Şarap Servisi Alırken Rezil Olmamak İçin Nelere Dikkat Etmeniz Gerektiğine Dair Kapsamlı Bir Yazı
ilk olarak ne yiyeceğinize karar verin.
ana yemekte ne yiyeceksiniz? et mi? balık mı? tavuk mu? sebze mi? bu şarap denen meret her yemekle, her sosla farklı bir eşleşme ister. şarap-yemek uyumuna hakim değilseniz, garsondan öneri alın. garson da hakim değilse ya da direksiyon sizde olsun, havanız civanız olsun istiyorsanız temel olarak su eşleşmeler pek yanıltmaz;
kırmızı etler, kahverengi soslar, soslu tavuk ya da hindi, yoğun kokulu peynirler, snack tarzı yiyecekler; kırmızı şarap.
aperatifler, deniz ürünleri, ızgara tavuk ya da diğer kanatlılar, hafif peynirler, kanepeler, sossuz sebzeler; beyaz şarap.
kararsız kaldığınız her şey; rose şarap.
bölgeler, üzümler, falanlar filanlar hiç girmeyelim. ana hatlarıyla bu tabloya göre sipariş verebilirsiniz. şarap kültürü kuvvetli olmayan kişiler kırmızıda merlot, pinotage, pinot noir gibi üzümleri tercih edebilirler. cabernet sauvignon, cabernet franc, malbec falan ağır gelebilir. beyazda hiç utandırmayacak tercih chardonnay'dir. şaraba aşina olmayan, alkol tüketimi konusunda tecrübesiz kişiler ise nispeten tatlı olan chenin blanc, riesling görünce direkt yapışsınlar.
her neyse, bir şekilde bütçemize göre bir şişe şarap sipariş ettik. asıl film şimdi başlıyor. şarap servis edilecek. biz ne yapacağız? mal gibi tadıp, "oo çok güzel" deyip sıradan biri mi olacağız? hayır!! biz ekşi okuyan, kültürlü, fularlı, entel insanlarız. elbette servisin ve şarabın hakkını vermeliyiz. ama nasıl?
ilk olarak kadehler masamıza geldikten sonra garson şarabın etiketini bize doğru tutup onay alıyor ya, işte burada şarabın bizim istediğimiz şarap olup olmadığını kontrol ediyoruz. aynı firmanın başka şarabı olabilir, farklı üzüm olabilir, hatta yılı farklı olabilir. bunlar önemli, çünkü aynı şarabın 2 yılı arasında ciddi kalite ve fiyat farkı olabilir. örneğin pomerolden chateau nenin 2010 sipariş ettiyseniz, bravo, şarabınız 93 puanlık bir dev. ancak çakal garson size chateau nenin 2011 getirdi diyelim. siz de dikkat etmediniz. 89 puanlık bir şaraba 93 puanlık fiyat bayılmak üzeresiniz. aman dikkat. kazıklanmayın.
neyse ki sorun yok, şarabımız siparişimizle aynı. minik bir göz kırpıyor ve garsona onay veriyoruz. garson şarabı açıyor ve mantarı bize uzatıyor. biz de mal gibi, gerizekalı gibi mantarı kokluyoruz. hayır, yapmayın. mantarı koklamak aptallıktır. mantar bu lan, ne kokabilir ki? mantar kokar. o zaman niye kokluyorsun cahil yavrum? koklama. bak sadece. mantarın sadece şaraba temas eden kısmı ıslak olmalı. şarap mantarın kenarında iz yapmışsa, şarap hava almıştır. nanay. yok, mantar kuru, sadece altı ıslaksa, diğer adıma geçebiliriz.
garson bu kısımda kadehimize tadımlık bir miktar şarap doldurur. biz de laaps diye bunu içmeyiz. bakın, en önemli kısım burası. şarabı tatmak. burada 3 aşama var.
göz
şaraba bakın. rengi nasıl? bulanıklık var mı? baloncuk var mı? beyaz şarap fazla mı koyu? kırmızı şarap fazla mı açık renkli? bunlar hep kusurdur. bunları kafanıza yazın.
burun
şarabı koklayın. ama öyle minnak yarinizin pamuk ellerini koklar gibi değil. burnunuzu kadehe sokun, kokuyu sertçe çekin. damağınızda aromayı hissedin. koku canlı mı, yoksa çürük mü? ıslak karton kokusu var mı? küf kokusu var mı? bunlar da kusurdur. aklınızda tutun.
damak
şimdi şarabı tatma vakti. ağzınıza yudumu aldınız. direk boğazınıza çarptırın. ama yutmayın. sonra ağzınızda gezdirin. şarabı yutmadan kadehi tekrar koklayın. sonra yutun.
gözünüzle, burnunuzla, damağınızla topladığınız verileri birleştirin. şarap sağlıklıysa, sorun yok. onay bekleyen garsona kaş göz yapın.
peki sağlıksız şarap nasıl olur?
şarap 3 türlü bozulur.
1- oksitlenme. hava almış şarap sirkeleşir. kokusu keskin, tadı acı ya da ekşi olur.
2- ısınma. şişede fazla ısınmış şarap renk ve tat kaybına uğrar.
3- mantarlanma. bu kusur mantardan kaynaklanır. şarapta ıslak karton, ıslak köpek kokusu gibi rahatsız edici bir koku olur.
bu kusurlar varsa şarap iade edilir. yoksa, afiyet olsun. kararında için.
suda sağlık, şarapta hakikat vardır.