Sovyetler Birliği ve Demir Perde Ülkelerinde Caz Müziğin Zorlu Mücadelesi
"1980'lerde kgb gelir konserlerde elektriği keserdi."
- alexander alexandrov (moscow composers orchestra'sının fagotçusu)
devrim'in ilk yıllarında, malevich ve mayakovski'nin döneminde, caz kabul görür ve josephine baker gibileri moskova'ya gelirdi
1930'larda ise şu tartışılır: "caz, ‘burjuva bireyciliği’ midir, siyahların emperyalizm'e karşı yürüttüğü mücadelenin bir sembolü’ müdür?" pravda gazetesi caz'ı savunurken izvestia karşıdır. deneysel caz bu tartışmayı kaybeder ve yeraltına iner. rus caz tarihçisi alex kan, 1950'lerde x-ışınlarından yasak plak ve ya gazete basıldığını söyler. oysa, glenn miller gibi "zararsız" caz yapan gruplara izin verilirdi. oleg londtrem'in orkestrası buna örnektir. otoritelerin denetim altına soktukları müzik, özgür caz ve özgür doğaçlamaydı. bireysel özgürlüğün ifadesiydi onlar için. alex kan, 1970'lerde rockta hayal kırıklığına uğrayıp, nasıl ornette coleman, sun ra ve john coltrane gibi sanatçıları keşfettiğini ve onların tarzında caz çalan rus müzisyenlerin albümlerini ne kadar zor bulunduğunu anlatır: "ganelin trio’nun ilk plağını hatırlıyorum, ne kapak fotoğrafı, ne müzisyenlerin ismi, ne çalınan enstrüman listesi... ganelin trio o dönem, vinilius'a taşınır. caz müzisyenleri vinilius ya da azerbaycan, bakü gibi soveytler imparatorluğu'nun kıyısında köşesinde kalmış bölgelerde daha kolay var olabiliyorlardı."
komünist dönemde caz, yenilikçiler ve gelenekçiler olarak net bir çizgiyle ikiye ayrılır
bir yandan devlet sponsorluğunda resmi caz-yani gelenekçi caz-, bir yandan düzene karşı yeraltı rusya'da yenilikçi caz. bu ayrım bugün bile vardır. ama tarihte en akılda kalıcı olanlar yenilikçiler olmuştur. ganelin trio bu yenilikçiler arasında en özgün olanıdır.
bugün “yeni materyalizmde” -yani oligarklar dönemi diyebiliriz- bir üçüncü düşman belirir. cazın çalındığı bazı kulüplerde, 10.000 dolar hesap bırakanlar olur. oligarşi rusya'sında, vladimir miller'ın yönetimindeki mco (moscow composers orchestra) hala bir yenilikçiler kampıdır ve kapitalizmin vahşetine meydan okuyanlar arasındadır. mco baştan beri avantgarde’ı benimser ve herhangi bir deneysellikten kaçınmaz (mesela son albümleri "kharms-10 incidents" absürdist yazar daniil khrams'ın şiirlerine dayanır). onlara bu yolu açan en en önemli topluluk yine ganelin trio’dur.
demir perde döneminde öne çıkan isimler arasında vyacheslav ganelin, vladimir tarasof, mikhail alperin, krysztof komeda, tomazs stanko’yu sayabiliriz.
vyacheslav ganelin, ganelin trio'nun 1971'den dağıldığı 1987 yılına dek gerçek dramaturgu ve müzikal beyniydi
üçlü avrupa'daki özgür caz çevrelerinde bağımsız olarak sovyetler birliği'nde kendine özgü bir serbest yorum getirmişti. bu yorum, özgür cazın bütün dogmalarına karşı çıkan, genellikle mizaha dayanan stilist bir açıklık içindeydi-kökleri sovyet geleneğine dayanan ironik bir diyalektliğe meyilliydi. ganelin trio’sundaki davulcu vladimir tarasof, avrupa'daki özgür caz geleneğinde bağımsız olarak kendi stilini geliştirdi. senfoni orkestralarında da çalan tarasof, 1987'de dağılana kadar ganelin trio'nun üyesiydi. son derece ritmik bir davulcudur. marş, sirk ve litvanya halk müziği'nin geleneksel olarak swing yapan öğelerini çok yönlü bir şekilde deforme ederek ve ironikleştirerek özgür cazın nabız teknikleriyle birleştirir. mikail alperin, 1980 yılında moldovya'da ilk caz gruplarından birini kurar. 1980'lerin ortalarında flügelhorn ve korno, arkady shilkloper ve folk sarkıcısı sergei starastin ile moscow art trio'u kurar, tuva müziği yapan huun huur tu ile de çalışmıştır. 1993 yılından beri oslo'da yaşamaktadır ve norveç müzik akademisi'nde müzik profesörüdür.
