Son Yılların En Önemli Bilimsel Sorunlarından Biri: Measurement Problem
basit olarak
kuantum mekaniğine göre evren değişik durumların doğrusal bir şekilde ilerlediği ve her durumun farklı waveform denklemine sahip olduğu bir üst başlıktır. yani aslında bir nevi süperpozisyon ilkesine göre kümülatif bir şekilde ilerler. zira, kuantum mantığına göre her madde temelde salt enerji olduğuna göre her madde enerji denklemleriyle ifade edilebilir.
measurement problem ya da gözlemci problemi bu noktada ortaya çıkar. measurement problem, bir belirsizliğin waveform denklemlerini çökerttiği yerdedir. kuantum mekaniği de bir bilim olarak kesinliği ve kümülatifliği esas aldığından, büyük bir açmazla karşı karşıya kalmıştır.
en yaygın örnekle açıklanırsa
arka arkaya konmuş iki gergin sinema perdesi düşünün. öndeki perdenin tam ortasına bir bıçakla dikey olarak bir yarık açıyorsunuz. karşısına koyduğunuz bir elektron tabancası ile öndeki perdeye ateş ediyorsunuz. peki ne oluyor? tek elektron dalga şeklinde bir yayınım sergileyerek ilk perdedeki yarıktan geçip ikinci perdeye bir iz bırakıyor; geçtiği yarıktan epey daha uzun tek boyutta bir çizgi. tek elektron olmasına rağmen tek boyutlu bir çizgi (kalınlığını hesaba katmıyorum) bırakması ise kuantum mekaniği lehine bir durum, zira kuantum zaten maddenin temelde enerji olduğu ve dalga denklemi özelliklerini yansıtacağını bildirir.
buraya kadar her şey normal. ikinci durumda ise aynı deney tekrarlanıyor; tek farkla, ilk perdenin (üzerinde yarık olan perde) yanına bir gözlemci yerleştiriliyor. buradaki tek amaç, elektronun hangi anda partikül/enerji geçişi yaptığını görmek. zira, biliniyor ki tabancadan ateş edildiğinde elektron parçacık halinde. düzenek kurulup deney başladığında, deneyi yapanları şok eden görüntü geliyor, parçacık gözlem eşiğine geldiği anda maddeleşiyor ve gözlemlendiği alan boyunca madde halinde kalıyor, arkadaki perdeye de tek bir elektron izi bırakıyor.
yani, elektron gözlemlendiğini fark edip ona göre davranıyor. gözlemlenmediği zamanlarda enerji/dalga gözlemlendiği zamanlarda ise parçacık haline geliyor.
peki bu ne demek oluyor?
bu, şu demek oluyor. aslında enerji halinde boşlukta asılı duran evren, ancak bilinçli gözlemciler tarafından gözlemlendiğinde maddeleşiyor.
daha da basite indirgendiğinde; kimse bakmazken evren yoktur.
demek ki, kendisi de enerji olan birey, aslında evreni maddeleştirmek adına evrene bir enerji uyguluyor.
kesinliğin kaybolduğu bu noktada kuantum mekaniği de çöküyor bir bakıma. çünkü, süperpozisyon ilkesinin bozulması ve kesinliğin kaybolması evrenin bir şekilde modellenmesini engelliyor.
tabii hugh everett gibi bilim insanları kah bu problemin bir illüzyondan ibaret olduğunu, aslında bu ikiliğin hiçbir zaman olmadığını ve evrenin tek bir denklemi olduğunu, bu seçimin geçmişten beri gelen gözlemler doğrultusunda evren tarafından yapıldığını, dolayısıyla problemin aslında olmadığını iddia etseler de, gerek felsefe gerek kuantum alanında çığır açan bu problem, halen tam olarak -bırakın çözülebilmeyi- anlamlandırılabilmiş dahi değildir.