peri masalı gibidir. zira topçubaşı protokolde büyükelçi gibi önemli bir devlet pozisyonudur. bir anda para, nüfuz, kimsenin karışmadığı kendi atölyesi (+ cariyeler) olmak üzere imrenilecek bir hayata kavuşmuştur. hal böyle olunca ahlaklı bir insanın yapacağı gibi ihsanların karşılığını iyi çalışarak ödemek ister. ancak atölyeye de girer bakar ki osmanlı tophanesi bizans döneminden kalan aletler kullanıyor, ölçüler kendi bildiği hiçbir şeye benzemiyor, çelik yapımı kanuni döneminde nasılsa büyük oranda aynı kalmış, usta diye verilen adamlar kendi standartlarında çalışamıyor. üstüne de dil sorunu ortaya çıkınca büyük müşkülata düşer.

bakar ki yine de yapacak bir şey yok ve türkler de kendilerine çok iyi niyetli ve saygılı, önden top imalatında yapılacak makineleri dizayn etmeye başlar. daha önce ağır makine, dökme kalıbı hiç yapmadığı halde büyük oranda kendi elleriyle gece gündüz uğraşıp gerekli aletleri yapar. üstüne kalibrasyon ve nazik kesme aletleri çizer ve üretir. osmanlı'nın 1830lu yıllardan 93 harbine kadar bir anlamda tophane hendese altyapısını tek başına oluşturur. büyük bir şans eseri de yaptığı tasarımlar sıkıntı çıkarmaz ve cochran toplarını başarıyla döker. iki adet 1'er funtluk (1 pounder) ve bir adet de 12 funtluk mekanizma gerisinden doldurulmalı top imal eder. 14 eylül 1836'da siparişler tamam olur.

topların denenmesi için hemen emir yazılır. tophane bahçesinde atış hızı ve yeniden doldurma konularında çığır açacak bir seviyede başarıyla paşaların önünde küçük bir tatbikat yapılır. topçu zabitanı da cok etkilendiklerini yazdıkları raporları harbiye nezareti aracılığı ile sultana gönderirler. sultan raporlara bakınca inanmaz, hele ki 12 funtluk topun 15 dakikada 100 atış yapması görülmüş duyulmuş akıl alır bir şey değildir. hemen huzurda bir tatbikat emreder. yer olarak da tahta oldukça uzak tarabya seçilir.

cochran tarabyaya geldiğinde şaşkınlıktan dilini yutar. top tatbikatını saray eşrafı yerli halk zabitler vükela ve vüzeranın da gelmesiyle tam 3000 kişilik bir seyirciye karşı oynamak zorunda kalır. sultan ikinci mahmut da tarabyaya göksu kıyısındaki yazlık yalısından 40 kürekli göz alıcı bir saltanat kayığı ile gelir. cochran bunu görünce nazır halil paşa'nın da işaret vermesiyle selamlamak için yeni toplarıyla yedişerden 21 pare top attırır. bütün atışların tamamlanması da 2 dakikayı bulmaz. padişah başta olmak üzere seyircilerde bu derece bir atış volümü büyük heyacan yaratır.

padişah otağına vardığında halil paşa etek öperek huzurda bu yeni topların orduya beklentilerin ötesinde bir inovasyon ve atış gücü sağlayacağını söyleyerek cochran'ı huzurda över. padişah genç amerikalı mühendisini parmakla işaret edip çağırır. kendisiyle kısa bir mülakat yapar. cochran bu sırada padişahı daha da şaşırtarak bütün konuşmayı eksik ama güzel öğrendiği türkçesi ile yapar. padişah daha sonra on beş dakikada yüz atış testinin tekrarlanmasını buyurur. topçu neferleri revolver mekanizmalarını taşıyıp atışa geçerler. tarabya sahili top sesleriyle inlemeye başlar. hiçbir kaza yaşanmadan padişahın karşısında onbeş dakikada bu şekilde 101 top atışı yaparlar. atış sonrası ölçümlerde namlunun çok da kritik olmayan 343 derece sıcaklığa eriştiği görülür, ancak üstün yalıtım sayesinde geri mekanizma 121 derecede nispeten soğuk kalır. silah büyük bir başarıyla testi geçer. devrin en hızlı atış yapan topu şimdi osmanlıdadır, ve kendi öz kaynaklarıyla yapılmıştır.

padişah cochran'ı tekrar yanına çağırır ve şöyle der.

-"allah amerikalılardan razı olsun. senin gibi genç çocuklar orada böyle şeyler icat edebiliyorlarsa, sizin ademleriniz kim bilir neler yapar".

john cochran da türkçe teşekkür edip el etek öper. padişah kendisini karşılığında yanağından sever. sonra da aklına gelip şöyle sorar :

-"aylardır evinden uzak çalışıyorsun, bu çalışma neye mal olduysa demirbaş çıkart. masraflarını ben ödeyeceğim"

john cochran'da istanbul'da kaldığı süre içinde türklerden alçakgönüllülüğü ve saray erkanıyla nasıl konuşulacağını iyi öğrenmiştir. padişaha verilecek herhalde en doğru cevabı verir :

-"zat-ı şahanelerine hizmet etmiş olmak bana yeter de artar devletlü han'ım"

padişah bu denli alçakgönüllülüğe hele ki genç bir gavurdan gelince hiç dayanamaz. oracıkta amerikalı topçubaşısına bir büyük torba altın ihsan eder. cochran anılarında tam olarak ne kadar olduğunu söylemiyor ancak üç bostancı torbayı zorlukla taşıdığına göre on dört kg civarında bir şey olduğu tahmin ediliyor. bu parayı alıp bir süre istanbul'da yaşadıktan sonra amerika'ya dönen ve orada kendi atölyesini kuran oldukça rahat bir yaşam süren ve yaptığı tabancalarla da samuel colt dizaynlarına ilham veren john cochran 1873'te new york'ta ölmüş. bizde artık hatırlanmıyor bile.

dipnot olarak belirtmek gerekir ki cochran tabancası bildiğimiz revolver dizaynının bir yerde ağabeyidir. 

bütün silindir slotlarının namluya paralel olduğu revolverin aksine taret tabancası diyebileceğimiz bu alet revolverin yarı süresinde doldurulup atışa hazır hale gelebiliyordu ancak güvenlik açısından da feci bir sonuca açık kapı bırakıyordu. revolverde tüm silindirler atış istikametine baktığı için hatalı bir ateşlemede silahı doğrulttuğunuz yer harici başka kimseyi tehlikeye atmazken taret dizaynında etrafınızdaki herkes tehdit altındaydı. o yüzden bugün john cochran yerine samuel colt'u daha çok tanıyoruz.

bizim kaynaklarımızda da 1836'da bir ecnebi topçubaşından bahsediliyorsa yeşillendirin, şahsen bulamadım ama okumak çok isterim.

bkz yabancı kaynak

tabancasının incelemesi ve hikayesinin bir ingilizce versiyonu için: