Oyun Uyarlaması Filmler Neden Genellikle Başarısız Oluyor?
oyun uyarlamaları başarısızlığının sebepleri... oyun severler için filmi çekilecek olan oyunlar büyük bir önem taşır. oyunu severek bitirmiş kişi için şu oyunun filmi çıksa diye 10-15 yıl bekleyenleri bilirim ki ben de onlardan biriyim. ama şu zamana kadar çıkmış hiçbir oyun tam anlamıyla ne sinema dünyasını ne de oyun severleri tatmin edebilmiş değil. bunun nedenlerini kendime göre araştırıp değerlendirdim ve sizlerle paylaşmak istedim:
1- yönetmenin filmini çekeceği oyundan bihaber olması
en önemli sorunlardan ilkidir. oyunu oynayıp, hikâyeye hakim oyun sever, filmde de aynı önemli anları (oyun oynarken karşılaştığı olayları) görmekten mutluluk duyar (hitman filminde hitman in oyununu oynayan çocuğun code47'yi karşısında görmesi gibi bir olaydır bu). ama sinema sektörü için, çıkışta olan daha masrafsız yönetmenler bu film oyunları için biçilmiş kaftandır. çoğu röportajda yönetmenler: oyununu hiç oynamadım ama hikayesi beni etkiledi diyor. en büyük yalanlardan biridir. max payne bilmeyen bir yönetmen onun sanrılarını, ruh halini filme yansıtamaz, yaşamadığı bir atmosferi aktaramaz. en azından oyunda çalan telefon sesinin gerginliğini oyunu defalarca bitiren bir oyun sever gibi yaşayamamıştır. film görsel efekte dayalı olarak çıkar. bunun örneği o kadar çok ki say say bitmez.
2- yeterli olan hikayeye fazladan hikaye/karakter eklenmesi
oyun severin beklediği olaylara yer verilmeden, aksine, olmayan bir kurgu eklenmesi en sinir bozucu olaylardan biridir. max payne'de oyunda olmayan azrailin olması, sessiz tepedeki kiliseye saklanan halk (sessiz tepe yalnız başınıza kaldığınız bir yerdi ki kilisede oyunda dahlia gillespie ile tek başına karşılaşıyorsun ve bence son derece ürkütücüydü) resident evil'da da bu olay çabası.
3- gizli bir cinsel içeriğin filmde etken olması, seksi aktristin filmin önüne geçmesi
tartışmasız en iyi örnekleri tomb raider'da oynayan angelina jolie ve resident evil'daki mila jovovich'tir (bloodrayne de de aynısı mevcut). ayrıca dead or alive (holly valance'nin kıyafet değişitrme sahnesi!), tekken gibi dövüş oyunlarında da buna sıklıkla rastlıyoruz. kapağına, cast'ına baktırıp sırf bir kaç bir meme görürüm mantığına dayalı satış fikriyle filmlere yerleştiriliyorlar (ilk resident evil'da michelle rodrigez niye yer alıyordu acaba?). bu oyuncuların kötü rol yaptığından değil, o filmde gereksiz yere yer almalarından kaynaklanıyor (sarah connor'u oynayan linda hamilton'un "terminatör 2. filmde bitmiştir" diyerek 3. filmde oynamayı reddetmesi gibi -terminatör fanları için arnold değil hamilton efsane olmuştur bu sebepten- bu oyunculardan da bir tepki beklerdim, özellikle mila'dan. kaçıncısı çekildi şu resident'ın hala bıkmadan oynuyor, yazık bu kadar mı paraya ihtiyacı var).
4- filminin çekilmesi imkansız/gereksiz oyunların seçilmesi
süper mario kardeşler, ikiz ejder gibi örnekleri sıralanabilir. bir de dövüş oyunlarının filmi neden çekilir onu da anlayabilmiş değilim. enter the dragon kafasından gidip bir adada turnuva düzenlenmesi, turnuvayı düzenleyen adamın kirli işler peşinde olması ve bu olay için adaya giden dövüşçülerden birinin mutlak suretle istihbarattan olması... her dövüş filminde çıkıyor. street fighter, mortal kombat, dead or alive, tekken ve king of fighters gibi dövüş oyunları boşu boşuna sevenlerinin de hayal kırıklığına uğratmıştır. ki bu oyunları bitirenler bilir her karakterin ayrı bir hikayesi vardır (street fighter'a çok tepkiliyim. kardeşim sen japon şirketisin, tamam amerika'da da hisselerin ve ortakların olabilir ama ne akla hizmet amerika'nın azılı düşmanlarını m. bison (taylandlı-vietnam olayına gönderme yapar gibi), zangief (s.s.c.b.'li-hadi o da rusya ile olan soğuk savaş düşmanı), ve balrog (o da ne akla hizmetse siyahi) karakterlerini kötü olarak belirlersin... neyse konudan saptım.
