TELEVİZYON 21 Aralık 2022
47,1b OKUNMA     441 PAYLAŞIM

İzlemeyenlerin Bir An Önce Başlaması Gereken 2022 Yılının En İyi 10 Dizisi

2022 yılında özellikle Apple TV+ ve HBO sayesinde birçok kaliteli dizi izledik. İşte 2022'nin en iyi dizileri.

dizi izlemek, film izlemek kadar kolay olmuyor. bir sezonun en az sekiz bölümden oluştuğunu düşününce ve izlenen dizilerin komedi türünde olmadığını hesaba katınca tek bir sezon için 8-10 saat ayırmak gerekebiliyor. bu yüzden listemi oluştururken bazı dizileri izleyemediğim için değerlendirme dışı bıraktım. ancak o dizilere en azından ismen burada değinmek istiyorum. heartstopper, this is going to hurt ve the english gibi dizilerin bayağı bir övüldüğünü duymama rağmen bu dizileri henüz izleyemediğim için bu dizilere listede yer veremedim.

bu arada, listeyi oluştururken bu sene başlamış dizileri listeye aldığımı belirtmek isterim. yani, halihazırda devam eden bir dizinin ilerleyen sezonları bu sene yayınlanmış olsa bile bu listede değerlendirilmedi. örneğin, better call saul dizisinin son sezonunu bu listede değerlendirmeyeceğim.

bu yılın en büyük hayal kırıklığı ise "the lord of the rings: the rings of power" dizisiydi. bu dizi için konuşulabilecek her şey konuşulduğu için dizi hakkında yorum yapmayacağım. bu senenin şaşırtıcı derede en iyi işlerinden biri ise kesinlikle "severance" oldu. bu dizi için ne desem az kalır. izlemediyseniz bir an önce başlayın diyebilirim sadece.

10. guillermo del toro's cabinet of curiosities 7,5/10

antoloji türünde yeteri kadar korku filmi olsa da bu türde yapılan dizi sayısı ne yazık ki çok az. bu anlamda akılda kalıcı olabilecek en son dizi 2005 yılında yayımlanan "masters of horror" idi. korku türünde filmler çekmiş pek çok ünlü yönetmeni bir araya getirmeyi başaran bu projenin ardından uzun yıllar böylesi bir işe denk gelmedik. ta ki korku türüne olan hayranlığını hiçbir zaman saklamayan guillermo del toro, böyle bir projeye imza atacağını söyleyene dek. del toro da sekiz filmlik seçkisine hatırı sayılır yönetmenleri almayı başarmış. ortaya çıkan iş ise bir "masters of horror" kadar iyi değil; fakat "the autopsy" gibi bölümleriyle üst düzey korku filmleri ortaya koymayı başarıyor.

9. black bird 8/10

james keene, uyuşturucu ve yasal olmayan silahlar bulundurmaktan normalde birkaç yıl hapis yatmayı beklerken 10 yıl ceza alacağını öğrenir. ancak fbi ona reddedemeyeceği bir teklifle gelir. larry hall ismindeki bir adam, yaklaşık 15 kız çocuğunun ölümünden sorumlu tutulmakta ancak delil yetersizliğinden bir türlü hapse atılamamaktadır. en son işlediği cinayetin ardından kısa süreliğine girdiği hapishaneden delil yetersizliği sebebiyle çıkmadan önce james keene'nin larry ile arkadaş olması ve ondan öldürdüğü kişileri nereye gömdüğünü öğrenmesi gerekmektedir. eğer bunu başarabilirse cezası affedilecek ve özgürlüğüne kavuşabilecektir. fakat james'in transfer edildiği hapishane, birbirinden psikopat tiplerin yer aldığı kimsenin birkaç gün bile durmak istemeyeceği iğrenç bir yerdir. "black bird", gerçek olaylardan esinlenmiş güzel bir dizi. fakat bir başyapıt olma imkanını da elinin tersiyle itmiş ne yazık ki. böylesi bir konu daha yetkin isimlerle muazzam bir işe dönüşebilirmiş.

8. andor 8/10

star wars evreninin son yıllardaki en iyi işlerinden biri olan rogue one: a star wars story (2016) filminin yaklaşık beş yıl öncesini anlatan "andor", "obi-wan kenobi" faciasının ardından ilaç gibi geldi. aslında "andor", alışık olduğumuz türden bir star wars heyecanı sunmuyor. "jedi"lar, ışın kılıçları ya da "skywalker"lar bu dizide pek rast gelebileceğiniz ögeler değil. "andor", ilk bölümleriyle birlikte yüksek tempo ile başlayan bir dizi değil; fakat dizinin altıncı bölümünden itibaren bu anlamda da seyircisini tatmin ettiğini söyleyebilirim. özellikle 10. bölümdeki (one way out) hapishane sahneleri ile dizi, bambaşka bir noktaya erişiyor.

