TARİH 14 Eylül 2020
426b OKUNMA     1109 PAYLAŞIM

Osmanlı Döneminin Ağırlaştırılmış Müebbeti Gibi Olan Ceza Yöntemi: Kalebent

Osmanlı dönemi ve Cumhuriyet'in ilk yıllarında Kelebent adı verilen bir ceza uygulanıyordu.

kelebent, osmanlı arşivlerinde bursa ve istanbul kadılıklarına ait şeriyye sicillerini okurken sürekli karşılaştığım bir ceza türü. kelime anlamı olarak "kaleye bağlanmış kişi" demektir.

idamın bir tık altı. yani günümüzdeki ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası gibi diyebiliriz. zaten idam edilmeyecek ama suçu da ağır olan kimselere ya kürek cezası ya da kalebentlik verilirdi. kalebent, bir kalenin içinde yaşamaya mahkûm edilirdi. giresun kalesi'nde kalebentlerin hapsedildiği zindan bugün bile sapasağlam durmaktadır meselâ.

peki bu adamların suçu neydi? hatırladıklarımdan bir iki tanesini söyleyeyim

- padişaha küfretmek.
- paşalara küfretmek.
- maddî durumu iyi olduğu hâlde dilencilik yapmak.
- komşusunun evine zorla girmeye çalışmak.
- karısını ahâlînin içerisinde üstü başı soyunacak ve cümle âleme ifşa olacak şekilde dövmek.
- sıbyan mektebine gitmesi gereken çocuğu zorla çalıştırmak.
- ekmeğin gramajını düşürüp sahtekarlık yapmak.
- yasak madde ticareti yapmak.
- yalancı şahitlik.

18. yüzyıldan sonra kalebentlere suçun ağırlığına göre süreli ceza verilmiştir.  peki ya öncesi? çok kötü! 

diyelim ki bir kıskançlık ettin hâtunu dövdün ve kadıefendi seni haksız buldu. tâ malta'ya, kıbrıs'a, bağdat'a limnî'ye yahut uzak nereler varsa işte oralardaki bir kaleye ömür boyu kalebentlik çekmeye gidiyorsun. hâtun diyor ki o zaman, "eee kadıefendi. ben kocasız kaldım. bu adamla nikahımı da bozuver!" pat. bir de boşuyor kadıefendi sizi. hem hayatın kayıyor, hem hâtun başkasıyla evleniyor.

şöyle bir durum da var. diyelim suç işleyen kişi bir asker. o zaman kadıefendi kalebent cezasını verse bile son kez bu askerin üstleriyle de bir araya gelir nihai kararı öyle verirdi. yani askerin askerî mahkemede yargılanması gibi. eğer suç işleyen kişi ilmiyye mensubu ise bu sefer de ulemânın son görüşü alınırdı.

gelelim cezanın süresine.

kalebent için ceza verildiğinde süre şu şekilde ifade edilirdi: "ıslah oluncaya kadar..." işte bu belirsiz ifade kalebentlerin sürekli devlet-i âliyye'ye dilekçeler yazarak " ben ıslah oldum, affedin! " şeklinde yakarışlar içerisine girmelerine sebep olurdu. tabii zengin kimseler, paşalar için durum farklı. onlar kalebentliklerini bir kaleden ziyade bir adada geçirmekteydiler ve sadece yatmadan yatmaya kaleye girerlerdi. bir süre sonra da cezanın kalanı kadar bir para ödeyerek affedilirlerdi.

bu ceza 1926 yılına kadar da uygulanmıştır. meselâ cevat şakir, nâm-ı diğer halikarnas balıkçısı, 15 yıl kürek cezasına ardından da üç yıl kalebent edilme cezasına çarptırılmıştır. kalebent cezasını bodrum'da çekmiştir ki o zamanlar böyle gözde bir yer değilmiş.