İnançlarımız ve Davranışlarımız Arasındaki Psikolojik Gerilim: Bilişsel Çelişki Kuramı

kurama göre bir bireyin davranışlarıyla düşünceleri (daha doğrusu tutumları) arasında bir karşıtlık olduğunda bilişsel çelişki doğmaktadır. birey bu durumda bilişsel çelişkiyi ortadan kaldırma ya da hafifletme eğilimindedir. çünkü bu çelişki farkında olmasa da huzursuzluk, rahatsızlık yaratır. tutumları ve davranışları arasındaki çelişkinin ortasında kalan bireyin yapabileceği iki şey vardır: ya tutumunu değiştirecektir ya davranışını. eğer davranışı değiştirmek için geç kaldıysa (davranış geri dönülemeyecek bir şey olabilir) o zaman tutum değişimine gidebilir.
satın alınan bazı eşyalar örnek verilir mesela. diyelim ki özellikleri tamamen aynı olan iki bilgisayardan birini satın aldınız. daha önce iki bilgisayar hakkında eşit düşünceleriniz vardı. ama satın aldıktan sonra artık aldığınız bilgisayar sizin için diğerinden daha iyidir. onu, daha iyi olduğu için satın almamışsınızdır. satın aldığınız için daha iyi olmuştur. başka bir deyişle, satın aldığınız bilgisayarın çekiciliği sizin için artarken, diğerinin çekiciliği azalmaktadır.
insanlar kendi iç huzurları için, davranışları ve inançları arasında (aynı zamanda davranışların kendi arasında ve inançların kendi arasında) bir istikrar, tutarlılık, uyum olduğunu hissetmek, düşünmek isterler. ancak gerçek şudur ki insan pek de rasyonel ve tutarlı bir yaratık değildir ve birbiri ile çelişen davranışlar gösterir, ya da inandığını düşündüğü değerlerin aksine hareket edebilir.
bu durumda oluşan "dengesizlik/tutarsızlık" sonucu insanın iç dünyasında bir huzursuzluk olur. insan zihni dengeyi tekrar sağlama ihtiyacı hisseder ve mekanizma bu yönde harekete geçer. bazen bu mekanizma insanın kendini ortada bir tutarsızlık olmadığına, bazen de eskiden inandığını düşündüğü değerin aslında o kadar da önemli olmadığına/geçerlililiğini yitirdiğine ikna çabası şeklinde oluşur. ilginç olan, çok nadiren dengesizliğe yol açan davranış veya aksiyondan vazgeçilmesi tercih edilir, yani aksiyon-inanç çelişkisinde genelde inancın modifiye edilmesi yoluna gidilir.
en çok verilen örneklerden biri bir insanın sağlığa zararlı olduğunu bilmesine rağmen sigara içmesidir. başka bir örnek kurallara uyma konusunda yaşadığı ülkenin avrupa ülkelerinden geride olmasından şikayet eden bir insanın kırmızı ışıkta geçmesi ya da hız sınırını aşması olabilir. ya da prensip olarak sporda şikeye karşı olan bir insanın, kendi desteklediği takımın adının şikeye karışması durumu örnek verilebilir. kişinin tutarlı olmak için tuttuğu takımdan vazgeçmesi, ya da bu durumu eleştirmesi gerekir. ancak bunu yapamayacağından, ya kendi sevmediği takımların kendi takımından daha sicili kabarık olduğuna, ya yapılanın aslında şike olmadığına, ya da ortada kendi takımına düşman odaklar olduğundan aslında takımının kurban ya da mağdur olduğuna kendini ikna eder.
her halükarda denge oluşur, çünkü insan iç dünyasında uzun süre dengesiz kalamaz.