İkinci Dünya Savaşı Sonrasında SSCB'nin Engelli Askerlere Uyguladığı Muamele
ikinci dünya savaşı sonunda sovyetler birliği, -asker ve sivil- toplamda 27 milyon vatandaşını kaybetti. asıl dram ise önemsenmeyen yaralı sayılarında yatıyordu. savaş, arkasında sayısız dul, yetim ve engelli insan bıraktı. petersburg'daki askeri tıp müzesi'ne göre, 46 milyon 250 bin sovyet vatandaşı yaralandı. bu sayının yaklaşık 10 milyonu çeşitli engellilik biçimleriyle cepheden geri döndü. toplam 775 bin kafa travması, 155 bin bir göz kayıbı, 54 bin kör, 3 milyon tek el/kol kaybı, her iki elini/kolunu kaybeden sayısı ise 1.1 milyon.
bunların içinde en şanssızları ise stalin'in samavar (samovar) lakabı taktığı, en az iki bacağı kopmuş olan askerlerdi. stalin onlara samavar (semaver) diyordu çünkü onları bacakları yok, sabit, işlevsiz, ancak kaynadığında gürültü çıkaran semavere benzetiyordu. kısacası topluma zararlı boş beleş insanlar olarak görüyordu. bu askerler savaştan ağır travmalar almış ve artık iş gücüne katkısı olmayan dilenciler haline gelmişlerdi. sürekli sscb ve savaş karşıtlığı yapıyor, gençleri askerlikten soğutuyor, halkı yönetime karşı dolduruyorlardı. haksız da değillerdi ama bu durum stalin'in hoşuna gitmemişti. o yüzden hepsinin toplanmasına karar verdi.
savaş öncesi sscb'de hali hazırda "antisosyal, parazit unsurlara karşı mücadele" adında bir kanun vardı. stalin, savaş sonrası bizim tabirimizle bu kanuna ek olarak bir kanun hükmünde kararname çıkardı ve bu parazit tabir edilen kitleye engellileri de ekledi. tüm büyük şehirlerde aynı gün büyük bir toplama operasyonu gerçekleştirildi. bu kanuna göre iş gücüne katkısı olmayan engelli insanlar, köyde yaşayamadığı için izinsiz büyük şehire göç edenler, engelli yetimler vb. birçok insan, parazit oldukları gerekçesiyle toplatılarak çeşitli bölgelere sürüldüler. çok azı akrabaları bulunarak evlerine gönderildi, diğerleri ise kamplarda öldü. bazılarının vurulduğuna dair kanıtlar var.
stalin, başta sibirya olmak üzere merkez şehirlerden uzak bölgelere "engelli gazi ve işçi bakım evleri" adı altında merkezler kurdurdu. merkez derken kafanızda yanlış bir imaj oluşmasın. eski kiliseler ve ahırlar revize edilerek kapılarına bakım evi yazıldı. 300.000 gazi bu bölgelere gönderildi. bu merkezlerin fonları öyle düşüktü ki haftalarca patatesten başka bir şey pişmediği olurdu. en meşhurlarından birisi valaam adasında olandır:
bu engelliler evi adı verilen mekanların ayarı çalışma kampı ile akıl hastanesi ayarındaydı. özellikle valaam'da bulunan merkeze izinsiz kimse girip çıkamıyordu. medeniyetten uzak, zorlu doğa ve iklim koşullarına sahip lojistik sorunların sıkça yaşandığı bir adaydı. henüz ilk aylarda bir sürü gazi hayatını soğuktan (hipotermi) kaybetmişti zira iki kolu ve bacağı olmayan insanları hava alsın diye dışarı çıkarıp nasıl oluyorsa unutuyorlardı. gözden ırak gönülden ırak derken arada nice gaziyi hiç ettiler. sscb tarihçisi yevgeny kuznetsov'un valaam'dan notlar adlı çalışmasında konuyla ilgili kan donduran bir sürü detayı öğrenebilirsiniz.
en şeytani bulduğum yöntemlerden birisi ise kgb'nin bu kanuna karşı çıkan engellileri toplamak için el altından bir çeşit engelli derneği kurması ve üye olan herkesi bir gecede infaz etmesidir. en meşhuru günümüz özbekistan'ında kurulmuş bir dernekti ve bine yakın üyesi vardı. buna mukabil engelli yakınları da toplantıya katılmıştı. hepsini o mekanda kıstırıp taradıktan sonra yakmışlardı. tabi ki bunların hepsi kaydı kuydu olan vakalar değil. bir çoğu görgü tanıkları ve gizliden gizliye kayıt tutan kişilerden kalanlar. gerçi resmi kayıt yok derken valaam gibi birçok merkezin kayıtları mevcut. sadece bu merkezlerde yapılan o***** çocukluğuna dair çok az rapor mevcut.
gennady dobrov, bu insanların portrelerini çizip yıllarca sakladı. ancak sscb'nin son yıllarında sergileyebildi. yevgeny kuznetsov burada olanları uzunca yıllar araştırdıktan sonra ancak sscb sonrası yayınlayabildi. akrabaları sağ fakat kamplara kapatıldıkları için yakınlarına ulaşamayarak orada ölen nice acı hayat hikayesi bir ressamın bir kaç parça eskiziyle ortaya çıktı. stalin'in ellerinde sadece savaşta ölen milyonların kanı değil, savaş sonrası sonsuz acılara sürüklediği insanların ahı da var.
konuya dair rusça bir belgesel