Modern Anarşizmin Babası Kabul Edilen Rus Eylem Adamı: Mihail Bakunin
Bakunin'in hayatı
mihail bakunin, 19. yüzyılda gerçekleştirilen anarşist eylemlerde ciddi anlamda rol alan, bugün birçok çevre tarafından "anarşizmin peygamberi" olarak kabul edilen bir eylem adamıdır. 30 mayıs 1814'te rusya'da doğmuştur. soylu bir aileden yetişmiş, genç yaşlarında orduya katılmış ancak kısa bir süre sonra ordudan ayrılmış ve kitaplar arasına gömülmüştür.
rusya'da sakin bir şekilde geçen birkaç yılın ardından, eğitimi için berlin'e gelmiş; buradayken yayınladığı bir yazı nedeniyle, çarlık rejiminden kaçmak zorunda kalmıştır. rusya'dan paris'e geçen bakunin; burada henzen, proudhon ve daha sonraları çok derin fikir ayrılıklarına düşeceği marx'la tanışmıştır. 1848 yılında paris'te çıkan ayaklanmada çatışmalara katılmış daha sonrada doğu avrupada gerçekleşebilecek bir devrimi örgütleyebilmek için fransa'dan ayrılmıştır. fransadan ayrılışından çok geçmeden tekrar tutuklanır ve avusturyada bir süre tutuklu kaldıktan sonra rusyaya gönderilir. burada altı yıl boyunca hapis yatar. altı yılın sonunda sağlığı bozulan bakunin, hapisten çıkartılır ve sibirya'ya sürgüne gönderilir, ne var ki kısa süre içinde sibirya'dan kaçar ve önce japonyaya, sonra amerikaya oradan da ingiltereye geçer ve avrupaya geri döner. bir süre avrupada gezen bakunin italya'ya yerleşir ve burada anarşist eylemler yapmak için örgütler kurmaya başlar.
ünlü düşünür 1868 yılında yapılan birinci enternasyonele katılır ve burada sosyal demokrat ittifakını kurar. kurduğu bu ittifakın enternasyonalin geleceğini şekillendireceğini düşünse de marx'la tutuştuğu anlaşmazlık nedeniyle enternasyonelden ayrılmak zorunda kalır ve avrupa solunda bugünlere kadar uzanacak bir bölünme sürecini başlatır. ömrünün geri kalan yıllarını yoksul bir hayat içinde geçiren bakunin 1876 yılında ölür.
dönemindeki bir çok anarşist düşünürden farklı olarak bakunin görüşlerini tam olarak şekillendirememiş, bir çok yazısını yarım bırakmıştır. bir tarafta sınırsız özgürlüğe ve bireye dayanan bir ütopya peşinde koşarken diğer tarafta çok katı anarşist örgütler kurması ve bütün komutayı kendi elinde tutmak istemesi bir çelişki oluşturur. -avrupanın entel dantel camiasında- ünlü deyişi mülkiyet hısızlıktır'ı tam olarak temellendiremeden, ilgi çekmek amacıyla yazdığı söylenir. fikirlerinde bazı çelişkiler bulunsa da, yaşadığı yıllarda karizması binlerce insanı gizli örgütlerin çatısı altında toplamaya yetmiştir. anarşist ütopyaya ulaşılması için kanlı bir devrim olması gerektiğini söyleyen bakunin, bu devrime giden yolda çok sayıda masum insanın öldürülmesinin de gerekli olabileceğini söyler. anarşizme giden yolda yapılacak eylemler için çizdiği yol bugünkü terörist yöntemlerle paralellik gösterir. anarşist düşünceye fikren çok büyük katkılar yapamamış olsa da yöntemsel olarak başlattığı hareketin etkileri ikinci dünya savaşı sonrası avrupasında ortaya çıkan anarşist öğrenci hareketlerini derinden etkilemiştir.
