Parti Ortamı ve Huzur Dolu Emekli Hayatını Birleştiren ABD Sahil Şehri: San Diego
san diego, her sene ekim sonu-kasım başı gibi oregon'un kasvetinden, yağmurundan, kapalı havasından bir süreliğine de olsa kaçmak için birkaç haftalığına ziyaret ettiğimiz, havanın her daim sıcak ve güneşli olduğu ama neredeyse hiç bunaltıcı derecede olmadığı california şehri. san diego abd'nin en yaşanılası şehirlerinden biridir.
şehir o kadar cıvıl cıvıl ki daha uçaktan iner inmez 10 yaş gençleştiğinizi hissediyorsunuz. şehrin her tarafından buram buram enerji akıyor resmen.
şehir tam olarak abd-meksika sınırında pasifik kıyılarında yer alıyor ve şehrin en önemli özelliği tropik havası. şehrin bitki örtüsü de büyük ölçüde palmiye ağaçlarından ve diğer tropik bitkilerden oluşuyor. havası sabahları okyanustan elen hafif esinti yüzünden hafif şişli oluyor (misty deniyor) ama sabah 10'dan sonra bu sis dağılıyor ve ortaya güneşli bir hava çıkıyor.
abd'de "parti ortamı" deyince akla gelen 3 okuldan birisi olan san diego state üniversitesi (diğer ikisi de arizona state ve üç santa barbara) burada bulunduğu için şehirde parti ve curcuna hiç eksik olmuyor. zaten ekim sonu-kasım başı cadılar bayramı sezonu olduğu için şehir ve plajları tam bir karnaval havasına bürünüyor.
pasifik okyanusu çok dalgalı ve sakin bir günde bile dalga boyutları 2 metreye kadar çıkabiliyor. bu yüzden burada sörf inanılmaz popüler. özellikle sahil yolu boyunca her 3-4 dükkandan biri sörf malzemeleri satan mağaza. sörf yaparken size deniz aslanları ve su samurları eşlik edebiliyor. bir de şehirdeki tekne turlarından birine katılırsanız size yolculuk boyunca balinalar ve yunus balıkları eşlik etmeye başlıyor.
burası abd'deki büyük şehirler içinde en sakinlerinden biri. daha önce birçok entry'de belirttiğim gibi normalde büyük şehirleri sevmeyen ve hem abd'de hem avrupa'da küçük kasabaları tercih eden biriyim ama san diego sevdiğim nadir büyük şehirlerden biri. şehirde trafik çok daha sakin ve yoğunluk olarak california'nın diğer büyük şehirlerine (san francisco, san jose, los angeles) nazaran çok daha az. hatta bence bu şehirdeki trafik yoğunluğu seattle'dan bile az ve portland ile aşağı yukarı aynı seviyede.
şehirde en dikkatimi çeken şeylerden biri hiçbir yerde sıra beklemediğiniz. burası california'nın en büyük şehirlerinden biri ama süpermarkette 2 dakikadan fazla sıra beklemiyorsunuz, restoranlarda girer girmez size masa ayarlıyorlar, herhangi bir mekana girdiğinizde anında içeridesiniz ve uber çağırdığınızda 45 saniye içinde kapınızın önüne gelmiş oluyor. genelde amerikan şehirlerinde her yerde uzun uzun sıra beklenir ama bu şehirde hiçbir mekanda hiçbir zaman sıra beklemedik.
sahil şeridinde bir sürü butik otel var. eğer okyanus manzaralı bir otel odasında kalmak istiyorsanız yazın gecelik fiyatlar 400-500 dolara kadar çıkıyor ama bizim gibi kış sezonunda giderseniz hava yine sıcak ve güneşli olmasına rağmen çok daha ucuza (yarısından daha aza) da okyanus manzaralı odalar bulabiliyorsunuz.
