Nikola Tesla'nın, Bir Tanesine Aşık Olmaya Kadar Varan İlginç Güvercin Tutkusu
nikola tesla, elektrik alanındaki çalışmalarıyla tanınan sırp asıllı amerikalı bir mühendis ve fizikçiydi. adına sayısız patenti vardır ve dahi olarak kabul edilir, ancak birçok insanın tuhaf bulduğu eksantrik bir yanı da vardı.
güvercinlere olan düşkünlüğü bu tuhaflıklardan biridir. new york'ta yaşarken, saatlerini parkta güvercinleri besleyerek geçirirdi ve yaralananları tedavi etmek için rutin olarak yaşadığı yere götürürdü. güvercinlerin istedikleri zaman kendisini ziyaret edebilmeleri için yaşadığı otel süitinin pencerelerini sık sık açık tutardı. bu da korkunç bir kargaşaya yol açardı. bir otel şefinden güvercin arkadaşları için özel bir tohum karışımı hazırlamasını dahi istemişti. tesla'nın tanıdıkları, germafobiye sahip olduğu için güvercinlere olan tutkusunu şaşırtıcı bulurdu.
tesla hiç evlenmedi ama kendisini düzenli olarak ziyaret eden çok özel bir beyaz güvercine aşık olduğunu itiraf etti. kendi sözleri ile; “bir erkeğin bir kadını sevdiği gibi o güvercini sevdim, o da beni sevdi. ona sahip olduğum sürece, hayatımın bir amacı vardı.”
tesla'nın bekar yaşam tarzı muhtemelen duygusal yakınlığın bilimsel araştırmalarına etki edeceğine olan inancından kaynaklanıyordu. bir keresinde, "evli erkekler tarafından yapılmış pek çok büyük icat sayabileceğinizi sanmıyorum" demiştir.
1922'de tesla, beyaz güvercininin, ölmek üzere olduğunu söylemek için odasına geldiğini, kuşun gözlerinden, ölmeden hemen önce beyaz bir ışık parladığını ve bu parlaklığın elektrikli makineleriyle şimdiye kadar ürettiği her şeyden daha parlak olduğunu söylemiştir. yakınlarına, kuşun ölümü ile kalbinin kırıldığını ve o andan itibaren hayatının anlamsızlaştığını hissettiğini söylemiştir.
güvercinler, tesla'nın birçok garipliğinden sadece biriydi. 3 sayısına takıntılıydı ve bu takıntısı günlük yaşamını etkileyen bir dizi davranışı beraberinde getiriyordu. örneğin, ellerini arka arkaya üç kere yıkar ve içeri girmeden önce binaların etrafında 3 tur atardı. ayrıca incilerden nefret eder ve incili takılar takan kadınlarla konuşmayı reddederdi.
bu davranışların arkasındaki neden bir sır olarak kalsa da bazılarına göre obsesif-kompulsif bozukluk belirtileridir.
kaynak: britannica