Bakunin'in düşünceleri
bakunin'e göre insanın evrim çizgisi, toplumsal yaşamda hayvansal güdülerin kuvvetle sınırlandırıldığı ilkel aşamadan, ideal amaçların insanın kendi kendisini disiplin altına almasını sağladığı tinsel olgunlaşma aşamasına doğrudur. zorlayıcı, zorba devlet, özel mülkiyet, din hep ilkel aşamanın kurumlarıdır.ama insanlık gelişmiş, bu kurumların zamanı geçmiştir; dolayısı ile kaldırılmaları gerekir.
görüldüğü gibi, burada bakunin, tarihi üretim teknolojisinde, üretim düzeninde meydana gelen gelişmelerin yol açacağı aşamalar dizisi olarak güren bilimsel sosyalizmin materyalist tarih anlayışına, "tarihsel materyalizm" e karşılık, evrimin itici gücünü insan ahlakındaki gelişmelerde bularak, idealist bir düşünüş çizgisi tutturmuştur.
bakunin, gerçek ahlakın, cezalandırma korkusu, ödüllendirilme umudu olmaksızın bizzat iyilik için davranmayı içerdiğini söyler. bu açıdan bakılınca, devletin bulunduğu bir toplumda böyle bir ahlak barınamaz.devlet, yönetici sınıfa hazır bir kudret vererek, onlarda gerçek olmayan, hayali bir üstünlük duygusu yaratmakta, böylece insanın doğasını bozmaktadır. yönetici sınıftan olan kimseler, bu üstünlük duygusu ile, diğerleri üzerinde, insanın bozulmamış doğasında bulunmayan zor kullanma yoluna başvurabilmektedirler.o halde, insanın gerçek doğasını bozan, tüm cebir ve baskıların kaynağı olan devlet ortadan kaldırılmalıdır.
bakunin'e göre, demokratik düzende bile devlet, zengin bir elitin elinde kitleleri yanlış yöne götüren bir zorbadır. özel mülkiyet de öyle.o da devlet gibi, insanlığın ilkel dönemlerinin bir kalıntısıdır.özel mülkiyet, bazı sınıfların diğer sınıfları sömürme aracı ve onların üzerinde baskı ve zor aracı olarak kullanılmaktadır. devlet gibi özel mülkiyet de kaldırılmalıdır.
bunların yanı sıra kilise ve diğer zorba kurumlarda kaldırılmalıdır. din, insanın toplumu geliştirmeye yönelen ilgisini batıl inançlara saptırarak boşu boşuna harcamaktadır.
bakunin, ahlak dışı bulduğu devlet düzenini yıkmak için, anarşist ihtilali ve şiddete başvurmayı öğütler.insanlığa en aykırı ve zalimce görülen yollar bile, devleti yıkmak gibi yüce bir amaca ulaşmak için kullanıldığında, kabul edilebilir. aslında devleti yıkan bir anarşist ihtilalde, eski düzeni destekleyenlerin karşı koymalarından ve halkın ihtilal öncesi devirlerin zorbalıklara duyduğu kinden dolayı, bir miktar kan dökülmesi kaçınılmaz bir sonuç olacaktır.
bakunin'in özetlediği anarşist ihtilal, evrensel bir ihtilal olacak ve bundan sonra, evrensel bir anarşist toplum kurulacaktır.
devrim, bakunin'e göre, kitlelerin kendiliğinden hareketi olmalıdır.siyasal önderlerin ya da disiplinli askeri örgütlerin hareketi olmamalıdır.eğer böyle olursa, devrim sırasındaki siyasal ya da askeri üstünlük devrimden sonra bir örgütlü oligarşi biçimini alarak, kaçınılmaz olarak sınıf diktatörlüğüne yol açacaktır ki bu, bir kötünün yerine başka bir kötünün iktidar olmasıdır.
devrimden sonra eski düzenin izleri silinecek, mal, mülk işçilere dağıtılacaktır.eski siyasal otoritenin bir başka biçimde canladırılmaması için, proletarya diktatörlüğü eğilimine karşı çıkmak gerekir. kollektivist anarşizmin amacı devleti ele geçirmek değil, onu yok etmektir.
devrimden sonra kurulacak yeni ekonomik düzende, gönüllü işbirliği ilkesine göre kurulan yeni kuruluşlar, üretim araçlarını bireylere ve derneklere verimli kullanmaları koşulu ile ücretsiz, ödünç olarak vereceklerdir.ekonomi dışında da işleri, tabandan üste, mahalli örgütünden uluslararası birliklere kadar örgütlenmiş, gönüllü katılmaya dayanan dernekler yöneteceklerdir.
bakunin, yeni toplum örgütlenişinin ayrıntılarına, bilinçli olarak girmez.yalnızca, tanrının varlığı batıl inancı ve devletin bozucu, çürütücü baskısı kalkınca, tüm olgunluğu ile su yüzüne çıkacak olan insanın dayanışma güdüsünün, işleri en uygun biçimde yoluna koyacağına inandığını söyler.böylece yeni toplumu, "insanın dayanışma güdüsü" gibi psikolojik bir temele dayandırmış olur.