İNTERNET 17 Şubat 2022
49,5b OKUNMA     406 PAYLAŞIM

Sosyal Medyada Küçük Evde ve Yalnız Yaşamak Neden Hiç Olmadığı Kadar Övülüyor?

1+1 evde yalnız yaşamanın veya stüdyo dairenin Twitter ve Ekşi Sözlük gibi ortamlarda bol bol övüldüğünü fark etmişsinizdir. İşte buna kafa yoran bir yazı.

1+1 evde yalnız yaşamak... bu tür başlıkların son dönemde oldukça fazla gündeme geldiğini görebilmekteyiz. bunun temel sebebini hepimiz biliyoruz. özellikle 2016 yılından sonra üniversiteden mezun olanları kapsayan bu süreç özetle 23-28 yaş aralığını kapsıyor. ekşi sözlük'te bu başlığa yazan arkadaşlarımızın çoğu bu yaş aralığında ve hayalleri olan kişiler diye tahmin etmekteyim.

gençler ailelerinden ayrılamıyor, kendi özel alanlarını oluşturamıyor ve kişisel dünyalarına odaklanamıyor. her ne kadar aile evinde kalmanın bazı avantajları olduğu söylense de bu durumun sürekli hale gelmesi ülkemizin gelişimini dahi kısmen engelliyor diyebilirim. teknoloji ile birlikte yetişen 23-28 yaş arası gençleri ebeveynlerinin anlamasına mümkünat bulunmuyor. aralarında zihinsel anlamda en ufak bir bağ dahi kurmaları çoğu zaman mümkün olmayacak.bu gibi bir durumda kendi kişisel inziva alanını yaratamayan genç beyinler kendi içlerine kapanmakta ve ailelerine karşı kaçamak bir döngü içerisine girmekteler.

"kişisel üretim" dediğimiz kaide şu anda ülkelerin ve kitlelerin gelişimini tetikleyen en önemli konu. bu kişisel üretimin tetiklendiği zamanlar ise tamamen boş diye tabir edebileceğimiz zamanlar. yani zihnin boş olması gerekmekte. buna engel olarak bahsedebileceğimiz en önemli iki konu ise:

1. ülkemizde iş yerlerindeki mesai anlayışı

özellikle bir gencin haftada 7 gün veya 6 gün çalıştırılması bu kişisel üretimin tetiklenmesine en büyük engellerden biri. yapılan araştırmalara göre kişisel üretim bireyin boş zamanlarında tetikleniyor. kitlesel boyutta gençlerin tüm zamanlarının iş yerlerinde baskı altında sömürülmesi, "mesaiye kal iş böyle öğrenilir" mantığı tüm her şeyi çürütmekte.

2. bireylerin kişisel özgürlük alanlarının bulunmaması

başlıkta geçen ev konusu da tam da bu noktada gündeme gelmekte. 1+1 dahi olsa gençlerin ufacık bir özgürlük alanı arayışı günümüz şartlarında neredeyse imkansız hale geldi. hem kişisel üretim yapılacak bir alanın olmaması hem de cinsellik anlamında dahi yaşanması gereken ilişkilerin ya kaçamak koşullarda ya da zorlu koşullarda yaşanabilmesi hem ruhen hem de fiziken gençler için çok sağlıksız bir durum oluşturmakta.

bu ortaya çıkan durum sadece bireyleri değil kitlesel olarak yayılarak tüm ülkedeki aklı ve sağlığı kötü yönde etkilemekte. kişisel üretimin azaldığı bir ülkede yenilikler ve girişimler değil sosyolojik olarak bozuk yapılanmalar yükseliş gösterecektir.