TARİH 24 Kasım 2021
20,2b OKUNMA     435 PAYLAŞIM

İngiltere'de Ayaklanma Çıkmasına Neden Olan İlginç Kelle Vergisi

İngiltere'de ne zaman getirilmek istense halk tarafından çok büyük tepkilerle karşılaşan bir vergi türü kelle vergisi (poll tax).
Kelle Vergisi (Poll Tax)

genellikle 1990 yılında ingiltere’de margaret thatcher hükümetinin getirmeye çalışması üzerine halkın büyük tepkisiyle karşılaşması ile hatırlanan ama ingiltere özelinde tarihi oldukça eskilere dayanan bir vergi türü kelle vergisi (poll tax). gelire göre alınmayıp herkesten aynı miktarda alınan bu vergi tarihteki ilk dolaylı vergilerden birisi olup, gelir dağılımını bozucu bir etkiye sahiptir. bu nedenle ne zaman getirilmek istense çok sert tepkilerle karşılaşılmıştır. (bkz: wat tyler ayaklanması)

1300’lü yıllarda ingiltere’de hakim ekonomik sistem orta çağ’daki çoğu ülke gibi serf emeğine dayalı bir üretim sistemiydi. bu sistemde serfler derebeylerinin topraklarında çalışır ve bağlı bulundukları yeri yerel lordların izni olmadan terk edemezlerdi.

1346 yılında kara ölüm, ingiltere’ye geldi. veba salgınından doğal olarak en fazla etkilenenler serfler oldu. salgın boyunca ingiltere nüfusunun üçte biri azaldı. nüfus azaldığı için tarım yapacak köylü sayısı azaldı. iktisatta bir kanun vardır: bir şeyin sayısı azaldığında değeri artar. köylülerin sayısının azalması ekonomik anlamda üretimin devamı için büyük rol oynayan, salgında hayatta kalmayı başarabilmiş köylülerin emeğinin değerinin artmasına yol açtı. daha fazla ücret talep ettiler ve bu kısmen karşılık buldu. kısacası köylüler egemen sınıflara karşı güçlendiler.

üstelik aynı dönemlerde ingiltere ile fransa arasında yüz yıl savaşı olarak da bilinen bir savaş sürüyordu. savaşın kendisi bile başlı başına bir ekonomik külfet iken veba salgını nedeniyle ekonominin dengesinin de bozulması rejimi ücretlerin artması ile kârları azalan lordlarla ittifak yapmasına yol açtı. 1349 ve 1351 yıllarında ücretlerin salgın öncesi döneme çekilmesi, iş reddetmenin yasaklanması ve ihlal edenlere de maddi yaptırım uygulanmasını içeren iki dizi yönetmelik kraliyet tarafından çıkarıldı. aslında yönetmelikler hem çalışanlar hem de işverenleri kapsıyordu ama sadece çalışanlara uygulanıyordu. 1361’de yönetmelik kapsamı geliştirildi ve cezalar arttırıldı.

tüm bunlara rağmen serfler güçlenmeye devam etti. ücretler gitgide yükseliyor ve köylülerin alım gücü de buna bağlı olarak artıyordu. bu durum mevcut vergilerin dengesini soylular aleyhine bozmuştu. gelirleri düşerken ödedikleri vergiler oransal olarak artmış ve büyük bir yükle karşı karşıya kalmışlardı. kral edward iii, ölümünden kısa bir süre önce savaş nedeniyle ülkeyi finanse etmekte zorlandığı için bu durumu dengelemek bahanesiyle kafa (kelle) vergisi adı verilen bir vergi yürürlüğe koydu. bu vergiye göre 14 yaşından büyük herkes dört peni oranında vergi verecekti.

