OYUN 28 Mayıs 2020
43,7b OKUNMA     614 PAYLAŞIM

Oyuncak Sektörünün En Başarılı Evrim Geçiren Firması: LEGO

Danimarka menşeli oyuncak firmasına dair duymamış olabileceğiniz bazı bilgileri paylaşalım.


küçük çaplı bir lego tutkunu olarak bazı noktaları anlatmak isterim

öncelikle  lego ismi leg godt yani iyi oyna anlamına gelmektedir.

6 tane aynı renkli 4x2 brick, 900 milyondan fazla kombinasyonla birleştirilebilir. yani yaratıcılıkta sınır yok. tabi özel parçalar olmadan kafanızdaki kadar özel dizaynlar yapamazsınız (örneğin slope'lar. her şeyin köşeli olmasını istemiyorsanız mesela).

legonun bütün parçalarının üstünde lego yazar (bakacağınız yeri bilmeniz lazım, kiminde kabak gibi, kimindeyse karınca duası gibi). yani bir parça lego mu çakma mı anlayabilirsiniz.

her sette lego ekstra parçalar verir, genelde çabuk kaybolabilecek parçalardır ve sete göre 7-15 parça civarındadır.

lisanslı setler genelde daha pahalıdır telif sebebi ile ama asıl kriter, fiyat bölü parça sayısıdır. genelde ortalama 6-10 cent gibi kabul edilebilir.

genelde herkesin temaları olur yani friends, technic, modüler, vb. insanlar bunların koleksiyonlarını yapar. bir zaman sonra da uzmanlaşır. örneğin ben technic biriktiriyorum ve 45.000 parçam var. technic dizayn ya da moc (my own creation) yapabiliyorum ama bu demek değil ki modülerde de akarım. hayır her tema kendi dinamiğini, düşünme ve tasarım altyapısını kullanır. bu da aslında sizin tercihinize kalmıştır aslında ya da düşünme yapınıza.

neden bu kadar pahalı?

bu soruya verilecek bazı cevaplar var. bilirsiniz ki her lego parçası bir diğerine tam oturur ve oturduğunu bir ses (çıt) veya hissiyat ile kullanıcısına belirtir. ayrıca lego'nun hiçbir parçasında baskı sonrası oluşan ekstra plastik parçalarını görmezsiniz. ancak kutusunu açınca cebinizden çıkan onca paranın kokusu, sol gözünüzden birkaç damla yaş olarak dökebilir. lego user experience mevzusunu uzun zaman önce akıl etmiş ve kullanıcılarından bok gibi para almakta.

ayrıca herkes görmüştür, her lego'nun altında (yamulmuyorsam 3 haneli) bir kod yazar. bu kod o lego parçasının ve modelinin yapıldığı plastik enjeksiyon kalıbına ait koddur. eğer lego'larınızdan bir tanesi tam oturmuyorsa ve şikayetçi olursanız, lego mühendisleri ilgili makineyle ilgili ince ayar yapabilsin diye vardır.

megablok isimli son zamanlarda türemiş bir rakibi de vardır. lego bu markaya dünya çapında davalar açmış, kimse benim trademark'ımı satamaz falan diye. ancak kimse tarafından sallanmayınca, olayın içine konsept katarak rakibinin önüne geçme yoluna gitmiş. son yıllarda çoklaşan lego konseptlerinin çıkış kaynağı da budur. lego bu anlaşmalarda çok para harcamış olsa da, o artık bir bloklardan şekil yap markası değil, bir hikaye anlatma aracı.

dünyanın en karlı oyuncak üreticilerindendir lego

sağ olsun halka açık olmamasına rağmen her yıl düzenli olarak finansal tablolarını açıklıyor.

lego 2000'li yılların başında oldukça zor bir dönemden geçiyor. şirket zarar ediyor, iflasın eşiğine geliyor, bankalar destek vermiyor vb. önemli sorunlar yaşıyor. 2004'te şirketin sahibi ceo'luk görevini bırakıyor ve mc kinsey'de danışmanlık yapmış, 30'lu yaşlarında birini şirketin başına geçiriyor.

bu değişiklikten sonra lego, 'focusing on the core products' anlayışıyla dar boğazdan çıkıyor ve karlılığa geçiyor. son 10 yılda da müthiş bir büyüme sağlıyor, ciroyu yaklaşık 4 katına çıkarıyor.

üstelik bu büyümeyi mobil ve online oyunlar, online çizgi filmler, konsol oyunlarının yükselişi vb. nedenlerle çocukların oyuncağa ayırdığı zamanın gittikçe azalttığı bir dönemde yapıyor.

şu anda lego %25 net kar marjı, % 35 aktif karlılığı ile dünyanın en karlı oyuncak firması. büyük ihtimalle satışta mattel'i geçerek en büyük oyuncak üreticisi olacak.

şu anda lego'nun değerinin 15 milyar dolardan fazla olduğu düşünülüyor. bu sıkı ve oldukça karlı büyüme lego'nun sahibini de danimarka'nın en zengin adamı yapıyor. umarım yaptığı lego parçalarının üstüne basmıyordur.

not: lego'yu bugünkü başarısına kavuşturan ceo’yu dinlemek isterseniz bir video... 'bu adam olduğu yeri hak ediyor' dedirten güzel bir röportaj.