Ganelin Trio 1976 Canlı Performans
kryzsztof komeda, roman polanski'nin filmleri için yaptığı müziklerle tanınır
"knife in the water" ve "rosemary's baby" bu filmler arasında en çok tanınanlardır. virtüöz bir piyanist olmaktan ziyade, çok parlak bir bestecidir. 1960’larda amerika'ya gitse de, 1969'da döner. komeda, komaya girmiştir. asıl ismi trzcinski'dir olan komeda, kulak burun boğaz umzani bir doktor olarak eğitim görmüş, siyasi hem tıp otoritelerinin dikkatini çekmemek için ismini komeda'ya değiştirir. 1956'da polonya'nın soat kentinde düzenlenen yarı-resmi bir caz festivalinde duyurur ismini, bu festival her yıl varşova'da düzenlenen "jazz jamboree in warsaw"un öncüsüdür.) birçok eseri power bros plak şirketi tarafından tekrar yayınlanmış ve 1965'de kaydettiği başeseri "astigmatic", harkit'ten tekrar yayınlanmıştır.
ilk eserini deneysel bir bale kumpanyası için yazar, truman capote'nin breakfast at tiffany's için bir sahne prodüksiynonu için tiyatro müziği yazar. bu iki eserde, amerikan cazına şeffaf ama kendine özgü bir bakış açısı getirir. "memory of bach" sopot için yazdığı eserleri içerir ve albümün isim parçası da besteciye saygınlık ve şöhret kazandıran parçadır. aynı zamanda bu albüm, knife in the water'da parçalardan biri olan "crazy girl"ün versiyonunu içerir. "crazy girl"nun ilham kaynağı olazn zofia'ya adanmıştır. "sophia's tune" kopenhag'da verdikleri bir konserin kaydı olan "sophia's tune"da yer alır. kayıt kalitesi korkunç olsa da, müziğin kendisi mükemmeldir."nighttime, daytime requiem" neredeyse dünya dışı olan izlenimciliğinin bir örneğidir. zeki ama cesur bir strüktür anlayışına sahip mükemmel bir film müziği bestecesinin eseridir. mood, bir parçanın hızını ve armonik dilini dikte eden yegane bir şeydir komeda için. "astigmatic", neredeyse fiziksel etkileri olan bir duygusallıktadır. bu albümde çalan stanko'nun tonu yoğun ve müthiş alto saksofoncu zbigniew namylowski, son derece çetrefilli bebop cümlelerini dna parçaları gibi yaşayan bir bütüne dönüştürür. solist olarak komeda varlık göstermese de birleştirici bir oyun kurucu konumundadır. bu albümde piyanosu biraz pestir ve yıllar sonra ornette coleman'ın yapacağı gibi akordu bozma deneyleri yapar komeda; bu da polanski'nin rosemary's baby için yaptığı müziğin önemli bir özelliğidir.
tomazs stanko, polonya caz'ının en önemli figürlerindendir
1962'den itibaren kendi gruplarını yönetir. stanko, geleneksel ve avantgarde'ı tek bir müzikal cümlesinde duyurabilen sanatçılardandı. soloları tonalile atonal arasında mükemmel bir dengededir. stanko'nun hayal gücü müzikten olduğu kadar hem edebiyat hem görsel sanat da beslenirdi. herhangi caz formüllerinden kaçınır. ilk dinleyişte müziği, geleneksel caz hatta özgür cazdan çok polonya'da avantgarde'ının soyut deneyselliğiyle ilişkilendirilebilir. bu yanıltıcıdır, çünkü stanko, caz geleneğini her yönüyle etüt etmiş bir müzisyendir. ilk ilham kaynağı chet baker olsa da, yıllar geçtikçe miles davis de bir o kadar önemli hale gelir.