III. Edward

verginin toplanılmasında istenen başarı sağlanamadı. bu sebeple 1377 yılında on yaşındayken tahta geçen richard ii de 1379 yılında aynı vergiyi geliri yüksek olanlardan daha fazla olacak şekilde güncelledi fakat yine başarısız oldu. savaş tüm şiddetiyle devam ederken toplanması gereken vergi miktarının çok çok altında vergi toplanması nedeniyle 1381 yılında 15 yaşın üzerindeki her bir kişi için 12 peni olmak üzere üçüncü kere kafa vergisi alınmaya başlandı.

II. Richard

yine de vergi toplamakla ilgili sorunlar yaşanıyordu. istenen miktara bir türlü ulaşamayan rejim, vergiden kaçınanları tespit etmek ve cezalandırmak için yetkilerle donattığı müfettişler görevlendirdi. rejimin kolluk desteğiyle şiddete başvuran eylemlerde bulunan müfettişler vergiler nedeniyle artık patlama noktasına gelmiş köylülerin de isyan etmesine yol açtı.

olaylar essex’te ve brentwood’a bağlı fobbing köyünde başladı. vergi toplamaya gelen müfettişlere köyde toprak sahibi thomas baker öncülüğünde köylüler sert bir şekilde hiçbir şey vermeyeceklerini söylediler. bunun üzerine baker’ı tutuklamaya çalışan müfettişler sert bir direnişle karşılaşmaları sonucunda köyden ayrılmak zorunda kaldılar. mahkeme başkanı robert belknap olayları araştırmak ve suçluları cezalandırmak üzerine köye gitmek üzere yola çıkmışken yolda saldırıya uğradı.

olayların civar köylerde de duyulması üzerine köylüler genel çapta bir direnişe başladılar. tutuklanan köylüleri kurtarmak için hapishane baskınları oldu. ilerlemeye devam eden eylemciler bazı kaleleri de ele geçirdiler. 10 haziran 1381 yılında centerbury’ye geldiler ve hiçbir direniş ile karşılaşmadan şehri ele geçirdiler. şehirde bulundukları süre boyunca hükümet görevlerinini avlayan eylemciler, hapishaneyi de boşaltarak mahkumları da eyleme dahi etmeyi başardılar.

bu noktada centerbury baskınının lideri wat tyler’dan bahsetmek gerekiyor. kendisinin hayatına dair pek bir şey bilinmiyor ama eyleme vergi toplamak için gelen müfettişi, kızına yönelik davranışları nedeniyle öldürmesi ile katıldığı görüşü kabul görür. iyi bir hatip ve karizmatik bir insan olduğu düşünülen tyler kısa sürede eylemin lideri konumuna gelir. centerbury’nin ele geçirilmesinden sonra köylüleri ve mahkumları londra’ya yürümeleri konusunda ikna edip olayların daha da büyümesini sağlamıştır.


örgütlü ve silahlı bir şekilde londra’ya üç koldan girmeye çalışan eylemciler 12 haziran’da londra’nın güneydoğusundaki blackheath’e ulaştılar. isyanı haber alan kral; ordunun büyük kısmının fransa ile olan savaş nedeniyle londra’dan uzakta olması ve iskoç tehlikesi nedeniyle yerel birliklerin de kuzeyde konuşlanmış olması nedeniyle güvenlikli londra kulesi’ne yerleşti ve rochester piskoposu thomas brinton başkanlığında bir heyeti eylemcilerle müzakere etmesi amacıyla blackheath’e gönderdi.

isyancılara krala sadık olmalarını ve evlerine geri dönmelerini incilden ayetler okuyarak söyleyen piskoposun vaazi isyancılar tarafından kabul edilmedi. bunun üzerine kral greenwich’te isyancılarla görüşmek isteyerek nehir üzerinden yola çıktı. karaya çıkmak istemeyen kral, isyancıların kara üzerinde konuşmak konusunda ısrarcı olması nedeniyle geri dönmek zorunda kaldı.

müzakere çabalarından sonuç alınamamış ve köylüler londra’yı ele geçirmeye karar vermişlerdi. londra köprüsünü hiçbir direniş ile karşılaşmadan geçtiler. essex tarafından gelen isyancılar da şehirde saldırılara başlamıştı. aynı zamanda isyancılar şehrin batısındaki aldgate’i de açarak üç koldan şehri ele geçirmiş oldular.

