SİYASET 26 Aralık 2019
346b OKUNMA     2449 PAYLAŞIM

Ovacık'ta Ayı Saldırısına Uğramış Kızın İmdadına Koşan Uzman Çavuşun Hikayesi

Bir jandarma çavuşunun nelere kadir olabileceğini kanıtlayan, sürükleyici bir hikaye. Sözlük'ün usta kalemlerinden "anglachelm" anlatıyor.
iStock

ovacık'ta arazide termal kamerayla statik kontrol yapan jandarma timinin akşam saat 7 sıralarında kamerada görüntü alması. yanılmıyorsam mart ayı ve yerde hala epey kar var. normalde de tunceli'de kışın operasyon genellikle tek taraflı yürür. pkk'nın, tikko'nun sezonu karın erimesiyle başlar ve karın düşmesine kadar sürer. ayı gibi kışlar çünkü kendileri.

ancak ayı gibi kışlayan bir tek tikko değil, bildiğin ayının kendisi de kışlar. kar erimeye yakın mağaradan çıkarlar ve çok zayıflamış, aşırı acıkmış ve tehlikeli halde çıkarlar.

TİKKO: Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu / Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist'in bir kolu.

termalde 600 metrede görüntü alınınca jandarma uzman çavuş iyice yakınlaştırıp görüntüye bakıyor. görüntüde kavaklık koruluktan dışarı açıklığa doğru biri koşuyor. ama yetişkin adam için fazla ince ve duruyor. uzman bakıp bir çocuk falan koşuyor herhalde diye düşünüyor ama çocuk öyle oynar gibi de koşmuyor, can havliyle geriye baka baka koşuyor. bir şeyden kaçıyor gibi. sonra termal görüntüsüne aynı koruluktan dışarıya çıkan daha büyük, at gibi bir şey giriyor ve o da kızın arkasından koşuyor. uzman koşuşu üç saniye inceledikten sonra hasiktir ayı diye bağırarak, termal kamerayı öyle bırakıyor, silahı kapıyor ve mevzide alarm veriyor. mevzideki beş askerden üçünü alarak kah sprint kah hızlı koşu ile her yüz metrede havaya bir el ateş ederek kan ter içinde kızın olduğu yere intikal ediyor. mesafenin yarısında ayının küçük kıza eriştiğini ve arkadan pençelediğini görüyor. ardından da kızdan havayı yırtan korkunç bir çığlık yükseliyor.

jandarmalar yetiştiğinde kız yüzükoyun yerde, kan revan içinde, karlı çamurun içinde yatıyor. zayıflamış ve çok saldırgan boz ayı kızı ayak bileğinden ısırmış ve koparmak için kafasını timsah gibi sağa sola sallıyor, kız da o güçle sağa sola çamurun içinde sallanıyor. uzman tüfekle 3 metre mesafede havaya ateş edince ayı neyse ki kızı bırakıp iki ayağa kalkıp kendini savunmaya geçiyor. o durumda uzman da (neyse ki) ayıya çok yaklaşmadığı için ayı hemen geri dönüp koşarak kavaklığa doğru dört ayak yardırmaya başlıyor.

uzman hemen el fenerini yakıp kıza dönüyor, 9-10 yaşlarında yerel kıyafetleri içinde köylü kızı bu. kızın elbiseleri paramparça, sırtı resmen boydan boya açılmış. tam lisanı -tıbbı adli ile izah etmek gerekirse- sağ kürek kemiği üzerinden sol böbreğe kadar uzanan dört derin ve 45-50 cm uzunluğunda yara izi (skar) görülüyor. bu skarlar toraksın dört ve beşinci omurları arasına gelmeden yok olup, sırtın sol tarafında tekrar böbrek üstüne kadar devam ediyor. yara hattı torakik kavitede ara verip diğer tarafta tekrar başlıyor. kızın omurgası açıkta görünmüyor. ayrıca sol ayak bileği üstünde de ağır bir yara var. nitekim özetle uzman bakıyor ki kız sırtına ayıdan pençeli tokat yemiş. ayı saldırısı ölümlü biterse en büyük müsebbibi de genellikle budur.

