Psikologla Psikiyatrı Birbirinden Ayıran Farklar Nelerdir?
şimdi öncelikle psikologlar hasta kabul edemezler dolayısıyla yaptıkları işin adı tedavi değil görüşmedir. psikiyatristler hekimdir ve tedavi etmekle yükümlüdürler. dolayısıyla psikiyatrik hastalığı olanlar psikiyatriste giderlerse olmayanlar ise psikoloğa giderlerse daha çok fayda görürler. ne yazık ki toplumda psikiyatrik rahatsızlıkların tedavi edilmediği gibi bir inanış vardır. psikiyatrik hastalıklar kronik hastalıklardır ve tedavileri diğer kronik hastalıklarla kıyaslanmalıdır.
-örneğin günümüzde şizofreni yeni tanı konduğunda tama yakın tedavi edilebilen bir hastalıktır. bunun yanında diabet (şeker hst.) sadece kontrol edilebilen ve tedavisi genellikle başarısız olan bir hastalıktır.
-bipolar affektif bozukluk (manik depresif) tama yakın tedavi edilebiliyor ve kişinin ataksız (free of disease) zamanı 10-20 yıllara yükseltiliyor bunun yanında örneğin kalp yetmezliği tedavi edilemiyor sadece ilerlemesi durdurulabiliyor.
-obsesif kompulsif bozukluk (eskiden beyin kanseri diye bilinirmiş) tedaviye en az cevap veren psikiyatrik hastalıklardandır. (cevap oranı % 40-45 civarıdır) aynı oran akciğer kanserinde % 10'u geçmez.
-major depresif bozukluk ilaçsız 6 ayda ilaçla 1 ayda geçer ve ilaç kullanımının devamıyla nüksü % 80 lere varan oranlarla engellenmektedir bunu kıyaslayabileceğimiz örneğin sinuzit çok daha sık nüks etmekte ve antibiyotik tedavisine rağmen geçmeyebilmektedir.
-anksiyete bozuklukları (panik bozukluğu, jeneralize anksiyete vs.) ilaç tedavisine ilk dönemde %80 e yakın cevap verirler terapi + ilaçla uzun zamanda gidişleri de yine benzer oranlarda kontrol altına alınabilmektedir. tedavi başarısı oranı kronik bronşit, anfizem gibi kronik akciğer hastalıklarından daha yüksektir.
psikiyatri kliniklerinin başarısı şifa/başvuran vaka oranı , hematoloji, endokrinoloji, nöroloji, kardıyoloji, göğüs hastalıkları, onkoloji kliniklerinden daha yüksektir. doğal olarak ortopedi, kbb gibi branşlardan da daha düşüktür.
şimdi bu durumda psikiyatrik hastalıkların iyileşmediği ya da psikiyatrik tedavilerin başarısız olduğu inanışı ne derece doğrudur?
psikiyatriste başvurma nedeni kız arkadaştan ayrılma ise psikiyatristten kız arkadaşı geri getirmesi mi beklenmektedir? psikiyatriste gitmenin sebebi içindeki varoluşsal çatışmalara felsefi bir son vermekse psikiyatrist ne derece bunu yapabilir? çevresinde kişilik özellikleri sebebiyle hiç sevilmeyen bir insanı psikiyatrist sevilen bir insan haline ne derece getirebilir. sonuç olarak psikiyatriste gitmeden önce iyice düşünülmeli, gidilen kişinin süper felsefeden anlayan, hayatımızı değiştirecek ak saçlı süper kahraman olmadığı (her ne kadar buna özenen psikiyatristler olsa da), hastalıkları tedavi eden bir hekim olduğu akılda tutulmalıdır.
birinci olarak psikiyatrist, tıp fakültesi sonrası 5 yıl psikiyatri eğitimi almış uzman doktordur. psikolog, psikloloji bölümü mezunudur. ancak bu bölümden mezun olup direkt danışan alamaz çünkü klinik psikoloji yüksek lisansı yapması gerekmektedir.
"psikiyatrist ilaç verir, psikolog konuşur" da yanlış bir bilgi. psikoterapiyi hem psikiyatrist hem de eğitim almış psikolog yapabilir ama ilaç tedavisini yalnız psikiyatrist yapabilir. psikoterapinin babasının bir psikiyatrist olduğunu düşünürsek, psikologların yaptığı ama psikiyatristlerin yapmadığı birşey olarak görmek saçma olur.
psikiyatristler 6 yıllık tıp eğitiminden sonra 5 yıl psikiyatri dalında uzmanlaşırlar fakat psikoterapi dersleri tamamen asistanı oldukları hocaya kalmıştır yani öyle bir psikoterapi ders programı gibi bir şeyleri yoktur. çoğu, asistanlığının ilk yılında hasta görerek ve ilaç yazarak başlar psikiyatristliğine ve zaman içinde deneyimle işi kotarır -psikiyatri uzmanlığının ilk gününde poliklinikte hasta görmesi beklenen yavrucakların vay haline-. tabi iyi psikiyatristler parayı bastırıp özelde psikoterapi eğitimi alırlar veya psikiyatrik ilaç şirketleri eğitimlerini öder.
ruhsal bozukluklarla ilgilenen psikologlar yani klinik psikologlar, türkiye'de 4 yıl psikoloji lisans eğitiminin üstüne kendi istekleri doğrultusunda kendilerini geliştirirler. mesela kimileri türkiye psikologlar derneği' nin eğitimlerine katılırlar ya da klinik psikoloji yüksek lisansı yaparlar ki bunlar psikoterapi eğitiminin teorik kısmını ve az da olsa pratik kısmını kapsamaktadır. bu yavrucaklarınsa eğitimlerinin ücretini hiçbir kurum/ilaç şirketi vs. karşılamaz, hepsini ceplerinden öderler. kimileri üstüne bir de doktora yapar ki bu doktora, süpervizyon alma ve psikoterapi uygulamalarını da içerir. kimileriyse 5 yıllık birleşik (master+doktora) program yaparak amerika ve avrupa'da terapi yapabilmek için zorunlu olan ph.d. lerini alırlar ve toplam 9 yıl eğitim almış olurlar ki ideali budur.
psikiyatristler 11, psikologlar 4 yıllık eğitim alırlar demek yanlıştır, türkiye'de de artık "uzman psikolog" ünvanını almak ve terapi yapabilmek için klinik psikoloji yüksek lisansı şart koşulmaktadır. gönül ister ki türkiye de batı standartlarına uysun ve doktora (ph.d) zorunlu olsun, fakat bunun için önce üniversitelerin klinik psikoloji bölümlerinin, doktora programlarının hoca sayılarının ve öğrenci kapasitelerinin artması gerekmektedir.
burada yaşanan algılama sorunu her psikoloji mezununu toplumun klinik psikolog sanmasıdır. halbuki 4 yıllık psikoloji eğitiminden sonra psikoloji de uzmanlık dallarına ayrılır endüstri, klinik, gelişim, trafik, deneysel, sosyal psikoloji bu dallara örnektir. uzmanlaşma yüksek lisans ve doktora ile olur.
bütün bunların dışında bir de devlet hastaneleri sorunsalı vardır ki burada ne psikiyatristler ne klinik psikologlar terapi yapabilirler. günde 60-70 hasta gören psikiyatrist 2 dk da ilaç yazar, psikologsa günde yaklaşık 5 hastaya tanı testi uygular.