TARİH 26 Nisan 2018
49,8b OKUNMA     658 PAYLAŞIM

Nazi Toplama Kamplarında Tutulan Kişileri Sınıflandırmak İçin Kullanılan İşaretleme Sistemi

Yahudiler, çingeneler, eşcinseller ve daha birçok suçsuz insan Nazi toplama kamplarında çeşitli işkencelere maruz bırakıldı ve hatta öldürüldü. Bu kişileri kampta tutulma nedenlerine göre sınıflandırmak içinse belirli bir işaretleme sistemi kullanılıyordu.
Schindler'in Listesi


nazilerin kurduğu ve rejimleri için tehlike kabul ettiği insanları içine koyduğu kamplar ilk önce 1933 yılında hitler iktidara geçtiğinde ortaya çıktı. bu kampların öncelikli amacı toplumun nazileştirilmesi esnasında yeni rejim sahiplerinin zaman içinde gözüne batan/batacak tüm "aykırı" tiplerin ama öncelikle komünistler ve sosyalistlerin kapatılacağı yerler olmasıydı. gelgelelim zaman içinde buralar gelişti ve yalnızca farklı siyasi fikirlere sahip olanların değil nazi fikirlerine aykırı tüm toplum kesimlerine mensup insanların hapsedildiği yerlere dönüştü.

toplama kampları ilk aşamada derme çatma yerlerdi ve normal polis teşkilatının yakaladığı insanlar yerine genelde sa ile "şimdilik" sa bağlısı olan ss'in düşmanlarını alıkoyduğu yerler olarak hizmete girdi. şurası bir gerçek ki naziler eski polis, adliye ve cezalandırma sistemini tamamen kaldırmadılar. bu kurumlar nazi iktidarı boyunca varlıklarını korudu. ama naziler "özel polisiye" ve "hukuki" uygulamalar yarattı ve kendi adaletlerini(!) devreye soktu. bunun en önemli adımı da toplumda aykırı gördükleri kişileri, suç işlemeseler bile, önleyici gözaltı/schutzhaft konsepti uyarınca kafalarına göre yakalayıp belirsiz sürelerce bu derme çatma kamplara atmaktı. 

schutzhaft kavramı her ne kadar hukuka dibine kadar aykırı olsa da kesinlikle klasik alman adalet mekanizmasından ve alman halkından bir tepki görmedi. bunun nedeni şuydu; her ne kadar nasyonal sosyalizm harici siyasi fikre sahip olanlar ve yahudiler ortadan kaybolsa ve bu kamplara kapatılsa da bunların yanısıra azılı adi suçlular, alkolikler, evsizler, fahişeler, cinsel suçlular (pedofiller, tecavüzcüler vb.), çingeneler gibi toplumun genelde kurtulmak istediği dejenere insan grupları da önleyici gözaltına alınıyorlar ve toplumu rahatsız etmemiş oluyorlardı. bu kamplara alınan ve "yeniden eğitime" tabi tutulup yeniden serbest bırakılan çoğu sol görüşlü insan da gördükleri zulüm sonucu bir daha kesinlikle eski muhalif günlerine dönmek istemediler ve yaşadıkları topluma bir korku dalgası olarak geri döndü. bu noktadan sonra zaten halkın kamplara itiraz edecek bir cesareti kalmamıştı. klasik alman adalet sisteminin bu işe itiraz etmemesi ise kesinlikle bu yapının onaylandığının ve bir parça rahatsız olunsa da adalet mekanizmasındaki insanların bu durumu bir şekilde benimsediğinin en büyük kanıtıdır.

sa'nın ortadan kaldırıldığı uzun bıçaklar gecesi'nden sonra ss'in giderek güçlenmesi bu kampların çoğaltılıp, büyütülmesine ve daha sistematik kurulmalarına neden oldu. dachau'da kurulan ilk kampın yanısıra diğer büyük kamplara da yalnızca yukarıda yazdığım toplum dışı görülen kesimler değil eşcinseller, aşırı dinciler, yehova şahitleri, asosyaller gibi insan grupları da kamplara kapatılmaya başlandı. işgaller başlayınca bu gruplara yabancı ülkelerden gelen yahudiler, esir düşmüş askerler, romanlar gibi yeni insanlar katıldı. başlangıçta yalnızca hapsetme amacıyla çalışan bu yerler savaşın uzamasına paralel olarak oluşan işçi ihtiyacını karşılayan köle ve zorunlu çalışma merkezlerine ve aynı zamanda imha kamplarına doğru evrimleştiler. aslında naziler iktidara geçip kampları kurmaya başladıkları daha en başında ellerine düşen insanların sayısı fazlalaştığından basit bir sınıflandırmaya girmişler ve resmi kamp üniforması olarak belirlenen beyaz üzerine açık mavi çizgili kamp giysisinin üzerine mahkumun neden orada olduğunu belirtir şekilleri işlemeye başlamışlardı. 


mahkumun neden orada olduğunu belirten işaretlere göre

- mahkumlar kollarına ve göğüs kısımlarına kırmızı, yeşil, mavi, mor, pembe ve siyah üçgenlerden oluşan peçler takıyordu.

- kırmızı peç; politik suçluları (komünistler, sosyalistler, anarşistler, vb.)

- yeşil peç; adi suçluları 

- mavi peç; köle işçileri (polonyalı, rus, çek vb. işgal edilen bölgelerden gelenler)

- mor peç; yehova şahitlerini ve diğer dini gruplara mensup mahkumları

- pembe peç; eşcinseller ve cinsel suçluları

- siyah peç; asosyalleri (çalışmayı reddedenler, tembeller, alkolikler, evsizler, fahişeler, dilenciler vb.) ve çingeneleri belirtiyordu.


kamplarda suç işlemeye devam edenlerin belirlenmesi için bu üçgenlerin üzerine çizgiler ekleniyordu. eğer hem yahudi hem de atıyorum adi suçtan sabıkanız varsa o zaman üçgene sarı bir ters üçgen daha ekleniyor ve böylece nazilerin yahudilere takmayı zorunlu kıldığı davut yıldızı şekli elde ediliyordu. bunun haricinde ırksal saflığı kirletenler, asker kaçakları, kamp kaçakları, farklı ülke vatandaşları [polonyalılar (p/polen), çekler (t/tscheche), norveçliler (n/norweger) vb.] için üçgen içine işlenen harfler ve ceza taburu mensupları için de özel işaretlemeler de mevcuttu.

naziler, terör sistemlerini geliştirdikçe daha etkili ve organize bir ağ oluşturdular. bugün geride kalan bu gibi kanıtlara baktığımızda da nazi rejiminin ne kadar detaylı ve ince hesaplanmış şekilde kurulduğunu görebiliyoruz.

Bu içerik de ilginizi çekebilir