Meltem Cumbul'un Semih Kaplanoğlu'nun Elini Sıkmaması Ekşi Sözlük'ün Gündemine Oturdu
Semih Kaplanoğlu, Türk sinema ve TV sektöründe uzun süre kamera arkasında çeşitli görevler yaptıktan sonra esas çıkışını 2007'de Yumurta ve sonrasında gelen Süt ile Bal filmleriyle yaptı.
Kaplanoğlu, 24.'sü gerçekleştirilen Adana Uluslararası Film Festivali'nde siyah-beyaz olarak çektiği "Buğday" filmiyle "En İyi Yönetmen" ödülünün sahibi olmuştu.
Adana Büyükşehir Belediyesi'nce düzenlenen festivalin ödül töreninde Ayşe Arman ile birlikte sunuculuk görevini üstlenen Meltem Cumbul, ödülünü almaya gelen Kaplanoğlu'nun elini sıkmadı ve Kaplanoğlu kendisine yaklaştığı sırada geri çekildi.
Olayın ardından Semih Kaplanoğlu Twitter'dan bir açıklama yayınladı.
Meltem Cumbul da artan eleştiriler üzerine tepkisini açıklığa kavuşturan bir tweet attı.
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü'nün yaşananlar üzerine bildirisi.
Olay medyada geniş yankı bulurken, oyuncu Caner Cindoruk'un da ayağa kalkarak Cumbul'un hareketini protesto ettiğine dair bazı haberler çıktı. Cindoruk da bu haberleri kendi Twitter hesabından yaptığı açıklamayla yalanladı.
Olay Ekşi Sözlük'te de geniş yankı uyandırdı. İşte Sözlük yazarlarının görüşleri.
cumbul, vakti zamanında bir emmy ödül töreninde soyismi sayesinde benedict cumberbatch ile aynı masada oturmuş bir kişi. yılan hikayesi dışında bildiğim tek başarısı budur.
15 yıldır kendileri gibi olmayanları ikinci sınıf insan yerine bile koymadılar evet, ama tarih seni onlar gibi olduğunda değil; gördüğün bütün haksızlıklara rağmen insanlığından bir şey kaybetmediğin, onlar gibi olmadığın için yazar. sen yine duruşundan ödün verme, fikrini sonuna kadar savun ama bunu yaparken en nihayetinde insan olduğunu unutma.
her şeyden çok ülkemizdeki ödül törenlerinde yapılan saygısızlıklar canımı sıkıyor. nadir sarıbacak'ın konuşması kesildiğinde de acayip canım sıkılmıştı. ama meltem o ödül törenlerinin türkiye'de sinema yapan kitle için ne kadar önemli olduğunu bilemez. film çekmediği için sanırım.
yıllarca aynı sıraları paylaştığımız lise arkadaşım, okul ziyaretinde karşılaştığımızda bütün erkeklerin elini sıkmış ama bana başıyla selam verip geçmişti. inancı dedik, hiç alınmadık. meltem cumbul'da bir inancından, ideolojisinden ötürü, birinin elini sıkmamış ama faşist olmuş.saçmalamışsınız. bu tarz tepkiler demokratik sınırlar dahilindedir. herkes bu tarz duruşlar sergileyebilir.
ancak kaplanoğlu'na sırf muhafazakar diye, hak ettiği ödüller verilmiyor olsaydı; görmezden geliniyor olsaydı orada bir hak gaspı oluşacağından bu faşizm olurdu. görüldüğü üzere adam ödülünü almış.
cumbul tipik bir faşisttir. işin uzmanı olan bir ekip semih kaplanoğlu'yu "en iyi yönetmen" olarak seçmiş ancak bu faşist kendisini jürinin üstünde görerek kişiliğinin gereği bir nezaketsizlik sergilemiştir.
bu sadece semih kaplanoğlu'ya değil oradaki jüri üyelerine de yapılmış bir terbiyesizliktir. haspama bak ne mikrofonu bırakıyor ne de terbiyesizlik etmeyi. ya o mikrofonu senin eline veren insanların yüzünü yere düşürmeyeceksin o işi adam gibi yapacaksın, herkese eşit davranacaksın ya da bu görevi kabul etmeyeceksin.