şehir bana çok pahalı gelmedi. gıda, giyecek, temel eşya gibi konularda san francisco, los angeles gibi şehirlerden daha ucuz. hatta süpermarket ve restorant fiyatları olarak oregon ile paralel diyebilirim.
kaldığımız süre boyunca hiç araba kiralamadık. toplu taşıma ile her yere rahatlıkla gidebiliyorsunuz. şehirdeki belediye otobüslerinin bileti 2 dolar 25 cent ve bir çok abd şehrinde 2 dolar 50 cent ile 3 dolar 50 cent aralığında olduğunu düşünürsek pahalı sayılmaz. ayrıca otobüsler gün boyunca bomboş oluyor ve istediğiniz gibi oturarak yolculuk yapabiliyorsunuz. şehirde bir de raylı sistem var. en kötü ihtimal uber çağırabilirsiniz ve fiyatlar aşağı yukarı oregon'la aynı seviyede yani abd standartlarında çok pahalı sayılmaz.
genelde amerika'da sahil kıyılarını paralı ve emekli yaşlılar ele geçirmiştir ama san diego sahil kıyısında olmasına rağmen çok sayıda genç insana ev sahipliği yapıyor. buradaki san diego state ve üç san diego üniversiteleri sayesinde şehirde caddeler her daim cıvıl cıvıl gençlerle dolu. yalnız bu şehirde fazla ırksal çeşitlilik yok. burası seattle ve portland gibi kuzey şehirleri kadar olmasa da büyük ölçüde beyaz amerikalılara ev sahipliği yapıyor. ayrıca şehirde geçirdiğimiz 3 hafta boyunca sürekli dışarıda olmamıza ve binlerce insan görmemize rağmen bir tane obez insana denk gelmedik. kız erkek herkes filinta gibi ve atletik. six pack olmayanı şehre almıyorlar galiba.
sahil yollarında okyanusa bakarak yürümek aşırı derecede keyifli ama özellikle haftasonları sürekli sağdan soldan bisiklet, kaykay veya scooter kullanan insanlar fırlıyor ve sürekli çarpışma riski var. bu yüzden dikkatli olmanız gerekiyor. şehrin belki de en sevmediğim yönü buydu. beton yol yerine direkt kumsaldan yürümek de iyi bir seçenek olabilir.
sokaklar gayet güvenliydi. sokakta çok evsiz olduğu söylenmiş ama evsizler hep kendi kendilerine sessiz sedasız takılıyorlar. mesela new york ve san francisco'dakiler gibi agresif bir şekilde dilencilik yapmıyorlar. burada kaldığımız süre boyunca gece ve gündüz sürekli dışarı çıktık ve hiç vukuat görmedik. bu süreçte polis bile görmedik ve korna sesi bile duymadık. haftasonları mekanlarda çalan müzik seslerini saymazsak san diego gayet sessiz sakin ve güvenli bir şehir.
ekşi sözlük'teki birkaç entry'de burada yıl boyunca denize girilebileceği yazılmış ama abd'nin pasifik kıyılarında yıl boyunca denize girebileceğiniz tek yer hawaii. abd'nin batı yakasındaki saat yönünde devam eden akıntılar yüzünden okyanus her daim soğuktur ve dışarıda hava sıcakken bile su sıcaklığı fazla yükselmiyor. bir de deniz aşırı derecede dalgalı olduğu için çok iyi derecede yüzme bilmiyorsanız tavsiye etmem. kasım ayında yine denize girdik ama belimize kadar girdik. daha fazlası yemedi açıkçası.
genelde bu şehir doğu yakasındaki miami şehriyle karşılaştırılır. bence san diego miami'den çok daha yaşanabilir bir şehir. ilk olarak miami'nin havası boğucu derecede nemliyken san diego'nun havası çok daha yumuşak ve fazla terletmiyor. miami'de daha uçaktan iner inmez terlemeye başlıyorsunuz ama san diego'da güneşin altında 5 km yürüseniz bana mısın demiyor. ikinci olarak miami eylül-kasım arasında kasırga sezonuna giriyor ve miami'de doğal felaketler eksik olmuyor. san diego'ya 10 yılda taş çatlasa bir defa kasırga gelir, o da miami'dekilerden çok daha ufaktır. üçüncü olarak miami'nin çevresi ve florida eyaleti bir tepsi gibi düz olduğu için coğrafi çeşitlilik az. san diego'nun olduğu yer oldukça dağlık ve çeşitlilik daha fazla. şehirden birkaç saat mesafede dağa çıkıp kayak yapabilirsin mesela.
