Stephen Hawking'in Paralel Evrenlere Dair Ölmeden Önce Üzerinde Çalıştığı Makalesi
stephen hawking'in yayınlanmamış makalesi, hawking'in ölmeden önce belçikalı fizikçi thomas hertog ile beraber kaleme aldığı makaledir. popüler science'dan derleme yaparak, makalenin ne anlatmaya çalıştığını aşağıda biraz özetlemeye çalıştım. daha ayrıntılı okuma için yazının sonunda kaynağı bulacaksınız.
bundan önce, daha önceden de bahsedildiği gibi medyadaki popülist tarifin aksine, gözlemle doğrulanabilirliği mümkün olmayan düşünceler içerdiği için bilim insanlarından gelen tepkilerin de mevcut olduğunu hatırlatarak işe başlayalım.
kozmik şişme
ilk olarak, büyük patlamadan sonra evrenin ilk zamanlarında kısa süren ultra hızlı bir genleşme olduğunu söylemek mümkün. bebek evrenin bir balon gibi şiştiği bu evreye kozmik şişme deniliyor. şişmenin tetikleyicisi olan şey, kuantum mekaniği prensipleri ile gerçekleştiği için bu şişme hakkında yorum yapmak (şişmenin halen devam edip etmediği gibi) kolay değil.
kuantum mekaniğinin belirsizlik ilkesine göre bir parçacığın hızı ve konumu aynı anda tam bir doğruluk ile ölçülemediği için ve parçacıklar bir orada bir burada belirip kaybolduğu için yani kuantum kıpırdamaları olduğu için, şişmenin sonlandığı bölgeler olsa da, halen devam ettiği bölgeler de bulunabilmekte.
teorik fizikçilere göre, kozmosun farklı bölgelerindeki şişmelerin başka evrenler de üreteceği için, baloncuk evrenlerden oluşan bir çoklu evren sisteminde yaşıyor olma ihtimalimiz var. halihazırda matematiksel denklemlerle desteklenen 9 farklı paralel evren modelinden biri de bu bahsettiğimiz şişme evreli çoklu evren modelidir. (ayrıntılı okuma için: https://passionforstem.wordpress.com/…iverse-types/ )
çoklu evren modeli
çoklu evren modelinde bazı bilim adamları bizim yaşadığımız evren gibi hayata elverişli bir evrenin niçin ortaya çıktığını sorgulamaktalar. bazı bilim adamları bu açıdan benzersiz bir evrende olduğumuzu kabul ederken, bazıları da buna karşı çıkıyor.
çoklu evren modeline göre hangi tür evrenlerin daha muhtemel olduğunu belirlemek zor ve ana bir görev. işte hawking'in son makalesinde üzerinde çalıştığı şey de tam olarak bu. ölmeden önceki son makalesi, olası evrenlerin sayısısını büyük ölçüde azaltıp, kategorize etmeyi amaç edinmiş durumda.
kozmik şişmenin bir sonucu olarak kabul ettiğimiz bu baloncuk evrenleri, son teknoloji ürünü teleskoplarla bile tespit etmek mümkün değil ki bu yüzden gözlemlenebilirliği imkansıza yakın.
şişme kuramının bu noktada en büyük artısının evrendeki büyük sorunlardan birini çözmesi olduğunu söyleyebiliriz. biraz daha açarsak, big bang'in en büyük kanıtlarından biri olan kozmik mikrodalga arka plan ışıması için yapılan fotonların ölçümlerinde, bu ışınım sıcaklığının tüm evrene homejen yayılmasının sebebini açıklayabilen kuram işte bu şişme kuramı.
hawking'in kozmik şişme konusunda rahatsız olduğu durum neydi?
hawking'in burada rahatsızlık duyduğu durum, şişme modelinden ortaya çıkan ve sayıları sonsuza uzanan bu evrenlerin tahmin edilebilirlik sınırlarını aşmasıydı. çünkü bu durumda bu kadar evren arasında neden bizimki gibi yaşama uygun bir evrenin ortaya çıktığını sorgulamak anlamsızdı.
hawking ve belçikalı fizikçi thomas hertog evrenin 2 boyutlu yüzeyden yansıyan holografik bir görüntü olabileceği prensibini kullanarak (elbetteki doğruluğu test edilebilir değil) evreni daha basit bir modele indirgemeye çalıştılar. böylelikle şişmeyi incelerken einstein'ın genel görelilik teorisinden bağımsız hareket edebildiler; yani zamansız evren modelini oluşturmuş oldular. böylelikle hawking ve hertog'un denklemleri sonsuz çoklu evrenleri daha basit ve anlaşılabilir bir modele indirgemiş oldu. hawking'e göre tek ve benzersiz bir evrene indirgemek mümkün değilse bile, evrenlerin basite indirgenebileceğini göstermesi açısından değerli bir yaklaşımdı. böylece sonsuz olasılık yerine, olası evren modellerinin sonlu olasılıkları üzerinden düşünmek daha makul bir şey halini aldı. hertog'a göre, yukarıda bahsettiğimiz kozmik mikrodalga arka plan ışımasını gelecekte yapılacak daha gelişmiş gözlem uyduları ile inceleyebilirsek, sayısını azalttığımız paralel evrenlerin izlerine yaklaşabilir ve böylece hawking'in iddiasını test edebiliriz (2034'te avrupa uzay ajansı tarafından yollanması planlanan lisa bunu başarabilir).
işte bilim dünyasından gelen tepkiler burada başlıyor
teorik fizikçilere göre zamanın olmadığı, bir boyutu eksik evren modelinde zamanı oluşturmayı başarabilmek nasıl olacak? hertog, bu sorunun haklılığını kabul ediyor. bunun yanında fiziğe yeni bir paradigma sunduklarını da ekliyor.
öne sürülen bu modelin kanıtlanmasının mümkün olmaması ve teorik fizikçilerin hawking ve hertog'un evrenin bir sınırı olmadığına yönelik fikirlerinden yola çıktıklarını; ancak bu fikrin doğru olup olmadığını bilmediğimizi söylemeleri bu noktada tartışmayı ilerletiyor. ek olarak, bu son makalenin kanıtlanmamış kuramlara ve spekülatif yaklaşımlara dayanmasına vurgu yapılarak, savın test edilebilir olmadığının üzerinde duruluyor.
kişisel yorum: yani makalenin medya tarafından abartıldığı söylemek mümkün. zira medyanın speküle ettiği gibi, direkt olarak paralel evrenlere geçiş yapmamızı sağlayacak devrim niteliğinde bir buluş değil. ancak hayata veda eden eden usta fizikçinin şu ana kadar fiziğe olan katkılarını gözardı etmek zaten mümkün değil. yani makalenin ufkumuzu genişletmesi ve üzerinde düşünülecek durumları ortaya koyması çok değerli bir husus.
ne de olsa çoğu şey, hayal etmekle başlıyor.
kaynak: popular science türkiye haziran 2018 sayı 74'teki "hawking'in evrenleri", tuna emren'in makalesinden derlenmiştir. (syf. 41-50)
ayrıca: (bkz: evrenin sonsuz olmaması)