LEGO'yu kurtaran adam.

diğer oyuncaklardan farkı nedir?

üzerinde minicik lego yazan yassı silindirlerin bağlı olduğu küçük parçacıklara lego denir. bir zamanlar, bu yassı silindirlerin sayesinde birbirine tutturulan parçaları kıç kıça ekleyip canınız ne isterse yapabiliyordunuz.

lego, dünyada yapılabilecek en keyifli işlerden biridir. alınırdı bir kutu lego, mesela bir postane (ki benim ilk göz ağrımdır) kutunun içinden bir şablon çıkar, bu şablonda da postanenin nasıl yapıldığı basamak basamak gösterilirdi. benim genellikle karşılaştığım sorun, (tabii ki postane kadar basitlerinde değil, pöeh) yapmaya başladıktan üç beş basamak sonra eğer taa başlardaki ufak bir ayrıntıyı atlamışsam işin içinden çıkamamamdı. bazen de inşaat biter ama parçalar artar, ulan nerede neyi eksik yaptım diye bütün şemayı baştan başa tekrar incelerdim. lego yaparken özellikle de uzay treni gibi koca şeylerde, (kutuların sağ üst köşelerinde beyazla yazılmış lego kodları vardı, uzay trenininki 6990'dı, daha yükseği de yoktu, eee...) bütün poşetleri açar, bütün parçaları saçar, sonra da şema önümde başlardım sayıklamaya... "ince ikiliii, ince ikili kırmızıııı...", sonra "10 lu ince siyaaaaaahh..." neyse, saatler boyu ayaklarım kıçım uyuşurdu ama sonunda itfaiyeyi de dikerdim.

aklıma gelen başka bir şey de, bozarken yaşanılan sorunlar üzerine. ince parçalar birbirlerinden kolay kolay ayrılmazdı, bunları ayırmanın en geçerli yolu dişlemekti, bundan dolayıdır ki, ilk alınan (dolayısıyla en eski) legoların pek çok parçası diş izleriyle doludur, yeni alınanlarsa çiziksiz gıcır gıcırdır.

peki sonra? ne bok yenicek itfaiye istasyonuyla? (dudaklarımın kenarlarında ki havyarları silip belirtiyim, koca bir şehrim, apayrı bir de uzay üssüm vardi) lego'nun kötü yanı buydu işte... oturup saatlerce oynanmazdı, ama saatlerce yapılırdı. tek çözüm kalırdı böyle durumlarda: itfaiye'yi, postaneyi hamburgerciyi birleştirip bir nuhun gemisi yapmak. işte lego'nun asıl keyfi bundan sonra başlar zaten.

lego'nun bir de sosyolojik boyutu var onu da inceleyeyim eksik kalmasın. lego'nun ortamı harikadır. işsiz güçsüz adam yok, herkes görevinin bilincinde, hayatından mutlu, sürekli sırıtan bir yüz ifadesiyle ortalıkta dolaşır. deli gibi de tatmin yaşadıkları her hallerinden bellidir, hatta dikkat ediniz legolar şirinler'den bile daha toz pembe bir hayat sürerler ve de teknolojileri de aşmış durumdadır. evet, şirinler de üremez, ama en azından bir bebek şirin vardı öyle değil mi? bunca lego yaptım, ne bir bebek, ne de bir bebek arabası görmedim. (yıllar sonra bir ara "sadece kızlar için" pembe legolar çıkmıştı, onları tabii ki ciddiye almıyorum). aslında pavyon ya da kerhane gibi setler de üretildiğini de görmedim, halbuki polisi, itfaiyesi, tam teşekküllü 4 yatak kapasiteli hastanesi vardı.

gel zaman git zaman, parçalar özelleşti. şimdi buraya "(bkz: evrim)" demek gerekir,  kısaca açıklamaya çalışayım. lego'yu lego yapan şey az çeşit çok parçayla, çok çeşit az şey yaratabilmenizdi. oturur, o minik yapi taşlarıyla aklınıza ne gelirse yapabilirdiniz. ama geçenlerde göz attığımda gördüm ki parça çeşitleri çoğalmış, abuk ubuk, koca koca, cins cins, tür tür, hayatta da şablon'un şemanın dışında kullanılamayacak parçalar çıkmış, yani parçalar türleşmişti. (üstüne bi de elektronik bilmemneler gelmiş, üstelik fiyatı da kol gibi olmuş, eskiden bu kadar pahallı diildi bu meret).

evrim de budur işte! eğer uygun ortam sağlanırsa, organizma çeşitliliği artar ama, zaman geçtikçe ortama uyum sağlayamayan özellikler de elenir. burda da aynen böyle olmuştur, lego "tutmayın beni!" deyip coşmuş, çeşit arttırmış (mesela kasklar değişti zaman içinde, önlerine inip kalkan çok havalı camlar takıldı) sonra duramayıp işin bokunu çıkarmış yavaş yavaş da bulunduğu yerden inmiştir. (star wars vs. icraatları...) halbuki isteyen alsın star wars bebeklerini, bende imparator vardı, çok da iyiydi.

malumunuz devir bilgisayar devri, benim kız kardeşim evcilik oynamadı hiç, ama sims oynuyor sürekli.

Çayınızı Kahvenizi Alın Gelin: Oyun Konsollarının Nostalji Sevgisini Coşturan Tarihsel Gelişimi