Hala Gizemini Koruyan, Tarihin En İlginç Kaybolma Vakalarından Biri: Bobby Dunbar'ın Hikayesi
1912 yılının ağustos ayında ailesiyle louisinia'daki swayze gölü'ne balık tutmaya giden dunbar ailesinin, dört yaşındaki kaybolan çocuğudur bobby.
o günün gazetelerinde, yüzlerce gönüllünün swayze gölü'ne çıplak ayakla girip saatlerce arama yaptıklarını, göldeki timsahların karınlarını deştiklerini fakat bir sonuç bulamadıklarını yazıyorlardı. bobby dunbar'ı getirene bugünün parasıyla yaklaşık 30000 $ ödül verileceği açıklanmıştı. sekiz ay boyunca ülke genelinde araştırılır ve sonunda missisipi'de william walters isminde bir adamın yanında bulunur. walters bir piyano tamircisidir ve yanında çalışan julie anderson'ın çocuğu bruce'u (bulunan çocuğun ismi) iki günlüğüne, bir gezi için velayetine bıraktığını söyler.
fakat anlaşılır ki julie anderson (bruce'un annesi) iki gün değil on üç aydır çocuğu görmemiştir. tabii walters tutuklanır. fakat bulunan çocuğun annesi olduğunu iddia eden julie anderson, avukat masraflarını karşılayamadığı için yargı yolunu kullanamayacaktır. william walters şahitler çağırmasına rağmen ispat edemez ve çocuk kaçırmadan dolayı iki yıl hapis cezası alır.
çocuk bulunmuştu ama ortada farklı iddialar da vardı. missisipi'ye aile çağrıldı. o zamanın medyası da günümüzdeki gibi farklı farklı şekilde tanımlamıştı ilk buluşmayı. bobby'nin kardeşi alonzo vardı. onunla ilk samimi hareketini "işte kardeşini tanıdı" şeklinde haber yapmışlardı. sonuçta bobby dunbar, leslie ve percy dunbar ailesine verilmişti.
1966 yılına kadar torun torba sahibi olur bobby dunbar ve ölür. gel zaman git zaman,
bobby'nin torunlarından margaret olayı araştırmaya karar verir. bir associated press muhabiri dna testi yapmaya ikna eder kendisini ve 2004 yılında yapılan dna testi sonucunda, bruce'un bobby olmadığı ortaya çıkar.
o gün yüzlerce kişinin araştırması sonucunda bir ayak izine ulaşılmıştı ve ayak izleri raylara doğru gidiyordu. o gün bobby'e ne olduğu hala gizemini korumaktadır.