telefonumdaki yürüme sayımı sayan app'a bakılacak olursa burada geçirdiğimiz süre boyunca günde ortalama 6 mil yani 9 km yürümüşüz ama bana hiç o kadar yürümüşüz gibi gelmemişti. yukarıda dediğim gibi insan bu şehre ayak basınca bir anda 10 yaş gençleşiyor ve içi enerji dolu oluyor.
kısaca oregon'da yaşamasaydım bu şehir kesinlikle listemde ilk 3'te olurdu ama şimdilik yılda 1-2 defa gelip birkaç hafta ziyaret etmek yetiyor.
gelelim şehirde yapabileceğiniz bazı aktivitelere
bazı mekanlara giriş oldukça pahalı. mesela legoland kişi başı 90 dolar istiyor ve aşağıda saydığım yerleri tek tek gezmek isteseniz epeyce para tutacaktır ama costco'dan alacağınız 200 dolarlık san diego kartıyla bu mekanlar ve bunlar haricindeki onlarca mekanı (mesela bir çok müzeyi) 4 gün boyunca sınırsız gezebilirsiniz.
1. san diego deyince zaten herkesin aklına ilk gelen şeylerden biri hayvanat bahçesi. bu şehir abd'deki en büyük ve görkemli hayvanat bahçelerinden birine ev sahipliği yapıyor. hayvanat bahçesinden içeri girdiğinizde safari turları...vs oluyor ve çeşitli etkinliklere bilet alabiliyorsunuz. bu mekan sıradan bir hayvanat bahçesinden çok farklı bu yüzden hayvanat bahçesi deyip geçmemek lazım.
2. şehrin batı tarafını kapsayan bitmek bilmeyen plajlar ve kumsallar.
3. abd deniz kuvvetlerine yıllarca hizmet vermiş ve artık turistik bir mekan haline gelmiş olan uss midway uçak gemisi mutlaka ziyaret edilmelidir.
4. şehrin birçok yerinde tekneyle balina ve yunus balıklarını gözlemlemeye gidebiliyorsunuz ama bu sadece yılın belli zamanları tavsiye ediliyor. zaman zaman balinalar kuzeyden güneye, güneyden kuzeye göç ettikleri için her zaman orada ölmüyorlar. bu tekne turları içinde her bütçeye uygun turlar mevcut. fiyatlar kişi başı 30 dolardan başlayıp yüzlerce dolara kadar çıkıyor. bu alacağınız turun ne kadar lüks bir teknede olduğuna ve yemekli olup olmadığına göre değişiyor. gün ortasından ziyade akşamüstü olan turları tavsiye ederim çünkü okyanusta güneşin batısını izlemek tek kelimeyle muhteşem.
5. legoland. danimarka'dan sonra bence dünyadaki en iyi legoland san diego'da bulunuyor. lego hastaları mutlaka ziyaret etmeli zira bu mekan sadece çocuklara hitap etmiyor. bu mekanda aynı zamanda bir otel de mevcut ve lego hastaları burada kalabilirler ama fiyatlar oldukça tuzlu sayılır.
6. san diego air & space museum (san diego havacılık ve uzay müzesi). uzay ve havacılık konularında san diego bir "houston" değil ama bu müze yine de ziyaret edilmesi gereken yerler arasında yer alıyor.
7. birch akvaryumu. binlerce şu canlısına ev sahipliği yapan bir akvaryum san diego hayvanat bahçesi ile aynı günde ziyaret edilebilir.
8. denizcilik müzesi (maritime museum). yanlış saymadıysam 11 tane gemiye ev sahipliği yapan bu müzede korsan gemisinden rus denizaltısına, 1700'lerden kalma savaş gemisinden modern gemilere kadar bir çok çeşit gemiyi tek biletle gezebiliyorsunuz. bu müzeyi hakkını vererek gezmek en az 5-6 saat sürüyor.
9. seaworld. burası şehrin en popüler mekanlarından biri ama birkaç sene önce hayvanlara çok iyi davranmadıkları ortaya çıkmıştı ve insanlar boykot etmeye başlamıştı. şu anda hayvanların durumunda bir düzeltme olup olmadığını bilmiyorum ama biz ziyaret etmedik. zaten tekneyle okyanusa açılan turlara katılınca yeterince yunus balığı, balina ve deniz canlısı görüyorsunuz.