Okumaya Henüz Fırsat Bulamayanlar İçin Tüfek, Mikrop ve Çelik'in Özeti
tüfek, mikrop ve çelik... okuduğum kurgu olmayan kitaplar arasında en sevdiğim ikinci kitap. birincisi (bkz: thinking fast and slow) jared diamond da aynı thinking fast and slow'un yazarı daniel kahneman gibi bilimsel çalışmaların sonucunu kendi kişisel hayat tecrübelerinden anektodlarla süslediği için iki kitap da su gibi akıyor.
bu kitaba kendim anladığım kadarıyla aşağıdaki gibi neşeli bir özet geçmek istedim ki henüz okumayanların da az biraz fikri olsun.
kitabın ana fikri: nüfus yoğunluğunun daha yüksek olduğu bölgelerde gelişmişlik üç koldan ilerleyerek artar. nüfus yoğunluğu ise yiyecek üretiminin artmasıyla artar. yiyecek üretiminin artışı kilogram cinsinden değil kalori cinsinden ölçülür, dolayısıyla bir bölgenin verimli olması için o bölgenin koşullarının bir protein-karbonhidrat çiftinin üretimine elverişli olması gerekmektedir tarihsel olarak öne geçmek içinse bu gıda çiftinin ilgili bölgede vahşi olarak mevcut bulunması ve evcilleştirme için gereken şartları sağlaması gerekir. orta doğu'da mercimek-buğday, uzak doğu'da pirinç-domuz, amerika'da mısır-fasulye çiftleri gibi...
kitaptan direkt alıntı yapmak gerekirse "birkaç yüz kişilik bir toplumun tam bir yalıtılmışlık içinde sonsuza kadar yaşamasına olanak yoktu. dört bin kişilik bir halk 10.000 yıl ayakta kalabilirdi ama önemli kültürel kayıplara uğrar, icatlar konusunda hayli başarısız olur, maddi kültürü eşi görülmemiş derecede basit kalırdı." yani isolation is not good for me, hem bir toplum kendi içinde ne kadar dip dibeyse hem de diğer insan topluluklarıyla ne kadar çok görüşüyorsa o kadar gelişiyor.
peki şimdi de, kitabın ismine ilham olmuş gelişmenin üç kaynağına değinelim kısaca
1) guns: tüfek. kulağa hoş gelen, estetik bir çeviri, itiraz edemem kitabın türkçe ismine ama silahlar deyince aslında dip dibe ve kalabalık bir toplumu düzenlemek için ihtiyaç duyulan tehditlerden bahsediyor jared diamond. evet biraz zorlama ama buna yasalar da dahil. kalabalık ve dip dibe bir toplum düzen sağlamak için silah geliştirmek zorunda kalır ve bu silahları fetih yapmakta ve olası tehditleri bertaraf etmekte kullanır. böylece daha çok kaynağa ulaşıp daha uzun süre yaşayarak daha gelişmiş olur.
yine kitaptan direkt bir alıntı yaparak tüfeğe olan ihtiyacın kaynağını anlayalım:
akraba olmayan yabancılar arasındaki çatışma sorunudur.
toplumu oluşturan insanların sayısı arttıkça bu sorun astronomik şekilde büyür. yirmi kişilik bir oba içindeki ilişkiler 190 ikili ilişki içerir (20 kişi çarpı 19 bölü 2) ama 2000 kişilik bir obada bu sayı 1.999.000'e yükselir. her bir ikili kanlı bir tartışmada patlamaya hazır saatli bir bomba demektir. oba ve kabile toplumlarında her öldürme olayı genellikle bir intikam girişimine yol açar, böylece toplumun huzurunu kaçıran sonu gelmez bir cinayet ve karşı cinayet döngüsünü başlatır.
herkesin herkesle akraba olduğu bir oba toplumunda kavga eden her iki tarafın akrabaları da aynı anda aracılık etmek için ise karışır. pek çok kişinin hâlâ birbiriyle akraba olduğu ve herkesin en azından birbirini adıyla tanıdığı kabile toplumlarında ortak akrabalar ve dostlar kavgada arabuluculuk eder. ama herkesin herkesi tanımasına olanak veren "birkaç yüz" eşiği bir kez asıldıktan sonra sayısı artan ikililer birbiriyle ilişkisi olmayan yabancılardan oluşur.
yabancılar kavga ettiği zaman orada bulunan insanlardan pek azı kavgayı durdurmakta özel çıkarı olan, her iki tarafın da dostu ya da akrabası olacaktır. bunun yerine seyredenlerin çoğu kavga edenlerden birinin dostu ya da akrabası olacak, onun tarafını tutacak, iki kişilik bir kavgayı genel bir arbedeye dönüştürecektir. bu yüzden de anlaşmazlıkların çözümünü üyelerine bırakan büyük hacimli bir toplumun patlayıp havaya uçması kaçınılmazdır. binlerce insandan oluşan toplumların, ancak gücü tek elde toplamak ve anlaşmazlıkları çözmek için merkezi otorite geliştirirlerse ayakta kalabileceklerini bu olgu bile tek başına açıklayabilir.
2) germs: mikrop. evet mikrop kalabalık tarım toplumlarını hem kırıp geçerken hem de geri kalanları kendine bağışık hale getirir. sizin toplumunuzun bağışık olup yabancıların bağışık olmadığı ne kadar çok mikrobunuz varsa fethedilmeye karşı o kadar dirençli olursunuz ve daha uzun yıllar medeniyetinizi sürdürürsünüz. medeniyetiniz ne kadar uzun sürerse gelişmişliğiniz de o kadar artar. avcı-toplayıcı küçük toplumların karmaşık mikroplar üretmesi mümkün değildir çünkü az sayıda konaktan sonuncusu da öldüğünde mikrobun hayatta kalıp evrimsel olarak karmaşıklaşması da mümkün olmaz.
3) steel: çelik. gelişmiş aletleri temsil eden altbaşlık. aslında bu çoğumuzun aşina olduğu bir altbaşlık. tarımsal üretim arttıkça toplum içinde herkesin üretime katılması gerekmez toplum üretime katılmayan yöneticileri, ruhban sınıfını sanatçıları, mucitleri ve bilim adamlarını da besleyebilir. boşa çıkanlar da din, yazı, makine ve takvimi hayal edebilecek boş zamana sahip olur ve gelişmişlik artar.
işte böyle sevgili okur, özet dedin iki saattir okuyoruz diyeceksin ama mevzuyu bundan daha kısa anlatmak da pek mümkün değildi. şimdi en azından konu hakkında bir fikrin var.