tunceli'de bugün hala "aman ayıdan tokat yeme" deniyorsa işte bu yüzden. o coğrafyada ayı saldırırsa prosedür elini kolunu ayının ağzına sok bırak ısırsın, çok yürekliysen git ayıya sarıl güreş ama sakın ama sakın ayıdan tokat yeme. bir vursa yarısı boşa gider. wolverine pençeleri takmış kızgın bir mike tyson nasıl vurursa öyle vuruyor çünkü. hayvanın pençesi olmasaydı bile zaten öyle lokomotif gibi bir darbenin ikincisini yiyemezsin, bir de tokatta pençe gibi kesici alet faktörü var. çok derin kesebiliyor. erkek boz ayı hele boynuna falan tokadı denk getirirse kafanın kopup gittiği vakidir. adli tıpta hayvan saldırısı raporlarını indirip baksak neler neler çıkar kim bilir...

kız hala hıçkırarak ağladığından ve şok halinde doğrulmaya çalıştığından uzman hayati tehlikeyi fark edip hemen telsize asılıp yardım istiyor. jandarma aracı zaten şansa devriyede gözeler köyü'nün o taraftaymış, o da oradan yardırarak sirenleri açık geliyor. uzman tüfeği sırtına çarpraz ters asıp kızı da sağ omzuna yüklenip başlıyor ana yola doğru koşmaya. mavi beresinin de hakkını veriyor, zira 8 dakika yokuş yukarı omzunda ağır yaralı kızla tempolu koşmayı beceren kahraman uzman yola varıp jandarma devriye aracı u dönüşü yapınca kızı araç zeminine yerleştirip kendi de içeri zıplıyor. sirenleri hiç kapatmadan gerisin geriye ptt'nin yanındaki yoldan devlet hastanesine varıyorlar. belirtmek gerekirse, küçük kız bilincini o kan kaybına rağmen kaybetmiyor. yol boyunca jandarmalar kızla konuşmaya onu uyutmamaya çalışıyorlar. adının türkan olduğunu söylüyor.

kızın o saatte orada ne işi varmış? köy yoluna kavaklıktan yolu uzatarak gideyim iki türkü fazladan söyleyeyim derken havanın kararacağını düşünememiş, kararınca koşar adım giderken ayıya denk gelmiş.

acile vardıklarında ilk yardımı yapılırken türkan da hemşireden doktordan vs korktuğu için yanında sadece "asker abi" sini istiyor. üstü başı kan çamur pislik içindeki uzman doktorlar açık yaraya müdahale ederken sandalyede elinde tüfeğiyle kızın elini tutup teselli etmeye çalışıyor. bu arada tekrar belirtmek gerekirse kızın sol ayak fibula kemiği kırık, yarada dermabrazyon falan ne ararsan var, bir ayakkabısını ayı almış götürmüş, az daha ayağı da götürüyormuş. kürek kemiği kırık, iki kaburga kırık. iç kanama şüphesiyle yoğun bakım için sedyeye yatırılırken bayılıp gidiyor. uzman kıza, kızın paramparça elbiselerine, tek kalmış lastik cizlavetine bakıp dururken hasta odasından çıkartıyorlar. uzman çavuşun kendisi de bir kız babası ve elinden ancak o kadar geliyor. sonradan duyuyoruz ki kıza tam 121 dikiş atmışlar. iyiymiş, iyileşiyormuş. ilçe jandarmada yüzler bir kızın hayatı kurtuldu diye gülüyor bütün gün. uzmanın adı da yörede kangalın irisini tanımlamakta kullanılan ayıboğan'a çıkıyor.

bilahare ne zaman tikko tarafından dağıtılan propaganda afişlerinde jandarmanın halkı susturmak ve köleleştirmek için faşist burjuvazi tarafından beslenen bir şey olduğunu okusam -ki o tarafta yalan yok, okursunuz duyarsınız- aklıma hep mevzisini ekipmanını bir ere bırakıp kızın yaşaması için dağ tepe maraton gibi koşan jandarma uzman çavuş gelir. sonra da aklımdaki bir soru hep döner durur. jandarmanın emir ve silah altında korumaya çalıştığı şey kum torbaları ağır silahlar olan mevzi midir yoksa o mevzinin uğruna orayı korumak için yapıldığı türkan gibi küçük kızlar mıdır?

canıyla korumakla yükümlü olduğu mevzisini canıyla korumakla yükümlü olduğu halkı için terk eden uzmana takdirname yazıyor ve bundan hiç gocunmuyorsak ben bunun ikincisi olduğunu düşünüyorum ve bu kanaatimi de hiç yitirmedim.

Nöbeti Esnasında Duvardaki Kurt Adam Yazısını Es Geçen Askerin Panik Dolu Hikayesi

Jandarmayı Denetlemeye Gelen Yüksek Rütbeli Heyetin Sürpriz Şekilde Sonlanan Hikayesi