NOSTALJİ 28 Aralık 2021
20b OKUNMA     405 PAYLAŞIM

Sobalı Günleri Hatırlatan Bir Eylem: Vergi İadesi İçin Harıl Harıl Fiş Toplamak

Asgari geçim indiriminin kalkması, bizlere zamanında AGİ'nin yerini aldığı şeyi, vergi iadesi için fiş yazmayı tekrar hatırlattı. Biraz nostalji yapalım...

2001 yılında yazılan bir entry ile o günlere gidelim önce

fiş toplarken dikkat edilmesi gereken bir takım hususlar da yok değil. mesela emekli değilseniz temizlik malzemesi fişlerini kullanamıyorsunuz ya da sinema bileti çalışan kesimin kullanabileceği bir fiş değil. bir takım yanlış anlaşılmalar olabiliyor. tamam sinema çok açık madem işin gücün var ne ararsın sinemada, haytalıkta mantığı mevcut. lakin temizlik malzemelerinde durum farklı " çalıştığın sürece nasıl olsa kirleneceksin şimdiden yıkanmana gerek yok ilerde emekli olunca yıkanır temiz pak evinde oturursun" şeklinde bir anlayış akla gelebilir ama bu doğru değil. burada amaç türk halkı arasında artık unutulmaya yüz tutmuş milli bir değerimiz olan "paylaşma" geleneğini yine gündeme getirmek. şahsen ben sinema biletlerimi ve temizlik malzemesi fişlerimi toplumdaki emekli kesim için biriktiriyorum. vergi iadesinin verilmesine yakın bunları emeklilere dağıtıyor kendimi zekat vermiş bir mümin gibi huzurlu hissediyorum.

2006 tarihli bir başka entry

vergi iade fişi yazmak, yıl içinde yapılan alışverişler neticesi gelen kredi kartları ekstrelerine, nakit alışveriş fişlerine/faturalarına olanca haklı tepkiler veren babanızın vergi iade zarfı doldurmaya geldiğinde en yüklü fişleri ayıklamanızı (birlikte) bu sayede az sayıda fiş yazarak kurtulacağını hesaplamasıyla ve bunları gördükçe "oh bak ne güzel bunlar yüklü fişler/faturalar" demesi ve bundan mutluluk duymasını da insana gösterebiliyormuş...

Uygulama 1 Ocak 2006'da yürürlükten kalkmıştı

babayla girilen ilginç diyaloglar, yanlışlık olmasın diye defalarca toplama yapmalar, bütün fişleri gıda, sağlık, giyim, kırtasiye diye kategorilere ayırmak, sonra tarihe göre sıralamak, arada annenin babadan habersiz yaptığı alışverişlerin ortaya çıkması (madem habersiz aldın faturasını ne diye saklarsın) ve akabinde yaşanan ufak bir aile faciası...yıl içinde yapılan alışverişten sonra neden fiş almadın diye azarlanmak...güzel günlerdi be.

bu uygulama asgari geçim indirimi müessesesine kurban gitmişti

zarfın doldurulması vakti yaklaştığında herkes, özellikle memurlar önüne gelen herkese "fazla fişin var mı" ya da muhasebecilerin kapıları aşındırılırdı, market ya da giyim tarzı işletmelerin stok fazlalıklarının eritilmesi amaçlı fatura kestirilmesi amaçlı olarak. bir de bunların zarfları satılırdı aynı milli piyango bayileri gibi ama bakkal, kırtasiyelerde rahatlıkla bulunurdu. ip yumağına dönmüş fişler önce güzelce tasnif edilirdi ve daha sonra hesap makinesi ile en az 3 kez sağlama yapma yoluyla sütunlar toplanır,zarf yetmez ise nakli yekünler itinayla diğer zarflara aktarılırdı. finalde ise ön yüzüne toplam yazılır ve oranların hazır olduğu sütunlardan, işverenin stopaj mükellefiyete göre ya ay ay ya da üç ayda bir bu para kişinin bordrosundaki gelir vergisinden mahsup edilirdi.

Vergi iade fişi toplamış efsane nesil...

bu iş hakkında bazı monşer arkadaşlar "excel kullanıyorduk" demiş de, o kartonumsu craft kağıda ince ince tükenmez kalemle yazılırdı fişler. o kadar karışırdı ki yazılar okunmaz hale gelirdi. o küçük beynimle fişlerin içinden büyük meblağlı bir tanesini bulduğumda sevinçle “buldummmm” diye bağırır, ev halkının ooooo sesleri eşliğinde gururla babama teslim ederdim. canım babam, işten yorgun gelip bütün akşamlarını büyük titizlikle bu işe ayırırdı. hayat zordu.

Bunu yapan nesil hakkında

fiş toplayan efsane nesil, hesabını kitabını exceller ile değil manuel ve gerçek harcamalarla tutan, giderlerini kredi kartı dökümlerinden öğrenmeyen tutumlu nesildir. asker titizliğiyle o fişlerden deterjanları filan silerdik, o gri zarfın arkasına fiş kodu, firma adı, tarih ve tutar bilgilerini girerdik. hoop, herşey gözünün önünde.. ne harcadın, hangi ay en çok ne ödedin, elinde ne kadar paran kalmış hiç excel e gerek yok harita gibi ortada. para harcama kültürümüz değişti, çoğunlukla kimse cüzdanının nabzını ölçemiyor. ne eli sıkı ne de müsrif olmadan, kararında bir harcama politikası benimseyebilen pek az insan gözüme ilişiyor. kendim de zaman zaman dahil oluyorum buna.. yaşamayı, yürüyen bir kredi kartına dönüşmek olarak algılayan bir halimiz var. hayırlısı.

şimdi insanların süpermarket kasasında aceleyle cüzdanına sokuşturduğu kağıt parçasından ibaret o fişler... bir zamanlar ekonomi pusulası gibiydiler vesselam.

Final notu

vergi bilinci henüz gelişmemiş ve vergi vermenin kamu yararı, dolayısıyla da kişisel yarar sağlamasını henüz kavrayamamış bir ülkede yaşayan, hala da yaşamakta olan nesildir. bu açıdan bence müthiş bir uygulamaydı. şu anda nakit ödeme yapılan pek çok yerde fiş istemek de onu taşımak da külfet. bu sebepten rakamları tam olarak bilmesem de az ya da çok bu uygulamanın kaldırılmasından kaynaklı bir vergi kaçağı var ülkede. esas kaçak kalemi bu olmasa da, fiş toplama zorunluluğunun kaldırılması ve agi uygulaması, vergi meselesine devletin bakışının nasıl olduğunu gösterir. kaldırılması popülist bir uygulamadır bana göre. vergi ödeme yükümlülüğünün bir zorunluluktan öte, kişinin ve kamunun yararına bir uygulama olduğunu anlatan öğreten bir akım başlamadıkça, kaldırılan bu uygulamanın yeri boş kalacaktır bende.