Tomasz Stańko - Almost Green (1979)
1970 ve 80’lerde, özgür caz ya da özgür doğaçlama polonya cazında çok rol oynamamıştır
(ki 2000'li yıllarda michal libera'nın organize ettiği özgür doğaçlama festivaliyle durum değişmiştir). hem swing'e özgür düzenli vuruşta, hem de caz'da aşina olduğumuz armoni ve formda. ilk albüm "music fork", kendi içinde tutarsız bir albüm olsa da, alto saksofoncu zbigniew seifert'in çiğ ve duygulu sound'u ve stanko'nun oldukça kırılgan sound'u oradadır. bu albüm aynı zamanda eski patronu komeda'ya bir ağıt niteliğini taşır ve stanko'yu bir besteci olarak öne çıkarır. 1975 yılında ecm için yaptığı balladyna'da davul çalan edward vesala gibi ön planda olmadığı zaman bile kendini dinletir. balladyna bir özgür caz albümü sayılır ve dave holland’da olduğu gibi, strüktür ve özgürlük arasında çok kontrollü bir şekilde gidip gelir. 1996'da çıkan "leosia" ve "litania" albümleri birer başyapıttır. leosia'da bobo stenson piyano, anders jormin bas ve tony oxley davul çalar. 1990'ların en iyi albümlerinden biridir. stanko'un ön plana çıktığı bir albüm olmaktan ziyade müthiş müzisyenler arası etkileşim konusunda ders niteliğindedir. litania'la müthiş bir septet (yedi kişilik orkestra) oluşturur. bobo stenson yine piyanoda isveç cazının en iyilerinden bernt rosengren tenor saksofonda, joakim milder tenor ve soprano saksofonda, palle danielsson kontrbasta, jon christensen davulda ve üç parçada terje rypdal gitarda. "svantetic", komeda'nın en iyi bestelerinden biriyle açılır parça. albümün diğer önemli parçası komeda'nın ‘knife in the water’ filmi için yazdığı ballada, terje rypdal ise "sleep and warm"da müthiş renkler ve dokular oluşturur ama asıl ‘the witch' adlı parçada görkemli bir atmosfer yaratır. stanko her notaya ayrı bir duyarlılıkla yaklaşır. bestelenmiş her melodiye adeta sevgiyle dokunur. notaları bend eder, kısa crescendo'lar yapar tekrarlayan notaları değişik ataklarla, blue note'larla süsler ve vibratonun hızını değiştirir. dinleyici, "ne güzel çaldı" demekten ziyade "ne güzel beste" der, ki iyi bir yorumcunun nihai amacı budur.
leosia, bir besteci ve grup lideri olarak belki stanko'nun zirvesidir. 1998 tarihli "from the green hill" kırılgan, neredeyse folklorik bir albümdür. stanko dışında john surman bariton saksofon ve bas klarnet, dino saluzzi bandoneon, michelle makarski keman, anders jormin kontrbas ve jon christensen davul çalar. stanko ise bu albümde, miles davis ve chet baker'in tam anlamıyla karanlık bir sentezini yaratır.
ganelin trio
1970'lerin sonunda yurt dışına kaçırılarak basılan albümler avrupa'da sansasyon yaratır. neredeyse bir nevi "fin de siecle" müziğidir yaptıkları. müzikleri sanki caz, 20. yüzyıl çağdaş kompozisyon, ilkel teknoloji, "yurodivy"nin (kutsal deli) ironik teatralliği'nin gizemli ve provokatif karışımıdır. ilk albümleri 1978 tarihli con anima, ilk sovyet plak şirketi melodiya tarafından yayınlanmış. bu albüm, ikinci plakları concerto grosso ile birlikte leo tarafından yayınlanır. kullanılan dil derhal tanınabilir bir dildir. eklektiktir bu dil.
dramatik bir kurguyla bestelenmiş caz, barok halk ezgileri ve atonal modernizmi tek bir müzikal dilde harmanlayan iki başyapıt vardır: 1979'da doğu almanya'da verdikleri bir konser kaydı olan "catalogy" ve 1980 tarihli “ancora da capo”. “ancora da capo”nun ilk kısmı leningrad'ın düzenlenen "autumn rhythms festival"da kaydedilmiş ve ikinci kısmı, birkaç hafta önce doğu berlin'de kaydedilmiş. bu grup joachim ernst berendt tarafından yüceltilmiş ve onun sayesinde batıya açılmıştır. bu albümler bu grubun temsil ettiği her şeyi içerir: mizah, parlayan bir dışavurumculuk, tutkulu bir çalış ve hepsinin altında, çelikten bir disiplin. bu grubun diğer bir karakteristiği de kuru, swing etmeyen bir ritim anlayışıdır. bas için vyacheslav ganelin, basset adında bir enstrüman kullanır: kontrbas sesini taklit eden küçük bir tuşlu çalgıdır bu. "catalogue..." sessiz ve formel bölümleri, saksofonu chesakin'in öne çıktığı doğaçalama patlamaları (chesakin iki saksofonu çalmasıyla ünlenmiştir) arasında gidip gelir. genel atmosfer karanlık ve trajiktir, ama arındırıcı bir niteliği vardır bunun. 1987'ye kadar grup festivallere katılır ve yine aynı yüksek nitelikte albümler kaydeder. 2002 grup rova saksofon kuartetiyle litvanya'da bir konser vermek için tek seferliğine bir daha birleşir. slava (vyacheslav) ganelin 1990'lar ve 2000'li yıllarda tekrar albümler yayınlar. bu albümlerde piyano yerine çoğunlukla synthesizer çalar.