burnumuz akciğerler için bir hava filtresi görevi görmektedir. içeri giren hava hem burada istenilen sıcaklığa gelir hem de istenmeyen partiküller burada engellerle karşılaşır. yani burnumuzun içinde epitel hücrelerden yapı mevcuttur (epitel hücreleri vücudun her yerinde bulunan çok amaçlı bir hücredir), işte bu epitel hücreleri minik tüyler ve kalın mukusla kaplıdır. bunu amacı gelen yabancı cisimleri tutmaktır. ve bu sayede akciğerlerimizi hasta edecek partiküller, mikroplar tutulmuş olur.

bu partiküller biriktiğinde dışarı atılmaları gerekir. işte hapşırma burada devreye girer. işte bu kalabalık yığın ya da burnumuz içinde salgılanan bazı kimyasallar hapşırmaya neden olur ayrıca da uyuyan bağışıklık sistemimizi uyandırır. hapşırma sırasında; vücut daha fazla mukus üretir, burunda şişme başlar ve bu değişiklikler sinir sistemi içindeki trigeminal sinir yoluyla beyne gönderilir. bu sinyal, beynimizin tabanındaki medulla oblongata adı verilen bir alan tarafından işlenir ve refleksif kas kasılmaları meydana gelir, hava akciğerlerimize çekilirken ses tellerimiz sıkıca kapanır. akciğerlerimizde yeterli basınç oluştuğunda tüm hava dışarı atılır.

ve sonuç hapşuuuuu.....,;:::)

ayrıca ses tellerinizin ve boğazınızın anatomisi, diğer yumuşak dokularınızın şekli, ve gevşekliği veya sıkışıklığı sessiz mi yoksa gürültülü mü hapşıracağımızı etkilemektedir.

kaynak: 1, 2