SİYASET 7 Eylül 2017
42,3b OKUNMA     964 PAYLAŞIM

Kuzey Kore Meselesiyle İlgili Kafanızda Ne Kadar Soru İşareti Varsa Giderecek Bir Siyasi Analiz

Kuzey Kore'nin ismini son günlerde hiç olmadığı kadar sık duymaya başladık. Bunun nedeni tabii ki Kuzey Kore'nin düzenli aralıklarla yaptığı nükleer füze denemeleri ve ABD ile yaşadıkları gerginlik. Oldukça karışık olan bu konuyu Sözlük'ün en sağlam yazarlarından "anglachelm" ele almış ve nefis bir şekilde özetlemiş.
iStock.com


kuzey kore ne amaçlıyor?

kim ailesi etrafına inşa edilmiş juche rejiminin devamı, uluslararası ağırlık, kredibilite, daha fazla pazarlık gücü ve nihai olarak kore yarımadasını kendi şartlarında bir araya getirerek bir tür bölgesel güç olabilmek.

kuzey kore'nin bir avuç ülke harici dostu yok. ülke izolasyon ile eş anlamlı bir halde literatürde kullanılıyor. vatandaşlarının bilgiye, habere, bir dolu sosyal haklara erişimi (varsa) çok kısıtlı. akaryakıt ve yiyecek için dışarıya komple bağlı. enerji üretiminin reel ihtiyacının %40 seviyelerinde olduğu düşünülüyor. buna mukabil 1 milyon 200 bin kişilik devasa bir aktif askeri personel besleniyor. yedekleri de ekleyince ortaya 7 milyon 600 bin kişilik hayvan bir ordu ülke ortaya çıkıyor. bu da her total nüfusa oranlarsak her 100 kişiden 30.5'inin bir savaş senaryosunda elinde silah olması gibi fecaat bir sayıya tekabül ediyor. karşılaştırırsak türk ordusu en kara gününde, bütün yedeklerini çağırıp bir ölüm kalım savaşına başlasa bu ortaya çıkacak ordu nüfusumuzun %11.1'i ancak ederdi. kuzey kore öyle bir asker.


kuzey kore'yi uluslararası alanda pek sallayan yok. daha doğrusu adamlar füzeleri bombaları yapıp teste tabi tutmadan önce yoktu. devlet başkanlarının öldüğü gün milletin sokaklarda üstünü başlarını yırtıp suratlarını yolmaları, spikerlerin bunları rapor ederken canlı yayında ağlama krizine girme videoları harici ana haber bültenlerinde pek göremiyordunuz. şimdi işin ucu size de dokunduğu için kuzey kore'yle yatıp kuzey kore'yle kalkıyorsunuz. kuzey kore insanı ise ülkelerinin aslında dünyada özgür ve amerikan kapitalizmi ve emperyalizminin dokunamadığı tek kirletilmemiş ülke olduğunu ve geri kalan tüm dünyanın onlara imrenerek ve umutla baktığını ve gizliden gizliye zaferlerini umduklarını düşünüyor. tabii bunu kendileri meditasyona oturup düşünmüyorlar, bunu düşünmelerini sağlayan çok sıkı bir devlet propaganda medyası var. ülkede bilgiye erişim imkansıza yakın bir şey olduğu için bir kuzey koreli wikipedia açıp tarihini tarafsız bir kaynaktan okuyamıyor. washington post makalesi çevirip, dağın öte yakasını göremiyor. ne verildiyse onu yiyor. ve bunu da göründüğü kadarıyla yiyor. kuzey kore'de kayıtlara geçmiş bir halk hareketi veya isyan yok. diğer taraftan kuzey kore insanının inandığı bu imaj ülkede propaganda basını olduğu için haliyle kim ailesinin inanılmasını istediği şey haline geliyor. adamlar önemli olmayı, bir ağırlıklarının olmasını, sözlerinin uluslararası arenada itibar görmesini, bir zamanlar sovyetler birliğinin olduğu gibi batı'ya karşı bir alternatif gibi görülmeyi istiyorlar.


kredibilite / sözüne güvenilirlik uluslararası ilişkilerde havaya boşa tehditler sallayıp sonra hiç bir şey olmamış gibi dediklerini yapmamak ile ilişkilendirilen bir şey değil. amerikan yönetimine kıyasla kuzey korenin bölgesel kredibilitesi daha yüksek dahi denilebilir. nedeni de son 25 yıldır amerikanın kuzey kore'nin bu içinde bulunduğumuz noktaya gelmesini engelleyememesi. ekonomik yaptırımlar harici her birleşmiş milletler oturumunda sert sözler söyleniyor, her güvenlik konseyinde "bak karışmam haa" gibisinden şeyler söyleniyor. bunların bazıları rusya ve genelde çin tarafından buffer edilip kuzey kore'nin ortamdan çizik almadan çıkması sağlanıyor. clinton yönetimi kuzey kore'ye 1994 yılında jimmy carter'i gönderip nükleer programdan falan bir süre imtina etmelerini sağlamıştı. 