isyancılar krala bürokratlardan, hakimlerden, din adamlarından öldürülmesini istedikleri insanları içeren bir liste hazırlamışlardı ve bu listeyi sunmadan önce listede yakalayabildikleri kim varsa öldürdüler. bazı tapınaklar yok edildi. kamu kurumlarına saldırıldı, soyluların evleri yağmalandı (hırsızlık olduğu yönünde bir bilgi yok, sadece değerli olan ne varsa tahrip edilmiş. daha doğrusu isyancıların savunması bu şekilde).


şehrin yanışını kuleden izleyen kral 14 haziran günü isyancılarla müzakere ermek üzere kuleden ayrıldı. isyancılar krala ölüm listesini sunmuş, serfliğin kaldırılmasını ve tüm isyancılar için genel bir af talep etmişti. serfliğin kaldırılmasını ve af talebini kabul eden kral richard ölüm listesindekileri isyancılara teslim etmeyeceğini ve haklarındaki hükümü kendisinin vereceğini söylemiştir. fakat müzakere ile eş zamanlı olarak kuleyi ele geçiren isyancılar listede yer alanlara yönelik kulede ufak çaplı bir katliam yapmıştır.

kazanımları yeterli bulan essex’li isyancılar şehri terk ederken tyler’a bağlı isyancılar şehirde kaos yaratmaya devam ettiler. 15 haziran günü smithfield’de buluşan isyancılar şiddet eylemlerine devam ediyordu. bunun üzerine kral, tyler’ı buluşmak için çağırdı. tyler, kralı kardeşi olarak gördüğünü ve onunla dost olarak kalacaklarına dair söz verdi. kral richard ise istediklerini almalarına karşın neden hâlâ eylemlerin devam ettiğini sordu. tyler bunların yeterli olmadığını söyledi ve ortam gerildi. bu sırada tyler bir sürahi su istedi ve su ile ağzını çalkaladı. bunun üzerine kralın hizmetkarlarından sir john newton tyler’a hakaret etti ve aralarında kavga çıktı. araya giren londra belediye başkanı william walworth’u bıçaklamaya çalışan tyler walworth tarafından kılıçla boynundan kesildi. diğer hizmetliler de bu fırsattan yararlanarak tyler’ı defalarca bıçakladılar. yaralı hâlde kaçmayı başaran tyler kısa süre sonra yakalandı ve smitfield civarlarında kafası kesilerek öldürüldü. tyler’ın kafası isyancılara ibret olması için londra köprüsü’nde sergilendi.

Olayın tasvir edildiği bir tablo

isyancıların liderinin öldürülmesi ile birlikte motivasyonu kırılan isyancılara karşı kraliyet güçleri hızlı bir şekilde operasyona başladılar ve temmuz ayı sonuna kadar çok sayıda eylemciyi yakalayıp yargıladılar. aynı zamanda kral isyancılara verdiği tavizleri de kaldırdı. 2 temmuz itibariyle eski düzene geri dönülmüş oldu.

yine de köylülerin birleştiklerinde yapabileceklerini gören egemen sınıflar bu köylü isyanından sonra daha ölçülü hareketlerde bulundular. bir süre sonra da serfler özgürlüklerini kazanma şansına sahip oldu. bu açıdan köylü isyanı sol literatürde devrimci bir eylem olarak kabul görür.

bu arada eylemin çıkış noktası olan kafa vergisi ise uzun yıllar boyunca bir daha gündeme gelmedi. geldiğinde de tepkiler yine sert olmuş, çağlar değişse de insanların haksızlığa karşı olan davranışları değişmemiştir.

kaynak: https://www.historic-uk.com/…r-the-peasants-revolt/

https://en.m.wikipedia.org/wiki/peasants'_revolt