YAŞAM 4 Ekim 2017
80,8b OKUNMA     1094 PAYLAŞIM

Herkesin Hayalleri Varken Hiçbir Şey Yapmadan Bütün Gün Evde Oturması

Yapacak çok şey varken, hayat nice fırsatlar sunuyorken eve tıkılıp kalma durumu aslında bizi içten içe yiyip bitiriyor. Sözlük yazarları da birçok insanın muzdarip olduğu bu acı gerçeği yorumlamış.
Kaybedenler Kulübü


hemen hemen herkesin içinde bulunduğunu düşündüğüm kısır döngü, herkesin yapmak istediği şeyler, gerçekleştirmek istediği irili ufaklı bir takım hedef ve hayalleri var hayatında, fakat kimsede oturduğu koltuk , yahut yattığı yataktan kalkacak bir takat yok sanırım, bir kolları sıvama azmi yok kimsede, bu miskinlik bu uyuşmuşluk bu boş vermişlik nedir bilimsel açıklaması var mıdır bilmiyorum, bildiğim birşey varsa bu ülkede yaşayan 20-35 yaş arası kitlenin %90'ının 65 yaşında dede gibi takıldığı sorunsalı. 

new york'ta sabah 6'da yattığı yatağından kalkıp sabah sporunu yapmak için yola koyulan diğer taraftanda köpeğini gezdiren 50 yaşındaki katy'ye, 55 yaşındaki brenda'ya bakıyorum kadının suratında bir yaşam enerjisi, bir pozitiflik, bir mücadele ruhu var, bizim 25 yaşındaki atakanlarımız, canerlerimiz, ecelerimiz, denizlerimiz de evde yatıp, instagram'daki arkadaşlarının fotoğraflarda gözüken mutluluklarını izleyerek iç geçirsin ve yaşamak yerine sadece hayatı seyretsin... 


bu problemin temelinde yatan gerekçe siyasete bile bağlanabilir, ama psikolojik olarak açıklanmaya daha çok ihtiyaç duyulan bir konu gibi.

ne istediğinden ve bunu nasıl yapacağından emin olamama durumu. ait olunan dünya ile sahip olmak istenilen dünya arasındaki uçurumun giderek arttığını düşünmek neden oluyor bence bu atalet duygusuna. birkaç arkadaş çok haklı bir şekilde disiplinden bahsetmiş. fakat disiplin sonuçtur sadece, asıl neden tutkudur. çünkü nihayetinde tutkuları olmayan insanların utkuları da olamaz ne yazık ki.

nietzsche, insanlarda iki türlü tutku olduğunu söyler

egemenlik arzusu gibi aktif tutkular ve tembellik gibi pasif tutkular. 


işte en başta söylediğim gibi, ait olunan dünya ile aslında içinde var olmak istenilen dünya arasındaki uçurumun büyüdüğüne inanmaya başlayan insan, yavaş yavaş pasif tutkularının esiri olmaya başlayacak, hayallerinden uzaklaşacak ve yaşama enerjisi gitgide düşecektir.

sonuçta herkes her şeyi isteyemez. bir şeyi gerçekten isteyenler de, kolay kolay kimseye nereye gideceklerini sormazlar, sadece yola çıkarlar. çünkü bütün cevaplar aslında yolların kendisinde.

ben de yaptım bunu, üniversite bittikten sonra, bir yıl boyunca yattım, anneden harçlık almaya utanan bünye sosyal yaşamını da kaybetti zamanla, bol bol kitap okudum, arkadaşlarım gelirdi onlarla takılırdım en fazla ama onun dışında öküz gibi oturdum, hatta yattım. ama sonunda bu ruh halinden çıktım.

çözüm bu yatarak geçen döneme inecek büyük bir darbe. çünkü kabul etmeseniz de çoğu insan hayatındaki bu pasif nihilizmi, tembelliği, hayallerde yaşamayı sever. çünkü hayallerinizde kaybetme ihtimaliniz yoktur. tüm dünya sizin elinizdedir zaten de siz tenezzül edip uzanmamışsınızdır.


ama bu süreci bozan bir şey olduğunda, daha fazla bu hali devam ettiremeyeceğiniz hale gelince veya bu hayale ulaşmak için hayaliniz dışında bir motivasyonunuz olduğunda hayalinize yaklaşıyorsunuz. bu önemli, bir hayaliniz olması size tek başına yeterli motivasyonu sağlamaz.

hayallerinize kavuşmanız da mutluluğu kesin sağlayan bir şey değildir yine de. hayat, iyi ve kötü sürpriz dolu. ama hayatı hem aktif, dolu dolu hem de pasif, yatarak yaşayan biri olarak söyleyeyim ki, pasif yaşarken, ruhunuz atalet içindeyken sorunlar da güzellikler de sizi teğet geçiyor. daha az üzülüyorsunuz evet, ama aynı zamanda daha az seviniyorsunuz. risksiz. rahat. sıradan. normal. bazen özlenen.

her şeyden çabuk soğumamızdır sebebi belki de...

hayatın anlamını buldun diyelim, 3 dakika sonra şöylesin bak:

Umut Sarıkaya


en büyük problemimiz disiplinsizlik. 

unutulmamalıdır ki içimizdeki heves disiplinle beraber sürekli bir motivasyona dönüşür. sıkılmak ve yorulmak engel değil, bu sürecin en tabii parçalarıdır. bunu kabullenerek uzun soluklu gelişim gösterebilir insan. (bkz: comfort zone) ‘dan çıkmayan insansa en rahat yerden izler hayatı. kısa vadedeki o huzur ilüzyonu bir kısır döngüye evrilir ve uzun vadede mutsuzluğa ve tatminsizliğe yol açar. hiçbir şey yapmıyorken çok şeyi kaçırma psikolojisi de tehlikelidir. bazen bir şeye odaklanmayı engeller. her yerde olmak hiçbir yerde olmamaktır aynı zamanda. psikolojik olarak söz geçiremediğiniz zaman motivasyonunuza fiziksel olarak meydan okumaya başlayın. bir süre sonra ortak noktada birleşeceklerdir zaten.