Carter & Kim Il Sung

bu bir süre işe yarasa da adamlar ışığı gördüler, amerika olan her anlaşmazlıkta nükleer diye diye 23 yıl sonra hidrojen bombası yaptılar. ondan sonra habire yaptırım habire ambargo. halkın kim ailesine olan desteğinin çekilip bir isyana kalkışmasını rejim değişikliğini falan umdular ama o işler öyle değil. öte yandan trump yönetiminin de game of thrones soslu tweetleri falan amerikan kredibilitesinin de canına okuyor onu da söylemek lazım.

şimdi bu adamlar böyle bir uluslararası yaptırımlar içinde 100 kiloton üstü bir nükleer aygıt yaptı. bunu deliver edecek sistemleri de ar-ge edip test ediyorlar. daha fazla yaptırım bu kazanımlarını çöpe atmalarını sağlayacak mı? hayır. putin reyizin de dediği gibi gerekirse ot yiyecekler ama pazarlık masasındaki tek kozlarını çöpe atmayacaklar. kuzey kore şu anki durumundan geri adım atıp, kim il sung yönetimi altındaki kimsenin sallamadığı kore haline geri dönmeyecek.

kore yarımadasının birleşmesi zurnanın zırt dediği bir yer. herkes için bu böyle. herkesin o hikayede başka bir son umudu var. kuzey kore için bu kim ailesinin her gece gördüğü bir ıslak rüya. ülkenin kuruluş amacı, juche'nin ideali bu. kore'yi birleştirerek dünyaya ışık olmak istemiş adamlar. bölgedeki en büyük aktör olan komünist çin (günümüzde artık daha çok çin diyoruz buna) ise kore'nin birleşmesi konusunda çok sıkıntılı. kore insanının nasıl bir potansiyeli olduğunu güney kore ekonomisiyle çok başarılı bir şekilde gösterdiği için yarımadanın birleşerek potansiyelini iki tık büyütmesi çin'in sınırında hiç istemediği bir bölgesel gücü bir anda ortaya çıkarabilir. en istemedikleri şey ise bunun güney kore gibi amerikan müttefiki bir yönetim altında olması. bunun olmaması için 1950'de bilfiil savaşa girmiş adamlar. yine olsun yine girerler. kuzey kore altında birleşmeyi de pek hoş bulmuyorlar. yani çin bu ortamda statükoyu en çok savunan ülke. güney kore ise buna mukabil muvazzaf 630 bin yekün 9 milyona yaklaşan hayvan gibi bir ordu besliyor. yarımada işte targaryen tarzı kan ve ateş olmazsa nasıl birleşir kimse bilemiyor.


tehdit ne kadar büyük?

emsalsiz değil ancak çok çok büyük. son olaylardan sonra daha da bir büyüdü. mesela bu olay 1996'da gerçekleşseydi lan ne yapar eder yatıştırırlar diyebilirdik. clinton kadın düşkünüydü, yeltsin alkolikti ama dünya o zaman bu liderler altında çok daha güvenli bir yerdi. şimdi kim jong un gibi bir ergen imparatorun karşısında trump gibi uluslararası ilişkileri finans şirketi gibi yönetmeye çalışan bir başka değişik tip var. bu iki tipin ellerinde de nükleer silahlar var. en az birinin de moderasyonla falan hiç işi yok. diğer bölgesel güçlerin bu konunun yatıştırılmasında direkt bir çıkarı yok gibi duruyor. putin rus silahlı kuvvetlerini modernizasyonda çağ atlatırken kore üzerindeki amerikan caydırıcılığını test etme imkanı buluyor. amerikalıların kendilerini gün aşırı tweetlerle falan rezil edip japonya - güney kore gibi amerikan savunması ve önlemlerine kafalarına hidrojen bombası yememek için muhtaç olan ülkelerin amerikan motivasyonunu sorgulamaları çok hoşuna gidiyor. çin ise kuzey kore'ye giden ikmalin %87si gibi bir rakamı karşıladığı için aslında kim jong un'u istese 1 haftada devirip yerine yenisi getirecek bir otorite ancak kore'de dediğim gibi bir rejim değişikliği istemiyorlar.

daha teknik olan kısma gelirsek işin içinde bazı açmazlar da var. hidrojen bombası dizaynları bir teller-ulam aygıtına benziyor. 