5- oyundaki kilit olaylara, anlara, karakterlere yer verilmemesi
o kadar çok örneği var ki. misal ben sessiz tepe'de bir anda kendimizi üst katta bulduğumuz kız wc sahnesini, dolaptan aniden fırlayan kediyi, dr. kaufmann'ı ve cybill bennet ile kapıştığımız atlı karınca sahnesi o kadar çok aradım ki... bunların arasındaki geçişler oyunun resmen açıklayıcı püf noktalarını içinde barındırıyordu. resident evil mi yapıyorsun? sırf karakolda geçsin, cinnet kadar etkili bir film olmazsa ne olayım (yukarıdan bir yerlerden gelen kapı çarpma sesleri bile yeterli adrenalini sağlar). bulmacalar, önemli ara karakterler hiç yok (resident evil 2 ve 3 kendi başına 4-5 sağlam film çıkartacak malzemeye sahip ki 4'ü hesaba katmıyorum bile...) hitman'deki yaratıcı suikast sahneleri yok. ayrıca max payne'de uluyan kurt adam nasıl olmaz, o yürüdüğü ince çizgiler, rüyaları, tripleri...
6- karakterlerin başarısız işlenilmesi
resident evil'deki nemesis desem sanırım yeterlidir. oynarken bağırmasıyla arkadaşın boş bulunduğu bir an sandalyeden düşmesine neden olan bu karakter filmde peluş bebek gibi izleyiciye sunulmuş. street fighter'daki ryu, ken ya da king of fighter faciasından bahsetmeye sanırım gerek yok. sessiz tepedeki lisa garland. hikayesi o kadar etkileyiciydi ki her izleyişimde harry'nin karşısına aniden mum ışığı karşısında çıkması, delirdikten, yüzü kanamaya başladıktan sonra harry'nin peşinden gelişi hiçbir şekilde gösterilmemiş. sadece merakının kurbanı olan biri olarak gösteriliyor. oyunda notlarından neden lanetlendiğini anlıyoruz (alessa'nın yakılmasında onun da katkısı vardı ve bu olaydan sonra kauffman konuşmasından korktuğu ve vicdani azabından kurtarmak için lisa'ya düzenli bir şekilde uyuşturucu veriyordu).
7- filmde hikayeye oyundan devam etme anlayışı
bunu bize yapan squareenixti ve final fantasy 7 (fanlarına ve oyun piyasasına göre serinin en iyi hikayesine sahip oyunu) animasyonu oyunun kaldığı yerden devam ediyordu. geçmişe ara flashbacklerle dönülürken, oyunu bilmeyen biri için filmi anlamak imkansız hale geliyordu. aynı durum sessiz tepe, resident evil, alone in the dark ve bloodrayne için sıralanabilir. yönetmen ve senaristlerin oyunu bilmemesinden kaynaklanan açıklar filmde bir boşluğa, soru işaretlerine neden oluyor.
8- fazla görsel efekte dayalı karışıklıklar/gerçek dünyaya-atmosfere gerektiği kadar yer verilmemesi
transformers filmi gibi resident evil'in son 2 filmi görsel olarak insanı yoran bir yoğunluktaydı. bu oyunlarda genel olarak en başta hareketlilik sonrasında ise bulmaca çözmeye dayalı bir dinginlik esastır. resident evil'da zaten ilk mekanlar hep kaos içindeki bir şehirde başlar, karakolda, kafede en son organik-metal karışımı mekanlarda son bulur. ama filminde laboratuvar sahneleri o kadar yorucu ki (beyaz parlak sahneler görmekten gina geliyor) bu da izleyini gerçeklikten uzaklaştırıyor. filme ait olma duygusu tamamen ortadan kalkıyor.
9- oyundaki sürprizlerin ifşa edilmesi/oyun ve filmdeki 3-4 saatlik farkın neden olduğu boşluklar
en son örneği silent hill 3d:revolution. 3. oyunun ortalarına kadar ana karakterin cheryl olduğunu öğrenemiyordunuz, dolayısıyla da 1. oyunun devamı olduğunu ama filmde bunu bilerek başlıyorsunuz. ayrıca oyunlarda o kadar sürpriz gelişmeler yaşanıyor ki ama buna filmin 90 dakikalık ortamında rastlayamıyorsunuz. oyun 5-6 saat gibi minimum saatte biterken film 90 dakikayla bu boşluğu doldurmaya yetmiyor. doğal olarak zorlama bir senaryo ile görsel efektin çok olduğu eğlencelik bir film ortaya çıkıyor (aynı durum bloody rayne ve alone in the dark'ta da mevcut, boss fight'lar ve önemli anlar mecburi atlanılmış).
10- oyundaki müziklerin, seslerin filmde yer almaması
resindent evil'deki karakolda çalan piyano ritmleri, sonarındaki gitar sololar ve silent hill'in tüm ses ve müzikleri filmde yer almalıydı. silent hill sadece ses olarak korkutucu olmaya yetiyor zaten...