Osmanlı'da Tatlı Su Kaynağını Bulmak İçin Geliştirilmiş İlginç Pamuk Sistemi
osmanlı zamanında hangi su kaynağının daha temiz olduğunu bulabilmek için geliştirdikleri yöntem hem akla yatkın hem de çok basit idi.
öncelikle bulunan farklı su kaynakları için eşit miktarda pamuk ayrılması gerekiyordu. her bir su kaynağı için bir pamuk şeklinde. daha sonra bu pamuklar su kaynaklarına atılır ve bir süre sonra çıkartılıp kurutulurdu. kurutulduktan sonra pamuk parçaları tekrar tartılır ve daha hafif olan pamuğun çıktığı kuyu daha temiz olarak adledilirdi. çünkü suyun içindeki tortu veya kalıntıların pamuğa geçeceği ve pamuğa ağırlık vereceği düşünülürdü.
bir diğer konu ise tuz. tuz zamanında en pahalı ürünlerden bir tanesi. çoğu ülkede ithal olarak tüketilen bir ürün. mesela ingilizce'deki gelir/ücret anlamına gelen salary sözcüğünün kökeni tuz parası'ndan gelmekte. tuzun da çeşitleri olduğu gibi kaliteli/kalitesiz olanı var. makbul olan tuz ise en kuru olan tuz. bilirsiniz tuzların bazılarını tuzluktan yağ gibi akarken bazılarını sallamak altına vurmak gerekiyor. işte bu yüzden kuru tuz çok daha makbul. dilimizde de "tuzu kuru" olarak geçen ve genellikle kazancı iyi olan anlamına gelen deyimin sebebi buradan gelmektedir.
bir diğer ilginç konu ise osmanlı'da buz tüketimi. özellikle sıcak yaz günlerinde özellikle şerbetleri soğutmak için ciddi anlamda buz ihtiyacı var. buz ise en yakın dağ olan ve keşişleme rüzgarına da adını veren keşiş dağı 'ndan gelmekteymiş. bu dağ şu an ismi uludağ olan dağdan başkası değil. "buzcular" adı verilen kişiler/aile uludağ'dan bu buzları alır, önce mudanya'ya, oradan da gemiyle istanbul'a ulaştırırlarmış. en hızlı gemilerin buzcularda olduğu, hatta sultan 2. selim öldüğünde sultan 3.murat'ın saraya buzcuların gemilerinden biriyle ulaştırıldığı biliniyor. ayrıca evliye çelebi'nin de bursa'ya bu gemilerden biriyle geçtiği rivayet edilir. buzcular istanbul'a her gün buz göndermek zorundaydılar. yani bu durum her gün devam ediyordu.
tabi buz yapılmaya başlanıp kar depolama işi bitince,buzcular kalıp kalıp buzları sokakta satmaya başladılar. eni 1 karış , yüksekliği 10 cm ve boyu 1 m olan bu kalıplar, sıcaktan hemen erimesin diye talaşların içinde satılırdı. bu satışta en önemli şey parayı peşin almakmış. çünkü diyelim adam buzu kesti, o sırada müşteri büyük bir meblağ çıkardı ve satıcı da bozuk yok. bozuk para arayıp bulana kadar süre geçeceğinden dolayı buzun parası önceden alınır ve buz para işi halledikten sonra müşteriye verilirmiş. böylece müşteri buzu aldığı gibi koşa koşa evine gidebilsin.