küçük olan küre primer olan 25-50 kilotonluk bir taktik atom bombası gibi dururken diğer yapı içinde hidrojenin daha ağır izotopları olan döteryum ve trityum solüsyonu barındıran bir silindirden oluşuyor. bir atom bombası patlaması sırasında bu hidrojen izotopları birleşerek helyum oluşturmaya çabalayacak ve bu sırada ortama inanılmaz bir enerji verecekler (bkz: nükleer füzyon). işin buraya gelmesi de zaten başlı başına bir muamma zira kuzey kore nükleer silah yapmaya çalışan her ülkenin yapacağı gibi bir nükleer reaktör / elektrik santrali kuracağı ve elektrik üretimi yanında yan ürün uranyum zenginleştirme yapacağı yerde ağır su santralleri kurarak, ağır suyun modere ettiği test reaktörleriyle plütonyum zenginleştiriyorlar. bu modelde enerji yerine hidrojen bombası üretimi öncelikli hale geliyor. zira bomba dizaynı için gereken aşırı zenginleştirilmiş nükleer yakıt, ağır hidrojen / trityum gibi malzemeler daha kısa yoldan elde edilebiliyor. kuzey koreye nükleer silah know-how'ı sokmakla arasıra suçlanan çin mesela bu yolu nükleer silah yapımında hiç seçmemiştir. çin reaktörleri santrifüjlerde uranyum 235 zenginleştirir. kuzey kore bu ortamda israil dimona'daki gibi ve hindistan reaktörlerinin yapmaya çalıştığı gibi nükleer silah yapmaktadır. hani kendimizi serbest bıraksak "indigenous" diyeceğimiz bir plan ve dizaynda atom bombası yapılıyor.

gelelim delivery/nakil kısmına. bombaları var. hedefe nasıl gönderebilirler?

tüm dünyanın harıl harıl hesaplamaya çalıştığı kuzey kore icbm ve atmosferik reentry yapan kara kalkışlı platformlar askeri ortamda en büyük korkuyu yaratan şeyler değil. evet çok başarılı roket dizaynları var ve bu know-how 90'lardan beri mükemmel hale getirildi. ancak hava fotoğrafları ve satel based intel incelenirse kuzey kore atış sahalarında bir yeraltı tesisi ya da yeraltı silo yapısı özellikle görülemiyor. kuzey kore bir soyvet taktiği olarak yerleri her üç günde bir değişen mobil bataryalarla ülkede musudan/hwasong 10 füzeleri gezdiriyor.

Hwasong 10

bu da ülkede 7/24 bir satel bazlı alan taraması ve elint yapılması gereğini doğuruyor. hiç kolay bir şey değil ve %99 başarıyla kalkış sitelerini saptasanız %1 farkedilemese seul ve tokyo gitti. milleti telaşlandıran bir yerde güney kore ve japonyanın dümdüz olması değil, thaad-aegis-patriot üçlüsünden kurtulabilen ve intercept edilemeyen o %1 rv. kalkışın her aşamasında intercept edilebiliyor bu füzelere ama mim-104 patriot gibi çok şişirilen sistemlerin körfez savaşında %60 başarı yakaladığını falan düşünürsek %40 başarısız olduğunu ve şimdiki aviyonik değişikliklerle bir %15-25 hata payının bulunduğunu ve bir hatanın bir şehre malolacağını hatırlatmak gerek. bu kumarda o kartlara kalamazsınız.

hiç konuşulmayan ve dillendirilmeyen ama aslında en büyük korkulardan biri ise kn-11/pukkuksong-1 füzesi. bu füzenin operasyonel menzili ile yazılmış makaleler her gün çoğalıyor ve genel bir konsensüs henüz sağlanmış değil. amerikan istihbaratı testlerde edinilen bilgilerden kalkış enerjisinin 1250 km bir menzile eriştiğini düşünüyor. 1250km cetveli koyup bakarsanız kore'den kalkan bir füze için fazla değildir. japon denizinde bir yerlerde menzili biter. ancak bu füzeler aslında birer slbm/sslbm yani yüzey yüzey altı atış yapılabilen füzeler. kuzey kore bir ülkenin elde edebileceği en korkutucu platform olan nükleer denizaltı ar-ge'si yapmaya çalışıyor. nükleer tahrikli olmak için sinpo kücük bir denizaltı ve bir reaktör tutmak için yeterli "berth" i olmadığı kabul ediliyor. istihbarat raporlarında 206 sınıfı dizel-elektrik tahrikli olduğu yazsa da hidrojen bombası yapan adamların orta vadede (5-10 yılda) basınçlı su gemi reaktörü dizaynı neden yapamayacak olduğunu ben hayal edemiyorum. işte bu olursa kuzey kore dilediği her ülkeye görülmeden nükleer saldırı yapabilecek bir kabiliyete erişebilir. bu sinpo sınıfı denizaltılardan kuzey kore şu an altı adet inşa ediyor. işlerin o geri dönülemez noktaya varmasından önce bir savaş çok çok muhtemel.

Sinpo

şu anki politik verilere göre böyle füzelerin havalarda uçuştuğu task forceların ortama yardırdığı seul'de mantar bulutları beklediğimiz savaş olasılığı ne kadar?

ciddi credible analizlerin ortalamasını alırsak %12-15. bu tabii çok da ciddi bir yüzde. durum askeri açıdan da çok kritik. hele general mattis'in hayatınızı karartırız tandaslı yaptığı konuşmadaki ton ve adamın kariyeri göz önüne alındığında nükleer bir savaşa 1961'den beri en yakın olduğumuz anları yaşıyor olabilir ama ecnebinin de dediği gibi, not all is lost. henüz gidilecek alınacak bir sürü yol var.

Kuzey Kore nasıl bu teknolojiye ulaşabildi derseniz: