Kusurlarını Avantaja Çevirerek Tarihte İz Bırakmış Ressamlar
göz kusurundan bahsedecek olursak
jama oftalmoloji dergisinde yayınlanan yeni bir çalışmaya göre leonardo da vinci'nin ekzotropya adlı göz kusuruna sahip olduğu ve bu durumun da vinci’nin üç boyutlu şekil çizimlerinin, yıldız tasvirlerinin ardındaki derinliği yakalamasında avantaj sağladığı düşünülüyor;
“leonardo da vinci’nin tüm tablolarını inceleyen christopher tyler, resimlerde gözlerin belirgin bir şekilde ayrıldığını fark ederek bu araştırmayı başlattı ve her bir resimdeki gözbebeği, irisler ve göz kapaklarına daire çizerek ve pozisyonlarını ölçerek göz durumunu değerlendirdi. ölçümleri bir açıya dönüştürdüğü zaman, sonuçlar da vinci'nin ekzotropya eğilimi gösterdiğini, bir gözün rahatladığında dışarıdan -10.3 derece dönmesini sağladığını gösterdi.”
da vinci ressamlar camiasında göz rahatsızlığı bulunan tek ressam da değildir; braque’ın miyopisi vardır. paul cezanne, pierre-auguste renoirve edgar degas miyoptu; camille pissarro’nun korneal ülseri vardı.yine izlenimciliğin ünlü ismi fransız ressam claude monet’nin, milyon doların üzerinde değer biçilen tablolarındaki buğunun, katarakttan kaynakladığı öne sürülür…
migrenden bahsedecek olursak
görsel sanatlarda migren denilince akla öncelikle george seurat, vincent van gogh ve pablo picasso’dur..
"pablo picasso'nun kadın yüzü resimlerinde görülen düşey yarıklar ve yüz parçalarının kayık olması figürleri migren hastalarının gördüğü biçimlere fark edilir derecede benziyor" diye belirtilmiştir."
yine hollanda’lı postempresyonist ressam vincent van gogh’un starry night resmi migren ile bütünleşmiştir..
şizofreniden bahsedecek olursak
"şizofren ressamların en bilineni ve hastalığının tüm ruh hallerini resimlerine en çok yansıtanı louis wain. wain, yaptığı sıradışı kedi resimleriyle tanınan ünlü bir ressam. ölümünden on beş yıl kadar önce şizofreniye yakalanmıştı. iyi olduğu dönemlerde kedileri en sevimli ve insanımsı halleriyle tasvir eden wain, hastalığı atak yaptığında tavuskuşu kuyruğuna benzeyen, sanki dışarıya enerji yayıyormuş gibi görünen, rengarenk ve hatta rahatsız edici kediler resmederdi. wain böylece istemsiz olarak ortaya 2 farklı teknik ortaya çıkarmıştı. "
yine slovakya vatandaşı tomas cizik de şizofreni hastası bir sanatçı.. şu an 23 yaşında olan sanatçının sanat eserlerindeki koyu renkler, durağanlık ve karanlığın, sanatçının duygu dünyasını yansıttığı da düşünülüyor.
bu genç ressamın birbirinden ilginç resimlerini görmek ve hakkında daha fazla bilgi almak isteyenler şu linke göz atabilir.
doğuştan gelen hastalıklar dışında aniden gelişen rahatsızlıklara gelecek olursak
yalnız doğuştan gelen kusur ve uzun süreli rahatsızlıklar da değil; aniden gelişen insanı hayata küstürecek problemlere karşı bile doğru yanıtı verip üretkenliğini geliştirmiş hatta yeteneğine yeni bir boyut getirmiş ressam örnekleri de var..onlardan ikisi lovis corinth ve alan brown...
“lovis corinth geçirdiği inme öncesi empresyonistti (izlenimcilik). inmeden sonra ekspresyonist (dışavurumculuk) oldu ve 300’den fazla önemli esere imza attı. resimlerindeki detay yanlışlıkları ve silik ihmaller kendisini, dünyaca ünlü bir ressamın stilini değiştirdi.”
“alan brown, 39 yaşındayken beyin anevrizması geçirdi. yeteneği ise hastanede yatarken sıkılmasın diye bir hemşirenin verdiği defter ve kalem ile ortaya çıktı. daha önceleri çöp adam bile çizemezken ameliyattan yetenekli bir ressam olarak uyanmıştı ve ödüller alan bir ressam haline gelmişti.”
ekleme: bu derlemede yalnız ressamları kullandım ; yoksa araştırırken diğer sanat dallarında da benzer şekilde çeşitli rahatsızlıklardan muzdarip sanatçıların sahip oldukları ciddi rahatsızlıklarla ortaya çıkardığı şaşırtıcı derece iyi eserler olduğunu okudum.
(mesela migren sahibi " lewis carroll’un alice’s adventures in wonderland ve onun devamı olan through the looking-glass'ı gibi..”)