7. house of the dragon 8,5/10

bu dizinin game of thrones ile kıyaslanmasını doğru bulmuyorum; çünkü uzun bir süre herhangi bir dizinin "game of thrones" gibi bir etki yaratabileceğini düşünmüyorum. felaket denebilecek son sezonuna rağmen "game of thrones" hala en iyi diziler arasında anılmaya devam ediyor ve edecek de. "house of the dragon" ise çok büyük bir dezavantaja sahip. ilk sezonunda neredeyse 20 yıllık bir zaman dilimini anlatmaya çalışmak, kabul edelim ki her dizi için çok zor bir süreçtir. fakat bu uzun zaman atlamalarından kaynaklanabilecek sıkıntıları, "house of the dragon" bence en az zararla bertaraf etmeyi başarıyor. tabi bunda hbo'nun çok büyük bir payı var. bu dizi başka bir kanalda olsa çoktan çöp olmuştu. bu arada paddy considine'nin 8. bölümdeki olağanüstü performansını da anmadan geçmeyeyim. sen ne muhteşem bir oyuncusun!

6. prehistoric planet 8,5/10

ingiliz-amerikan ortaklığında çekilen ve yaşayan efsane david attenborough'nun anlatımıyla apple tv'de gösterilen 5 bölümlük bu belgesel dizisi, kesinlikle bu senenin en değerli işlerinden biri oldu benim için. günümüzden yaklaşık 65 milyon yıl önce yok olup giden ve yeryüzüne neredeyse 165 milyon yıl hükmeden dinozorların günlük hayatının bu denli özenli ve zekice kurgulanıp televizyona sunulabileceğini yıllarca düşünsem aklıma gelmezdi. kesinlikle bu yılın en iyi yapımlarından biri.

5. george carlin's american dream 8,5/10

2022 yılının biyografi türünde en iyi belgesel dizilerinden biri ise george carlin'in hayatına odaklanan "george carlin's american dream" dizisi oldu. bence lenny bruce'tan sonra gelmiş geçmiş en iyi komedyenlerden biri olan carlin'in hayatını merak ediyorsanız bu iki bölümlük seriyi kaçırmayın derim. sektörde adım adım yükselen, uyuşturucu problemiyle her gün biraz daha tükenen, eşiyle her gün kavga eden; ama bir yandan da onu çok seven, 70'lerin sonunda hakkında "disko gibi carlin de bitti" denilen ; ancak en büyük işlerini ilerleyen yıllara saklayan bu büyük insanın hayat hikayesini ve hayallerini mutlaka izleyin.

4. the bear 8,5/10

christopher storer tarafından yaratılan "the bear", bu yılın en az ses getiren en iyi işlerinden biri olmayı başardı. muhtemelen önümüzdeki yıllarda gösterilecek yeni sezonlar ile birlikte adından daha çok söz ettireceğine eminim. hareketli kamera kullanımı, oldukça kısa süren bölümleri ve düşmek bilmeyen temposu ile "the bear" ağızlarda, güzel bir yemek sonrası yenen lezzetli bir tatlının bıraktığı tadı bırakıyor. özellikle ilk sezonun en iyi bölümü olan ve yanılmıyorsam tek planda (one shot) çekilmiş olan 7. bölüm için bile bu diziye bir şans vermenizi tavsiye ederim.

3. the rehearsal 8,5/10

"nathan for you" ile eşine az rastlanır bir komediye imza atan kanadalı komedyen nathan fielder, beş yılın ardından bu sefer başka bir çılgın proje ile çıkageldi. kurgu içinde kurgu, gerçekliğin sürekli kaybolması, kurgu içinde kurgu sonra bir daha kurgu, absürt olmanın sınırlarına yaklaşıp bir anda oradan uzaklaşılması, 4. bölümde olduğu gibi enteresan konuların içinde dolaşılması, fielder ile özdeşlemiş o durgun bakışlar ve daha pek çok şey... nathan fielder, biraz daha ciddileşirse kesinlikle yeni bir charlie kaufman olabilir. bence olmasın ve asla da ciddileşmesin.

2. pachinko 9/10

bu senenin beni en çok şaşırtan dizisi ise güney kore orijinli, apple tv'de yayınlanan pachinko oldu. dizi, japonların kore'yi işgal ettiği 1900'lerin ilk çeyreğinden başlayıp 1990'lara kadar uzun bir dönemi büyük bir prodüksiyon ve birbirinden muhteşem oyunculuklarla anlatıyor. aslında oldukça klişe sayılabilecek konuları bu denli etkileyici ve merak uyandırıcı şekilde anlatabiliyor olması dizinin başarısını ispat ediyor. ikinci sezonu büyük bir merakla bekliyorum.

1. severance 9/10

2022 yılının en sıra dışı tv dizilerinden biri de yine bir apple tv+ yapımı oldu. dan erickson tarafından yaratılan ve bölümleri ünlü oyuncu ben stiller ile irlandalı yönetmen aoife mcardle tarafından yönetilen severance, sinematografisiyle kesinlikle diğer dizilerin önüne geçiyor. bir tv dizisini değil de daha çok bir avrupa filmini hatırlatan soğuk ve tekinsiz atmosferi, bu diziyi bambaşka bir yerde konumlandırıyor. ilk sezonun da en iyi bölümü olan sezon finalini izlediğinizde ağzınızın açık kalacağına emin olabilirsiniz. o halde listeyi tek bir cümleyle sonlandırayım: "she is alive!"