5-6 yaşlarındayım. doğu illerinden birindeyiz, o zaman arkadaşım çok az. ninja kaplumbağacılık oynarken tüm kaplumbağalar ben olurdum lan caretta caretta olduğumu sanıyordu annem bir ara, splinter usta da oyuncak farem vardı bir tane o olurdu düşün durumun vehametini. birkaç aile dostumuz var. onlardan birinin kızı vardı. adı dilara. ah dilara ah böyle kumral, ela gözlü bir kız. ben hoşlanıyorum tabi bundan kafada evlilik planları bile var. evlenicez annemler bize bakmaya devam edicek falan hayat çok güzel. sonra bizimkiler ve onun ailesi ortak yaz tatiline çıkma kararı aldık. alanya'ya gidilecek 9-10 gün. düşünsene lan sevdiğim kızla tatile çıkıyorum, mutluluğa bak. bir apart kiraladılar falan. biz gittik, ben tabi dünyanın en mutlu insanıyım. apart 2 katlı böyle biz çocukların ayrı odası var ben aynı odada yatacağımızı falan görünce iyice çıldırdım tabi.

tatil öylesine güzeldi ki anlatamam. bütün gün denizdeyiz, beraber oynuyoruz, öğleden sonraları beraber uyuyoruz, ben dondurmayı, şekeri, çikolatayı, meyve suyunu, kolayı, tostu dayıyorum kıza babamdan para alıp alıp. arada öpücüğü de kapıyorum, kesin evleniriz diyorum artık ya kız bana hasta oldu ben zaten ona hastayım daha ne engel var ki bizim evdeki çekyatta beraber uyumamız için?

ancak ger gör ki tatilin son gecesi tüm bu peri masalı bitti; 10 günün sonunda kıza dayadığım abur cubura, terli terli içilen sulara, denizde artistlik olsun diye yutulan sulara küçük midem daha fazla dayanamadı. yine yan yana yataklarda uyurken gecenin bir vakti bir gürültüyle uyandım. daha doğrusu gürültü değil gurultuyla uyandım ancak o yaşta evliliği düşünmeme rağmen tuvalete gitmeye korkuyordum (gerçi hala gece tuvalete giderken bacaklarımdan tutup yakalayacaklarına inanıyorum beni de neyse) ve sonunda daha tam gelişmemiş göt kaslarım da iflas etti. bildiğin altıma sıçtım yanımda melek gibi kız uyurken ve öyle böyle de sıçmadım. bildiğin aktı, gitti hepsi yatağa.

bir şeyler yapmalıydım, bu rezaleti görmemeliydi. el mahkum tüm canavarlara meydan okuyarak tuvalete gittim kendimi temizlemeyi bir kez olsun düşünmedim, o yatağı temizlemeliydim. elime tuvalet kağıdı rulosunu alıp odaya gittim ama müthiş planımı sekteye uğratacak o hareketi yaptım mal gibi. ışığı yaktım amına koyim. meleğim şöyle bir kıpırdandı, tam rezil eserime tuvalet kağıdını bulamaya başlamıştım ki açtı gözleri o güzelim kız. kahverengi bir yatak örtüsü, elde çamurlaşmış tuvalet kağıdı, odada kesif bir koku ve korku dolu gözler...

- ne oldu?

hayatımdaki en zor soruydu belki o yaşıma kadar. evlilik planları yaptığım kıza yalan söylemezdim, dürüst olmalıydım.

+ kaka yaptım altıma :((

hayatımın çiçeği "olsun" dedi, "üzülme" dedi, "gel beraber temizleyelim" dedi. sevdiğim kızla ilk sırrımız olmuştu aramızda. aşk iyi günde, kötü günde, hastalıkta, sağlıkta yanında olmak değil miydi zaten? şimdi o kızla 5 senedir evliyim ve çok mutl...

şaka la şaka manyak mısınız amına koyim?

- anneeaaaa life is drunk altına sıçmıııışşş! anneeeaaa ıyyyy çok kötü kokuyoooo!

diye bağırdı, bütün evi ayağa kaldırdı. annem söylene söylene yıkadı beni. dilara götümü mötümü gördü hep. o günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı. hep güldü bana "sıçtııı sıçtııı sıçtıı" diye diye. ailelerin dilinden düşmedi yıllarca. tüm evlilik hayalleri, çekyatta beraber yatma planları da götümden yatağa aktı, gitti resmen. kaplumbağa gibi kabuğuma çekildim ondan sonraki tüm hayatımda.

ah dilara ah... şimdi gelsen, "hadi" desen. sana söz veririm ki, ant içerim ki, yemin ederim ki, kuran'a el basarım ki bir daha abur cubur falan yemem. hep o yağlı patates kızartmasından oluyor. cavul cuvul ediyor midemi.

gelsene dilara haşlanmış patates yer, asiti kaçmış kola içeriz çekyatta :/