TARİH 16 Ocak 2020
30,3b OKUNMA     553 PAYLAŞIM

Sanılanın Aksine İlk Matbaayı Değil, İlk Türkçe Yayınları Yapan Kişi: İbrahim Müteferrika

"Matbaa Osmanlı'ya 300 yıl geç geldi" klişesi nedeniyle adını duymuşsunuzdur. 1674 yılında Macaristan'ın Kaloşvar şehrinde doğan ve 1719-1720 yılları arasında Türkçe kitaplar basan ilk matbaayı kurmayı başaran Müteferrika hakkında güzel bilgiler.


Kimdir kendisi?

bugünkü romanya’da cluj adını taşıyan kolozsvar şehrinde 1674’te bir macar olarak doğmuş ibrahim müteferrika, iddia edildiği gibi kalvinist bir hristiyan değil, aksine müslümanlığa en yakın uniterius (tek tanrı inancına en yakın, tanrılık’ta üç kişiliğin - baba, oğul, kutsal ruh- birleştiğini, isa’nın tanrılık’ını kabul etmeyen inanç) geleneğindendir. 

1692’de thököly imre’nin, kolozsvar'ı elde eden habsburglara karşı ayaklanması sırasında osmanlı askerlerine esir düşerek, istanbul'a getirilmiş ve köle hayatına dayanamayarak müslüman olmuş ve ibrahim adını almıştır. 

müslümanlık’ı savunmak için risale-i islamile adında bir kitap yazmış, ancak bu kitap ne islamiyetin savunması ne de islam bilimleri üzerine yazılmış bir eserdir. bu eser, katolik’e, papalık’a ve teslis inancına hücüm eden bir polemiktir.

nizam-ı cedit kavramından ilk bahseden ibrahim müteferrika, “usulül-hikem fi nizami’-ümem” adlı eserinde, osmanlı devlet kuruluşunun bozulmasını, avrupa devletlerinin güçlenmelerini, osmanlı devletinin neler öğrenmesi ve alması gerektiğini ve üç siyasa düzeninden (monarhiya, aristokrasiya, demokrasiye) bahsederek cumhuriyetin, aydınlanmanın, inkilabın, laikliğin (çağdaşlaşma), ışığın ilk fişeğini yakmasıyla çok değerli bir mütefekkirdir.

kaynak: niyazi berkes, türkiye'de çağdaşlaşma

İlk matbaa mı, ilk yayın mı?

osmanlı'da matbaayı ilk açan 1505 senesinde yahudilerdi. matbaanın adı da samuel ibn david imiş. yani yanlış bilinen bir gerçek var. o da şu: ibrahim müteferrika osmanlı'da matbaayı ilk açan kişi değil; ilk türkçe kitabı basan kişidir.

osmanlı imparatorluğu'nda ilk defa matbaayı ispanya'dan kaçan bir yahudi kurdu. onu osmanlı devleti'nde oturan ermeni, yunanlı ve yahudiler takip etti. fakat sultan ii. beyazıt (1481-1512) basımevinde türkçe ve arapça kitapların basılmasına izin vermedi. zira türkler, semavi kitapların; süslenirlerse, semavi kitap olarak anılamayacağına inanıyorlardı.

ibrahim müteferrika'ya gelecek olursak:

ilk arapça kur'an metni 1530 senesinde italya'da venedik şehrinde yayımlandı. elbette bu durum martin luther'in çağına yakın bir zamandı. martin luther: "kuran, isa'nın ve hıristiyanlığın büyüklüğünü tanımaya yardım eder, müslümanların önemini azaltır ve sonunda kötülük ilahının tehlikesinin ortadan kalkmasına sebep olur" diyordu. arapça ve türkçe yazıların basılmasını yasaklayan ferman 18. yüzyıla kadar yürürlükte kaldı. 1727 senesinde aslen macar olan ibrahim müteferrika ve yoldaşı said çelebi'nin çalışmaları ve abdullah efendi'nin fetvası ile meşrulaştırıldı. fakat basılan kitapların içeriği kur'an tefsiri, hadis ve dini ilimlerle ilgili olmayacaktı.

kaynaklar:
abdulkerim hadi hairi/"osmanlı'nın batılılaşma çabaları ve batı'nın iki yüzü"
http://www.milliyet.com.tr/…/08/16/yazar/akyol.html 
http://arsiv.hurriyetim.com.tr/…18/eklhab/12ekl.htm

Sultan 3. Ahmet, fransız elçi Vicomte d'Andrezel'i Topkapı Sarayı'nda kabul ediyor.

