aslında elimizde her zaman bir takım veriler vardı, bu veriler internetin yaygınlaşmasıyla ulaşılabilir olmaya başladılar ama geçtiğimiz yıllarda bunun bu kadar devasa şekilde büyümesinin nedeni de herkesin elinde bulunan internete bağlı akıllı telefonlarımız, her şeyimizi paylaştığımız sosyal medya ile internete göbekten bağlı yaşam tarzımız. bankacılık, telekomünikasyon ve diğer devlet işlerinin de internet tabanlı olmaya başlamasıyla elimizdeki veri cidden ciddi anlamda büyük. 

dolayısıyla bu yaşam tarzına sahip güzel tüketici kitlenin ne yapıp ne ettiği, neden hoşlandığı, nerelere gittiği, neyi ne zaman nerede ne kadar satın aldığını, ne derdinin olduğu ve başka pek çok ıvır zıvır bilgi bu büyük veriye yüklenip daha da büyütüyor. üstüne giyilebilir teknolojiler arttıkça iyice yaygınlaşacak quantified self olayıyla, matrix'teki insan pillere dönüşmemize az kaldı.

büyük veri ve bunun yarattığı piyasa aslında çok yeni bir şey de değil. örneğin google'ın bu kadar değerli bir şirkete dönüşmesinin temel nedeni kullanıcı verilerini satmak. keza facebook da aynı şeyi kullanarak reklam satıyor. ileride işin daha da gelişmesi ile pazarlama daha doğru ve daha az masraflı şekilde satın alacak kişilere yapılabilecek. 

hatta belki ileride bizim kararımız beklenmeden, sizin şuna ihtiyacınız var diye ürünler kapımıza gelip, bedeli kredi kartından otomatik düşecek. buna benzer değişikliklerin olacağı, mahremiyet kavramının ciddi olarak sıkıntıya gireceği bekleniyor. büyük veri ile çalışmak için de veri madenciliği alanı kullanılıyor, ileride kurumların büyük veriden veri analizine daha çok önem vermeleriyle bu sektörün de iyice önem kazanması bekleniyor.

big data, geleneksel veri uygulamalarının yakalama, muhafaza etme, yönetme ve analiz etmesi için oldukça yüksek, kompleks ve dinamik veridir.

her yıl %40 yükselen bu dev veri tabanında, dünya üzerinde pazarlama hedefindeki hemen hemen herkesin demografik, ekonomik ve hatta duygusal durumlarını detaylıca analiz edebilirsiniz.

velhasıl analizin sonu yoktur, aldığınız veri de her zaman istediğiniz bir veri olmayabilir.

bir mağaza ürünü satıyorsanız, uçak bileti ve tatil satıyorsanız, emlak satıyorsanız oldukça işinize yarar.

yemek, otomotiv, yayın ve telekomunikasyon sektörleri için de avantajları vardır.

facebook'un reklamverenlere açtığı x mekanında, y yaşlarında, z'den hoşlanan insanlara reklam verebilme özelliği; roı planlamalarını alt üst eder -çünkü diğer tüm reklamlarınızı iptal etmeniz gerekebilir. google adwords sitenizi analiz edip size hangi keywordsleri seçmeniz gerektiğine kadar yardımcı olabilir. linkedin'de dilediğiniz sektörde dilediğiniz çalışan seviyesindeki insanlara reklam verebilirsiniz. ki bu sadece reklam verme kısmı.

sonsuz havuzda haftanın hangi gününde, hangi saatlerde bir insanın daha pozitif olduğunu, bu doğrultuda o kişiye banka kartı satmanın kolaylığını öğrenebilirsiniz. ama amacınız buysa öğrenebilirsiniz.

elinizdeki veri ne bilmeden, ne istediğinizi bilmeden, ne elde etmek istediğinizi bilmeden de aval aval bilgi kirliliğine bakıp anlam çıkartamayabilirsiniz; daha vahim olarak yanlış anlam da çıkartabilirsiniz.

21. yüzyılın petrolü olduğundan bahsedilmiş ki çok güzel bir tanım bence. 

atom bombası falan bunun yanında etkisiz kalır. tüm insanlık bir maden sahası ve bu madeni çıkaracak araçlar yine batının elinde.

çok basit olarak kullandığım tarayıcıyla hangi sitelere girdiğimi, youtube ile ne izlediğimi, twitter ve facebook ile görüşlerimi ve google ile geri kalan herşeyimi kaydediyor. ev ev, sokak sokak, ilçe ilçe, şehir şehir. neye ne tepki vereceğimizi kaydediyor. bu bilgiye sahip olunca yönlendirme de yapabilir. yapmıyorsa enayidir zaten. olay 1984'ün çok ötesinde. emekli bir müzik öğretmeni olarak ben bu işten korkuyorsam eğer devleti yönetenler ülkenin big data'sını korumak için bişeyler düşünüyordur sanırım.