Sert ve Pornografik Yazılarıyla Tanınan Marquis de Sade'den İlgi Çekici Sözler
Sözlerine geçmeden önce kısaca: Marquis de Sade kimdir?
1740'da paris'te doğdu. provence'li eski bir soylu ailenin çocuğuydu. orduda hizmet gördü (1755-1763). sonra tümgeneral olarak babasının yerine geçti (1764). sefahat düşkünlüğü (kırbaçlama, anormal cinsel ilişki, kutsallığa saygısızlık) yüzünden birçok kez hapse düştü. aix meclisi tarafından ölüme mahkum edildi, italya'ya sığındı ve yeniden tutuklandı (1777). vincennes'de ve bastille'de yattı (1784-1789). bu sırada ilk yapıtlarını yazdı. daha sonra pek çok tiyatro oyunlarını da kaleme aldı. 1814'te öldü.
"insanlar arasındaki en doğal hal, savaş halidir."
"odanızda sinek olmamasını mı istiyorsunuz? onları cezbedecek şeker bırakmayın ortalıkta. fransa'da hiç yoksul olmamasını mı istiyorsunuz? hiç sadaka dağıtmayın ve özellikle hayır kurumlarınızı ortadan kaldırın."
"iki yürek arasındaki en kısa yol kamıştır."
"beni; bedensel, günaha ilişkin dayanılmaz bir perhize mahkum ederek mükemmel bir iş yaptığınızı düşündünüz ama yanıldınız. beynimi coşturdunuz, bana can vermek zorunda kalacağım hayaletler yarattırdınız." (hapse düşmesi üzerine)
"sizin tanrınız, oğlunu çarmıha gerdiyse, kim bilir bana ne yapar."
"düşünme tarzımın onaylanmaz olduğunu söylüyorsunuz. eh! çok da umrumdaydı! başkaları için bir düşünce tarzı benimseyen çok daha delidir bence! benim tarzım, düşüncelerimin meyvesidir; varoluşumdan, yapımdan kaynaklanır. onu değiştirmek benim elimde değil; elimde olsaydı da yapmazdım."
"ceza görmemiş ilk suçtan daha cesaret verici bir şey yoktur."
"erdemli oldukları söylenen kadınlara aldanma eugenie. onların tutkuları bizimkiyle bir değildir, onlar genellikle çok daha aşağılık olan tutkuları önemserler. bu tutkular hırstır, kibirdir, kişisel çıkarlardır, çoğu zaman da onlara hiçbir biçimde yol göstermeyen bir yaradılışın soğukluğudur. bu tür varlıklara saygı göstermeli miyiz, sorarım sana? kendilerini sevmekten fazlasını becerebilmişler mi? kendilerini tutkular yerine bencilliklerine kurban ettikleri için mi daha iyiler, daha akıllılar? bence, sadece tutkularını dinleyenler daha haklıdır, diğerlerinden daha değerlidir, zira bu ses doğanın biricik uzvuyken, öteki aptallığın ve önyargının sesidir."
"insanları ancak kendimiz için sevmeliyiz; onları kendileri için sevmek bir aldatmacadır."
“tüm dinler, tanrısallığın mahrem bilgeliğini ve gücünü bize övmekte hemfikirdir; ama tanrı’nın davranışını bize sergilediklerinde onda yalnızca tedbirsizlik, zayıflık ve delilik buluruz. tanrı, denir, dünyayı kendi için yarattı ama şu ana kadar burayı kendine layık kılamadı; tanrı kendisine tapalım diye bizi yarattı, bizse ömrümüzü onunla alay ederek geçiriyoruz!”
“dinlerin despotizmin beşiği olduğundan kuşku duymayın. tüm despotların ilki bir rahipti; roma’nın ilk kralı ve imparatoru olan numa da augustus da papaz takımıyla iş birliği yaptılar. despotizm ile din arasında tüm zamanlarda, tüm yüzyıllarda öyle sıkı bağlar kuruldu ki, birini yok ederken diğerinin temellerini de dinemitlemek gerektiği artık gün gibi aşikardır, çünkü despotizm her zaman için ikincisine yasa olarak hizmet edecektir. yine de ne katliamları ne de sürgünleri öneriyorum; tüm bu dehşet verici şeyler bir an bile tahayyül edemeyecek kadar uzaktır yireğime. hayır asla öldürmeyin, asla sürmeyin, bu vahşilikler kralların ya da onlara öykünen hergelelerin vahşetidir; bu vahşilikleri uygulayanları kendi yöntemleriyle korkutamazsınız. yalnızca putlara karşı güç kullanalım, onlara hizmet edenleri gülünç duruma düşürmek yeter: julianus’un iğnemeleri hıristiyan dinine neron’un tüm işkencelerinden daha fazla zarar vermiştir”
“tek rehberi erdem, biricik freni vicdan azabı olan bir cumhuriyetçiye yol göstermesi gereken şey, ne daha iyi bir dünyaya duyulan umut ne de doğanın bize yolladığından daha büyük kötülükler karşısında duyulan korku olmalıdır”
“her şeyin kendisi için yapıldığına inanan insanın aptalca kibri, insan soyunun tümüyle yok edilmesinin adından doğada hiçbir şeyin değişmediğini ve yıldızların dönmesinin hiç de gecikmediğini görünce pek şaşırmış olacak.”
“en özgür halklar cinayeti en çok benimseyenlerdir.”
"bir sona geldiğin için ağlama, onu yaşadığın için tebessüm et."
"insanın iki yerde doğası orta çıkar: yatakta ve savaşta" demiş mevta sapık.
"mutsuzluğuma benim düşünce tarzım değil, onların düşünme tarzı neden oldu."