KÜLTÜR 13 Ocak 2020
56b OKUNMA     642 PAYLAŞIM

Osmanlı Dönemindeki Düğün Gelenekleri

Günümüzde Osmanlı düğünü adı altında, mehteran müzikleri eşliğinde semazenlerin döndüğü düğünler oluyor ancak Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki düğün geleneklerinin bunlarla pek alakası yok.

günümüzde görüyoruz bazen özellikle zengin ve gösterişi seven kesimde osmanlı düğünü adı altında bazen gelinin dahi orada bulunmadığı, mehteran müzikleri eşliğinde semazenlerin döndüğü düğünler oluyor. oysa osmanlı imparatorluğu döneminde böyle saçma sapan düğünler hiç olmamıştır.

genellikle görücü usulü ile kız isteme âdetinin ardından başlayan düğün hazırlıkları kısa sürede bitirilirdi. evlenecek oğlan ve kızın aileleri yaşadıkları yerin kadı efendisine gidip düğün için izin isterlerdi. bakın şimdi günümüzdeki çiftlere ders olması açısından şu notu da ekleyeyim: şer'iyye sicillerinde yani kadıların tuttuğu kayıtların bazılarında iki tarafın da kesinlikle israftan kaçınmaları gerektiği, bunun dinen caiz olmadığı şartının da eklenerek düğünlere izin verildiği görülür.

ayrıca yine kadılar bir nevi evlilik sözleşmesi diyebileceğimiz sözleşme ile herhangi bir boşanma durumunda hâtun kişilerin haklarını baştan güvenceye alıyorlardı. damat adayının da müslüman olup olmadığı şahitlerle ispatlanır idi.


düğün için onay alındıktan sonra erkek tarafı parası ile bir tellal tutar ve düğünü mahalleye ve dahi çevre mahallelere ilan ettirirdi.eğer ailelerin durumları iyi ise nahıl dediğimiz süslenmiş ağaçlar hazırlanırdı. şekerler, tatlılar, kına, düğün pilavı ve dolma başta olmak üzere yiyecekler hazırlanmaya yahut satın alınmaya başlanırdı.

pazartesi günü gelin çeyizi damat evine gönderilir, yol kesen çocuklara şeker dağıtılırdı. salı günü ise damadın anası, teyzegilleri ve dahi halagilleri ile birlikte bacıları ve yengegilleri gelini, anasını, bacısını ve teyzegillerini ve dahi yengeleri ve halagillerini gelin hamamına götürüp kızın vücudunda bir noksanlık var mı kontrol ederler, onu oracıkta pür u pâk eylerlerdi. çarşamba gecesi ise kına gecesi düzenlenirdi. kına gecesi kız evinde yapılır, erkekler asla giremezlerdi. burada gelin kişisine kına yakılırken damadın anası gelinin avuçlarına birer altın bırakırdı. bundan önce başlık parası vs. çoktan verilmiş olurdu tabii. ve perşembe günü öğle yahut ikindi namazından sonra düğün başlar idi. cuma günü tatil olduğundan perşembe günü ahâlî iyice yorulurdu bu düğünlerde. 

ve günümüzdeki en büyük sorunlardan biri olan düğün magandaları! osmanlı devleti, düğünlerde ateşli - ateşsiz silah kullanımını kesinlikle yasakladığı bildiriler göndermiştir bölge yöneticilerine. tabii bu fermanlar halka da ilan edilirdi. bu emirlerle rağmen silah atanlar tespit edildiğinde kimisinin sürgüne dahi gönderildiği olurdu lâkin bu ağır cezanın verilmesi için yaralanan birilerinin olması gerekirdi. ölümle sonuçlanan bir olay yaşanırsa ölüme sebeb veren cinayetten yargılanır, düğün sahipleri de para cezasına çarptırıldı.


bazen de eğlence sırasında kalabalığa dayanamayıp çöken evlerin ve dahi yangın çıkan evlerin kayıtlarına rastlıyoruz bazı tahriratlarda. işte buna da önlem almak için osmanlı devleti, mahallenin en üst düzeydeki yöneticisinin kına gecesinden önce düğün evlerini kontrol etmesini, uygun bulmazsa kınanın ve düğün eğlencelerinin oradaki başka bir evde yapılmasının uygun olduğunu belirten emirler yayımlamıştır.

nihayetinde düğün de bittikten sonra imam/müftü efendi, çiftimizin nikahını kıyıp evlilik belgelerini teslim eder ve kızın anası da ağlar iken kız hem ağlar hem de gider idi.

mehteran, semazen gibi uygulamalar ise hiçbir zaman olmamıştır bu düğünlerde.

Atiye Dizisi Üzerinden Kendini Aramak Üzerine Yola Çıkanlara Tavsiyeler

Osmanlı Döneminde Kapalıçarşı'da Üretilen Bir Çeşit Vibratör: Zıbık