EDEBİYAT 7 Ocak 2020
20,4b OKUNMA     580 PAYLAŞIM

Rasyonel Bir Dünyanın İçinde, Hafif Fantezi Ögeleri Bulunduran Tür: Low Fantasy

Harry Potter, Star Wars veya Lord of the Rings gibi yüksek fantezi (high fantasy) edebiyat/sinema ürünlerine aşinayız ancak bir de az miktarda fantezi barındıran, daha gerçekçi bir tür de var: Low fantasy (hafif fantezi). İlginizi çekebilir.
Ted (2012)


Nedir, ne değildir?

low fantasy, rasyonel dünyanın içerisinde geçen fantezi filmlere verilen isim. bir nevi gerçekçi fantastik filmler.

tabii olaylar şu anda içinde bulunduğumuz dünyaya ister istemez bağlı olduğu için, low fantasy filmlerin içerisinde, irrasyonalite çoğu zaman anormallik olarak algılanır. fakat bu demek değildir ki bu filmler mantık çerçevesine girmez. aksine fantezi filmlerde irrasyonel ögeler öyle ya da böyle yer alacaktır.

ama kimse çıkıp da the lord of the rings izlerken, ayağı kıllı hobbit'i o dünyanın içinde anormal bir varlık olarak görmez. low fantasy filmlerde ise, gerçek dünyada bir hayalet ortaya çıktığında hissedeceğimiz şeylerin benzerini sinemada karşımızda görürüz. şu anda rasyonel dünyanın içinde fantastik bir isteğiniz kabul görse, bu olay low fantasy sayılabilir. gerçek dünyada vampir görsek "noluyor lan" deyip kaçacağımız tür işte budur.

bu türe, star wars gibi gerçek dünyaya ve rasyonaliteye minimum ihtiyacı olan high fantasy filmlerinin bir alt türevi olduğu için sanırım low fantasy demekle yetinilmiş. ben olsam "realist fantasy" demeyi tercih ederdim. bu noktada büyülü gerçekçiliğin benim demek istediğime yakın olduğunu görüyorum. (bkz: magical realism)

The Shape of Water (2017)

son 10 yıllık dönemden bazı low fantasy filmlerini sayarsak demek istediklerimizi daha iyi anlatabiliriz

lat den ratte komma in (2008): aslında low fantasy deyince benim aklıma gelen ilk film bu. genelde bir vampir filmi olarak kabul görür. fakat vampir filmlerinin çoğu da aslında birer low fantasy filmi sayılabileceği için en geniş anlamıyla evet bu filmi bu türün içine sokabiliriz. filmdeki duygu yoğunluğu ve atmosferden olsa gerek benim için tür, bu filmle özdeşleşti.

thelma (2017): low fantasy türüne çok güzel uyan bir film, ilk örneğime de benziyor, bir joachim trier filmi.

the shape of water (2017): gerçek dünyada yakalanan bir yaratık, ona uygulanan testler, işkenceler. çok muhtemeldir ki şu anda ortaya çıksa böyle bir yaratık, başına geleceklerin çoğu filmde gösterilmiş.

ted (2012): kimse de çıkıp demiyor ki peluş ayı konuşuyor, mümkün değil. işte low fantasy dinamikleri, gerçek dünyadaki akıl dışılığın kabullenilişi.

testrol és lélekrol (2017): bu macar filmi de masalsı ögeleri iş yerlerine taşımış. türe nefis bir örnek.

ruby sparks (2012): yazdığım gerçek olsun, böyle bir sevgilim olsun.

the curious case of benjamin button (2008): bu tersine yaşlanma da son örneğimiz olsun. zaten çoğu kişi izlemiştir, daha fazla anlatmaya gerek yok diye düşünüyorum.

The Curious Case of Benjamin Button (2008)


High fantasy ve low fantasy arasındaki farkı detaylandıralım

low fantasy, hafif fantezik ögeler barındıran kurgu manasındadır. harry potter, lotr gibi sınırları belli olmayan ağır fantezi kurguların seyreltilmiş halidir. örneğin öyle bir harry potter hayal edelim ki tüm kurguda sadece tek bir fantastik öğe olsun, o da asadan ışık çıkmasını sağlayan nox büyüsü olsun. hop, harry potter low fantasy olmuş oldu.

gerçi, kimileri fantasy’nin low mu high mı olduğuna karar verirken kurgunun gerçek dünyada yer alıp almamasına, epik öğeler içerip içermemesine falan bakıyor. harry potter’i, bizim dünyamızda geçtiği ve veletlerle ilgili olduğu için(yani epik olmadığı için) low fantasy olarak niteliyorlar.

lakin şahsen bunu saçma buluyorum, fanteziye derecesini veren şey gerçek-dışı kuralları olmalıdır, literal bir şekilde gerçek veya hayali bir dünyada olması değil. eğer gerçek bir şehirde geçen hikaye yapıyorsanız ve olmayan bir sokaktan bahsediyorsanız bu kurgu ne kadar fantezi olmuş olur? kurgusal bir şehir yaratsanız ve bu şehri gerçek şehirleri kesip biçerek yapmış olsanız, bu kurgu ne kadar fantezi olmuş olur?

Ruby Sparks (2012)

dolayısıyla, hayali bir dünyanın fantezi derecesinden bahsederken, gerçekte olup olmaması değil, o dünyanın kurallarının, objelerinin ve objelerin bağlı olduğu kuralların ne kadar kendi dünyamızda mümkün olabileceğine bakılması gerekir. kurguyla fantezi bir değildir. bir dünyanın kurgusal olmaması onu fantastiklikten kurtarmaz. aynı şekilde, bir dünyanın terrain babında fantastik olmaması da onu kurallar babında fantastik olmaktan kurtarmaz.

yine de popüler kültüre göre high fantasyepik öğeler, kılıç kalkan, ejderha, orta çağ benzeri bir dünya, büyüler, siyah beyaz ahlak anlayışı, yaratıklar... bunları kıstın mı low fantasy oluyor işte. şahsen buna epic fantasy diyerek high fantasy’den ayırmanın daha doğru olduğunu savunanlardanım. çoğu high fantasy kurgunun epik öğeler içermesi, epik öğeleri high fantasy’nin ayırıcı unsuru yapmamalı.

Fantastik ve Bilim Kurgu Edebiyatından Oluşan ve Çok Eleştirilen Tür: Kaçış Edebiyatı