Sözlük Yazarlarının Günlük Hayattaki Diyaloglar Sırasında Yediği Tarihi Ayarlar
life is drunk ve bir arkadaşı taksiye binerler. ekşi sözlük yazarı olduğum için orospu çocuğu taksici önyargısı yazarlıkla beraber genlerinize işliyor. bu nedenle tedirgin bir halde bindiğim takside hemen taksimetre gözüme çarpıyor. "14.55" yazdığını görüyorum. aha diyorum siktim seni taksici.
- pardon ama şunu sıfırlayalım lütfen yola çıkmadan.
+ onu sıfırlayabilsem sizin 10 liralık yolculuğunuzla mı uğraşırdım?
- efendim?
+ saat o, ücret değil.
- haa şey... kusura bakma abi :((
+ ... (kolunu camdan dışarı uzatıp gelen arabaya bekle işareti yaptı ve gaza abanarak yola devam etti)
hepsi ekşici piçlerin yüzünden amına koyim ya. utancımdan 9,20 tl tutan yerin üstünü bekleyemeden kaçtım taksiden. 80 kuruş borçlusunuz bana ibneler.
pazar günü içimden, geldi, kahvaltıyla akşam yemeğini ben hazırladım. normal zamanlarda, mutfaktaki yardımım üst raflardan bir şeyler almakla sınırlı. aslında fena değilim yemek yapmakta ama işime gelmiyor hazır yapan varken.
kız arkadaş - napıyorsun?
ben - yemek hazırlıyorum.
kız arkadaş - e kahvaltıyı da hazırladın.
ben - olsun sen hep hazırlıyon.
kız arkadaş - ben de içeri gidip, bağıra çağıra küfrederek fifa oynayayım bari.
ben - ...
eşim çocuğun külotlarını yıkamış, kalorifer peteğinin üzerine sermiş kurusun diye. külotların birindeki tam çıkmamış kaka lekesi ilişiyor gözüme, külotu elime alıyorum ve;
ben - hey yavrum hey zamanında biz de altımıza kaçırırdık falan ama analarımız o yokluk içerisinde donlarımızı öyle bir yıkarlardı ki lekenin zerresi görünmezdi!
eşim - altına sıçtığını hatırlayacak kadar büyüksen ortada başka sıkıntılar varmış bence!
bebek arabasinda asyali cok sevimli bir bebege bakarak sirinlik olsun diye gozleri yandan yatay dogrultuda cekistirerek kisik goz yapilir.
pic kurusu kendi gozlerini dikey dogrultuda cekistirerek cevap verir.
yetiştirmem gereken bir sürü belge var, onları hazırlamakla meşgulüm. birden telefonum çalar, bilmediğim bir numara:
ben: buyrun nasıl yardımcı olabilirim?
emmi: ismet nörüyon?
ben: beyefendi yanlış numara.
telefon şak diye kapanır yüzüme ve birkaç saniye sonra tekrar çalar:
emmi: selamun aleykum ismet.
ben: bak amca az önce de aradın, yanlış numara.
emmi yine kapatır ve üçüncü kez tekrar arar:
ben: bak amca bu üç oldu. yanlış numara diyorum işte!
emmi: gonuşma lan ordan. ben doğru arıyom sen yannış çıkıyon!
ve telefon yine yüzüme kapanır ve ben elimde telefon kalakalırım.
kisaltma kablosu : anne bi para ver de kız arkadaşıma hediye alayım.
anne: ha ne alıcan?
kisaltma kablosu: ya ver sen, gidicem bakıcam işte.
anne: oğlum yemezler. aynı taktiği anneannene ben uyguluyordum. söyle sen.
kisaltma kablosu : ayı var bir tane. beğendi, çok sevdi.
anne: onu biliyoruz
kisaltma kablosu: ...
madem mictian'ı rencide ettik, bir tane de kendimize çakalım.
öğrenci evi. evde 4-5 kişi kalıyoruz. bir arkadaşın kardeşi haftasonu ziyarete geldi. mutfağa bir daldı çocuk. nasıl temizliyor. utandık.
dur da diyemiyorum ben. gittim artık en azından "ya uğraşma zahmet etme" içerikli bir şey söyleyeyim dedim. baktım ocağı silmekle meşgul.
- ya uğraşmasaydın onunla bi de. bi ton zahmete girdin.
+ olur mu abi ya. bi iki sene daha rahat edersiniz işte.
daha karışmadım ben. kimseye karışmadım ama. belediye bizim evi yıktı geçen gün. ayar yerim diye gık diyemedim.
bu seferki ayarımız yurt dışından ithal;
ön bilgi: kisaltma kablosu, amerika'dan dönmek üzeredir.
the last days of gravity - ne zaman dönüyon lan?
kisaltma kablosu - 4 günüm var.
the last days of gravity - lan 8 ball diye bir şey var, renk menk değiştiriyor, sen sorarsan anlarlar, getirsene bi tane.
kisaltma kablosu - tamam bulursam, param da yeterse alırım.
2 saat sonra, new york sokakları'nda oyuncakçı, ıvır zıvırcı gibi bir dükkan görülür.
kisaltma kablosu - hello
kasiyer - hey.
kisaltma kablosu - do you have 8 balls?
kasiyer - no, i have only 2.
kisaltma kablosu - ... (iç ses: fakyusanofabiç, senin de amına koyim the last days of gravity)
kim milyoner olmak ister yarışmasını izliyoruz, kişisel gelişim kitapları ile ilgili bir soru soruluyor. eşime;
- ben de bir kişisel gelişim kitabı yazsam. diyorum. adını da "dipten zirveye" koyarım
- yaz tabi, ikinci isim olarak da "hiç görmediğim yerler" dersin.
- dip mi?
- zirve!
- kırıcısın
lisede;
- hocaaam bu soruyu cozmek icin moment mi kullanacagiz?
- hayir kizim kafayi kullanacaksin.
babadan yeneni ayrı koyar.
ben: aaayy, lotoda iki tutturmuşum, ne veriyorlar iki tutturunca baba?
babam: (gayet sakin) nasihat veriyorlar, bir daha oynama diye.
kızlı erkekli arkadaş grubuyla yolda yürümekteyiz. hava soğuk olduğundan ve yerler buz tuttuğundan düşmemek için koluma girmiş kız arkadaşımla (sevgili değil; kız bir arkadaşım) beraber grup olarak yürümekteyiz. elinde bir demet gül satmaya yanıma gelen çingene çocuğundan muazzam bir kapak yememe otuz saniye var. yürüyoruz...
- abe bi gül vereyim sana sevdiğine veresin.
+ yok yeğenim istemem sağol.
- abe al bi gül de yanındaki sevgilini mutlu edesin
+ yok aslanım yanımdaki sevgilim değil, arkadaşım. saol...
- aman be abe ben de diyorum böyle güzel ablanın senin gibi öküzün yanında ne işi var.
dedi ve gitti. o gün bugündür alıcılarımın ayarları bozuk dolaşıyorum...
taze taze bugün yemiş olduğum ayar bunun nadide örneklerindendir. kilo verme konusunda eşimle ufak bir sürtüşme yaşıyoruz.
- baklavaları, six packleri sereceğim önüne
- .......
- zayıflayınca haliyle penisim de rahat 3-4 cm uzayacak
- biz senin dal gibi olduğun hallerini de biliyoruz
- ne demek şimdi bu?
- çok fazla umutlanma demek
- ......