İlginç bilgiler

mütefferika'nın kurduğu matbaada basılan ilk kitap vankulu lugatı, nâm-ı diğer sıhâhu'l cevherî tercümesidir.

kendisi çok iyi derecede yunanca, latince ve macarca bilir imiş.

ayrıca müteferrika, soyadı değil ünvanıdır. daha doğrusu bulunduğu hizmettekilere verilen addır. önemli isimlerin hizmetlerinde bulunup da matbaayı da kurunca müteferrikaların en tanınanı olmuştur hâliyle. bu ismi de sonradan takmış tarihçilerimiz. esasen kendi döneminde "tercüman ibrahim efendi" denirmiş.

divân-ı humâyûn tarihçiliğine terfi edince kağıtlarla, kitaplarla daha bir içli dışlı olmuş ve yalova'da kağıt fabrikası kurdurmuştur.

bu adam olmasa daha gerideydik şu anda ülke olarak. ruhu şâd olsun...

Vankulu lügati

Fikir hayatı

ibrahim müteferrika, genelde matbaacılık faaliyetleriyle bilinse de kendisi döneminde ordu ve devlet düzeni hakkındaki fikirleriyle değişime ayak olmuş birisidir.

yeniçeriler sonrası kurulan modern ordu olan (bkz: nizam-ı cedid) ismini ilk kullanan kendisidir. birinci mahmut'a sunduğu (bkz: usulü'l-hikem fi nizamü'l-ümem) kitabında osmanlı devlet kurumlarının bozulmasının sebepleri, ordudaki zayıflamalar ve avrupa devletlerinin güçlenmesinin sebepleri incelemiştir. devlet ve ordudaki bozulmaların düzeltilmesi üzerine çeşitli öneriler sunmuştur. kitapta monarşi, aristokrasi ve demokrasiyi işledikten sonra en iyisinin demokrasi olduğunu belirtir ki bu o dönemler için olağan dışı bir öneridir. avrupa ülkelerinin bu parlementer sistem ile bu kadar gelişebildiğini belirtmiş ve din temelli yönetim sisteminin giderek azaltılmasını savunmuştur. ayrıca bu düzenin yardımcı unsurları olan siyasi ve askeri kurumların düzenlerini, işleyişlerini ve ortaya konulmuş yeni teknikleri incelemiş, bu yeni sistemle birlikte rusların son dönemde büyük bir atılım yaptığını ve ileri ki yıllarda büyük devletlere çok büyük dertler açacağı savını ortaya koymuştur. güçlü bir devlet olmak için fizik, astronomi, coğrafya gibi bilim dallarından yararlanılmasını savunmuş ve düzenin bu şekilde gittiği sürece osmanlı ve islam ülkelerinin batı devletleri tarafından sömürüleceğini belirtmiştir.

Mezarı.

özet olarak

ibrahim müteferrika döneminin çok ötesinde bir insandır ve osmanlı devleti için büyük bir şanstır. esir olarak geldiği ülkeye büyük hizmetleri dokunmuştur. ölümünden sonra ise uzun yıllar boyunca matbaada kitap basılmamıştır ki bu örnek bile ne kadar önemli bir kişilik olduğunun kanıtıdır.

kaynak: niyazi berkes - türkiye'de çağdaşlaşma 

Atiye Dizisi Üzerinden Kendini Aramak Üzerine Yola Çıkanlara Tavsiyeler

Ünlü Osmanlı Denizcisi Piri Reis'i İdama Götüren Kıtalar Arası Dramatik Süreç