net, terbiyesizdir. mesele siyaset olur. sen bu tavrınla siyasi bir cevap vermiş olursun. ama burada mesele sanat filmlerinin değerlendirilmesidir. adamın yönetmen olarak rakibi falan da değilsin (rakibi olsan da yakışmaz ama hırs dersiz başka bir şey deriz) bu neyin tribi lan. ben bu kezban tabirini hiç sevmiyorum. ama burada söylemesek olmaz, bildiğin tipik kezbandır.
tam da eli havada bırakılacak adamdır semih kaplanoğlu, helal olsun meltem cumbul'a...
adana'da bir başka yönetmenin film gösteriminde "sayın bakanım" diyerek yaptığı telefon konuşmasıyla ne kadar yandaş olduğunu bir kez daha ispatlamıştır. bundan birkaç yıl önce de emir kusturica'yı altın portakal'dan kovduran kişidir bizim bu eli havada kalan semih abimiz. alma emir'in ahını çıkar aheste aheste... çok iyi olmuş, içimin yağları eridi.
cumbul fikirleri ile değil sanatı ile o sahnedeyse gereğini yapmalıydı ya da böyle bir akışın içinde bulunmamalıydı. kendisini 90’ların sonunda sanıldığı gibi sadece bir dizi ile değil on parmağında on marifet olarak gündemde idi ve gayet başarılı bir insandır. şarkı söylemekten, tiyatroya, sunuculuktan, aktiristliğe bir çok alanda yer almıştır.
sevdiğiniz insanların düşüncelerini arıtıp sadece yaptığı işle sevebilir misiniz? severseniz ya aslı ile karşılaşmayacaksınız ya da kusurları ile kabul edeceksiniz. son ihtimal sevmeyeceksiniz. ben bu kadını seviyorum ve bunu bir kusuru olarak, nezaketsizliği olarak görüyorum. lakin maslahatını sağlam tutmuş, nezaketsizliği göze almış ve belki birilerinin gözünde hedef olmuştur. geçmişte yaptığı işlere gölge etmez bu davranışı. en fazla bir süre törpüler ama yine güçlenerek çıkar. neden biliyor musunuz? aslını gizleyecek kadar rol yapan biri, hangi mesleği yaparsa yapsın, en profesyonel karaktersizdir. karakterini net bir şekilde ortaya koymuş, grileri o sahnede yerle bir etmiştir.
şimdi ayşe arman bir röportaj patlatır kendisiyle. ben de oradaydım neler oluyor anlat der. o da anlatır.
asla ve asla siyasi yaklaşmıyorum ama meltem cumbul'u yaşım geregı bilirim ve bir tane bile başarılı bulduğum mecra yok. ses tonu, gülüşü ve vurguları hiç de iyi değil.
yaptığı hareket de sadece şımarıklıktır ve profesyonellikten uzaktır. tavır dediğin sanatçı isen böyle takınılmaz. davet edildigin yere gitmemeyi tercih eder ya da böyle bir organizasyonun sunuculuğunu baştan reddedersin.
bir de hayatında hiç semih kaplanoğlu filmi izlememiş ve hatta semih kaplanoğlu'nu tanımlayanların; bu kadın yaptıysa kesin bizi ezikliyordur diyerek acayip bir semih kaplanoğlu fanatizmine ön ayak olmuştur. yani yaptığı ekmeğe yağ sürmek. bunları öngöremeyecek kadar da aptal olduğunu düşünmüyorum. bu "hey ben de varım" çabasıdır.
boş mu yoksa dolu bir çaba mı, yakında anlarız.
açıklama yapmış; "eşitler arası bir selamlaşma ve yakınlaşma ritüeli olan el sıkışmayı; kendinden olmayanları ötekileştirenle, fakiri zengine böldürenle, güçlüleri tutup zayıfları hor görenle yapmayı reddediyorum" diyen cumbul, sözlerine "yüreğime ve sevgiye düşman olanla, gözlerim ve ellerim dost olamaz" diye devam etti.
bu cevap tam da olayın bireysel aralarındaki bir sorun olmadığını, yandaşlığa karşı bir hareket olduğunu gösteriyor.
çok güzel yapmış meltem cumbul. kimse yandaş ve yalakalarla iyi geçinmek zorunda değil, aksine onları ifşa etmek ve tutum almak daha faydalı. ülkede 10 yılda yaşanan hiçbir şey normal değil, baskıların boyutu çoktan kritik seviyeyi aştı... hala aşırı naif bir şekilde "etik" tartışması yapanlar var, taraflar çoktan belirlendi onların haberi yok...