Hangi Bira, Hangi Sıcaklıkta İçilir?
şarap gibi, biranın da türüne göre servis şekilleri var
bizde pek bilinmez: buzlu bardakta hayvan gibi soğutulmuş getirilen her filtre biraya övgü dizilir ama aslı pek öyle değildir. buzlu bardak biranın tadını değiştirdiği gibi ekstra köpürmesine neden olur. en azından birayı lezzeti için tercih edenlere göre türüne göre servis farklı olmalıdır.
filtrelenmiş, açık ve hafif biralar, özellikle bizim ülkede en çok tükettiğimiz türden pilsner ve lager türü biralar soğuk içilir. malt olanları en soğuk şekilde 4-5 derecede içilmeli. kölsch, pilsner veya heineken gibi göbekli biralar ises 5-8 derecede içilmelidir. kanun değil lakin tat almak istiyorsanız bir de böyle deneyin.
bundan sonraki bütün biralar gittikçe daha ılık içime uygundurlar
ale ve ipa türü bu kategoriye girer ama ikisi arasındaki dereceler de önemlidir. gerçi biraya göre de değişir. soğuk biradan ılık sayabileceğimiz kıvama geçerken içmemiz gereken ilk biralar siyah biralardır. bunları soğuttukça aromasını kaybedersiniz.
gerçi ipa'nın milyon çeşidi var ve hepsinin tavsiye edilen bir sıcaklığı var ama yine de dolapta buz kesene kadar tutulmaz hiçbirisi. oda sıcaklığından buzdolabına konularak ideal değerler için çok değil yarım saat bekletilmesi yeterli gelir.
ale ve pale ale denilen türler için oda sıcaklığı idealdir. bunları barlarda da dolaba koymazlar. bizde amerikan pale ale bulmak zordur ama birçok barda ingiliz fullers ve boddingtons bulabilirsiniz. bu biraları soğuttuğunuz anda kendisiyle bütünleşmiş ve tek numarası olan hafif ekşi tadını alamazsınız. o nedenle oda sıcaklığında tutulurlar.
buğday birası ve ekşi bira ise bir tık soğuk servis edilir
içlerindeki bulutsu görüntüyü kaybetmemek önemlidir. çünkü ekşi biralarda asidik değeri yüksektir. aşırı ılık veya aşırı soğuk olması bu tadın ortaya çıkmasını ve adıyla müstesna ekşiliği almanıza engel teşkil eder. o yüzden oda sıcaklığından bir tık soğuk olmaları önemlidir. yeni bir bira denerken her zaman iki tane alın, sonra internetten ideal içim sıcaklığına bir bakın derim. birisini zevkinize göre soğutun diğerini önerilen sıcaklıkta için. aralarına da beş dakika koyun. eğer günde üç paket maltepe tüketmiyorsanız muhtemelen aralarındaki farkı zart diye anlayacaksınız.
eskiden de soğuk bira içilirdi
yalnız bu soğukluk tabii ki buzdolabında tutulmuş kadar değillerdi. soğuk mahzende tutularak belli bir kıvama getirilen bira daha değerliydi. bira zaten içkiden ziyade gündelik bir içecek olarak kullanılıyordu. filtresiz, koyu, yoğun kokulu ve enerji kaynağıydı. genelde yemeğin yanında içinizi ısıtıp enerji vermesi için içilirdi. zevk için şarap içilirdi, henüz damıtılmış içkiler yoktu. göçebe topluluklar bira yerine yine ekşitilerek üretilen kısrak sütü içerlerdi. o dönemlerde içecekler zevkten ziyade besin değerleri için tüketilirdi. yanında biraz da keyif veriyorsa yeterliydi.
bizim ılık biradan anladığımız ise tombul efes veya tuborg'un yaz sıcağında buzdolabı dışında kalmasıdır. onun tek güzel gittiği yer ise havanın aşırı soğuk olduğu ülkelerdir. rüzgarsız fakat -20 derecede bir parkta oturup içiyorsanız içinizi ısıtır. kötü tarafı siz ikinciyi açana kadar poşette tuttuğunuz biralar da buz gibi olur. zaten manyak mısınız -20'de parkta bira içiyorsunuz. hadi benim kadar salaksınız bir tane içtiniz. ikinciyi açmayın, s*ktirin gidin evinize. ya da bölgenin yerlisi gibi 40 derece alkol barındıran bir şeyler için ki içiniz ısınsın. yoksa bir hafta götten işemeli cırcır olursunuz.