TARİH 19 Temmuz 2017
72,3b OKUNMA     1318 PAYLAŞIM

Sovyet Diktatör Josef Stalin Hakkındaki Soru İşaretlerini Tek Tek Gideren Sağlam Bir Yazı

Gürcü asıllı Sovyet devlet adamı, mareşal ve Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri olan Josef Stalin; aynı zamanda oldukça eli kanlı bir isimdi. Hakkındaki "diktatör müydü, değil miydi?" tarzı şüpheler için Sözlük yazarı "rwn", açıklayıcı bir yazı kaleme almış.
Wikipedia


stalin; özel "gizli polisi" ile her şeyi, istediği herkesi kontrol eden, canının istediğini idam ettiren, gelmiş geçmiş en güçlü diktatör, big brother.

garip bir kalkınma anlayışına sahipti kendisi ayrıca, her fabrika ve çiftliğe imkansız üretim hedefleri koyup bunları gerçekleştiremeyen talihsiz yöneticilerini tabii ki idam etmeyi benimsemiştir. bunun yanı sıra başarılı olup biraz güçlenmeye başladıysa biri, idam edilmesi zaten kaçınılmazdır. hatta idam o kadar sıradan bir şeydir ki stalin için, kendi çevresinde topladığı adamların sadakatinden emin olmak için her sene içlerinden bir kaç tanesini rastgele seçip idam ettirmiştir. böylece geride kalanların kendisine bağlı kalmasını sağlamıştır.

idamın dışında, bir sebepten dolayı sinir olduğu halkı cezalandırma yöntemleri de vardır. örneğin hayvan ve çiftlikleri kolektifleştirme sürecinde buna itiraz eden ve devlete vermek yerine mallarını yakmayı tercih eden kazakları tahıl nakliyatını keserek, ellerindekini de zorla alarak cezalandırmış, sadece bu olaylarda üç milyon kazak açlıktan ölmüştür.


fakat aç bırakma sadece bir ceza yöntemi değil, katlanılması gereken bir fedakarlıktı stalin'e göre. yani en başından beri hedefi olan sanayi kalkınmayı gerçekleştirmek ve kendisinden "10 kat ileride" gördüğü batı'yı yakalamak için kalkınma sürecini gerçekçi olmayan hedeflere rağmen anormal bir tempoda yürütmüş, bunun için bütün kaynakları kullanmıştır. o kadar ki, ürettiği tahılın halkına yetecek kadarını bile saklamadan satmış, rusya'nın çok büyük bir kısmı açlığa gömülmüş, 14.5 milyon kişi sadece açlıktan ölmüştür. ayrıca, ikinci dünya savaşı sırasında cepheye tüfek vermeden asker yollamak, eline bir kaç mermi tutuşturup ondan yanındaki öldüğünde onun tüfeğini alıp devam etmesini istemek de stalin'in topyekün savaş planının bir parçasıydı. bu da stalin'in insanlarının hayatına verdiği önemi gösteren başka bir durum teşkil etmektedir.


stalin gelmiş geçmiş en güçlü diktatördür, hitler'le kıyaslanırsa ondan çok daha başarılı olmuş, üstelik başarısı kalıcı olmuştur. asıl önemli nokta da budur, hitler başa geçtikten 12 yıl sonra, nisan 1945'te sığınağında bir fare gibi intihar ederken, stalin 1929'da tüm kontrolü eline geçirdiği sscb'de 1953'e kadar başta kalmıştır. işin garip tarafı ise, lenin'in idealizmini yıkan bu adamı politbüro'ya ve narkomnatz'ın başına getiren yine lenin'in kendisi olmuştu, fakat hatasını anlamasına rağmen, stalin lenin'in kendisini güçten düşürmesine izin vermedi. öyle ki lenin felç geçirdiğinde onun çevresiyle mektuplaşmasını, ona ülke içinden ve dışından haberler getirilmesini engelleyecek güce sahip konuma gelmişti ve "yoldaşı" lenin'e bu agresif yüzünü göstermekten çekinmemişti.

Lenin ve Stalin (1922)

rusya'yı köylü bir ulustan çok kısa sürede nazi almanya'sı karşısında zafer kazanan, endüstrileşmiş bir süper güce dönüştürdüğü doğrudur. ancak bu ihtişamın arkasında "halkın çoğunluğunun posterler veya gazeteler dışında hiç görmediği, fakat kendisinin her şeyi gördüğü, korkunun, ihanetin, cinayetin, ölümün ve yıkımın kol gezdiği bir orwell imparatorluğu" yatmaktaydı.

tek adam olduğu 24 sene boyunca bir milyondan fazla kişi idam edilmiş, 14.5 milyonu sadece açlıktan ölmüş, milyonlarcası da siyasi bir ceza olarak çalışma kamplarında çalışarak ölmüşlerdir. ironik olarak, cenazesinin halka teşhiri sırasında, naaşını görebilmek için millet birbirini ezmiş, 1000 kişi de orada ölmüştür.

"stalin süper bir adam ya, gerekli olan şeyleri yapmış sadece" diye dolananlara duyurulur.