Hayatımızda Kararlar Alırken Fark Edemesek de Yaptığımız Birtakım Hatalar
aslında karar verirken bariz hatalı olmamız. bunlara bias deniyor. meyil demişler ama bence koşullanma/önkoşullanma daha uygun.
sonra araştırırım diye birkaçı burada, business insider'da vardı, bu liste uzar gider, wiki'ye bir göz atın:
anchoring bias: insanlar ilk duydukları şeye gereğinden fazla güvenirler. bir pazarlık sırasında ilk teklifi veren tarafın teklifleri tüm pazarlık sırasınca daha makul görünür, bir nevi çapa olur bu ilk teklif.
availibility heuristic: insanlar erişebilecekleri bilginin değerini olduğundan daha fazla görür. örnek olarak sigara içen birinin 100 yaşına kadar yaşadığını gören birisi sigara içmenin zararlı olmadığını savunabilir.
bandwagon effect (en sevdiğim): bir insanın bir düşünceye inanma ihtimali o düşünceye sahip insan sayısı arttıkça artar. sonra neden iş toplantıları yaratıcı değil.
blind-spot bias: kendi biaslarınızı(önkoşullanma diye çevirilebilir mi bilemedim) fark etmemek bias’ın önde gidenidir. başka insanlarınkini fark etmeniz daha kolaydır. çuvaldızı kendine mi neydi batırın işte.
choice-supportive bias: bir seçim yaptığınızda otomatik olarak bu seçimin iyi olduğunu düşünürsünüz, eksiklikleri olsa da. köpeğiniz arada bir insanları ısırsa da süperdir mesela.
clustering illusion: rastgele olaylarda belirli bir düzen arama eğilimi. rulette sürekli kırmızı geldiğini düşünenlerden misiniz?
confirmation bias: bizim önceden düşündüklerimizi onaylayan bilgileri tercih ederiz. karşıdakini ikna etmek bu yüzden zordur.
conservatism bias: yeni kanıt yerine bir olayda eski kanıtları tercih etme durumu.
information bias: insanların herhangi bir aksiyonu tetiklemeyen bilgi arama eğilimi. çok bilgi her zaman iyi değildir.
ostrich effect: devekuşu gibi insanlar kafasını gömerek tehlikeli veya olumsuz bilgiden uzak kalmaya çalışır. yatırımcılar piyasa kötüyken ellerindeki hisselerin değerine daha az bakarmış.
outcome bias: bir kararı verildiği anda nasıl verildiğinden çok sonucuna göre değerlendirme olayı. kumarda kazanmak kumarın mantıklı bir karar olduğu anlamına gelmez.
overconfidence: kendimize gereğinden fazla güvenme ve fazla risk almamız. bu yüzden uzmanlar bu konudan daha fazla muzdariptir.
placebo effect: bir şeye inanmanın belirli bir sonuca yol açtığı yanılgısı. zaten biliniyor.
pro-innovation bias: bir şeyin faydasını gereğinden çok, kısıtlarını gereğinden az önemseme durumu. ayfoooon!
recency: güncel bilgiyi eski bilgiye oranla daha fazla önemseme eğilimi. yatırımcılar piyasa hep son dönemde olduğu gibi gidecek sanar.
salience: bir şeyin en çabuk fark edilen özelliklerine odaklanma durumu.
selective perception: beklentilerimize göre dünya algımızın değişmesi.
stereotyping: bir insan veya grup hakkında bilgi sahibi olmadan belirli özelliklere sahip olmalarını beklememiz. yararlı olsa da gereğinden fazla kullanıldığında saçma sapan sonuçlara yol açıyor.
survivorship bias: bir şey hakkında sadece kurtulan/başarılı olanlara odaklanmamız. bill gates gibi onlarca adamın battığı gerçeğini görmezden gelmemiz.
zero-risk bias: riskten kaçıyoruz, bilineni seviyoruz.
attentional bias: çok düşündüğümüz şeyler dünyamızı etkiliyor. güzel düşünün.