SİNEMA 5 Mart 2019
60,3b OKUNMA     700 PAYLAŞIM

Steven Spielberg, Netflix'e Karşı Başlattığı Kampanyada Haklı mı?

Ünlü yönetmen şu ana kadar ciddi bir Netflix eleştirisi yapan en yüksek seviye isimlerden biri oldu diyebiliriz.

Steven Spielberg, dün (4 mart 2019) Cinema Audio Society (1964'te sinema ve tv sektöründe çalışan ses profesyonelleri için kurulan bir dernek) Filmmaker Award ödülünü alırken yaptığı kabul konuşmasında televizyon ve sinema kültüründen bahsetti.

Sinema salonlarının her zaman var olması gerektiğine inandığını söyleyen Spielberg, aynı zamanda streaming servislerinde yayınlanan filmlerin Oscar adaylığının farklı şekilde değerlendirilmesi gerektiğini de söyledi. Bu da şu anda en büyük streaming yayıncısı Netflix'e karşı bir duruş sergilemek anlamına geliyor.


İşte konuşmasından bir kesit:

"Umarım hepimiz film yapan insanlar olarak en büyük katkımızın seyircilere gerçek bir sinema deneyimi yaşatmak olduğuna inanmaya devam ederiz. Sinema salonlarının sonsuza dek var olması gerektiğine sağlam bir inanç duyuyorum... Tanımadığınız insanlarla beraber büyük, karanlık bir sinema salonuna gitmek ve sizi sarmalayan tecrübeyi yaşamak gibisi yoktur. Bu hepimizin gerçekten inanması gereken bir şey."

Ve başka bir kesit:

"Sinemalarda göstermelik ödemelerle bir haftadan az süre gösterimde kalan filmlerin Akademi Ödülü adaylığı alması gerektiğini düşünmüyorum."

Konuşmanın tamamını izlemek isterseniz


Bu, Spielberg'ün bu yöndeki ilk ifadesi değil. Üstad daha önce yaptığı açıklamalarda da, yapımcılığı film streaming platformları tarafından üstlenilen filmlerin TV filmi kategorisinde değerlendirilmesi gerektiğini ve bu yüzden Oscar değil de Emmy Ödülleri'nde yarışması gerektiğini söylemişti.

Spielberg'e yakın isimler, yönetmenin yakın zamanda sinema dünyası içinden isimlerle görüşerek Netflix karşıtı bir kampanya başlatacağını söylemekte.

Bildiğiniz üzere Alfonso Cuaron'un, sinemaların yanısıra Netflix'te de yayınlanan yeni filmi Roma, üç dalda Oscar alarak bu tartışmaları alevlendirmişti. Yine başka bir üstad Martin Scorsese ise Robert DeNiro, Joe Pesci ve Al Pacino'lu yeni filmi The Irishman'i Netflix'te yayınlayacak (Scorsese'nin film için finansman bulamaması sebebiyle uzun süredir projeyi beklettiği biliniyordu).

Steven Spielberg, bu dönüşümün ödül dünyasıyla kurduğu ilişkiye anti-Netflix kampanyası ile karşılık vermeyi planlıyor.

Netflix ise Spielberg'ün bu konuşmasından sonra cevap niteliğinde bir tweet ile kendini savundu. Karar sizin:


Hatırlayalım: Oscar'da bir filmin aday olabilmesi için gereken şartlar

- 40 dakikadan fazla sürmeli.
- Prömiyerini Oscar takvimi içinde, halka açık bir salonda yapmalı.
-  35mm ya da 70mm film formatı veya 24-kare, dijital formatta yayınlanmış olmalı.
- Birbirini takip eden (en az) yedi gün boyunca uygun Oscar takvimi içinde, ücret ödenme karşılığında bir Los Angeles sinemasında gösterilmeli.

Sözlük yazarlarının olaya dair yorumları

bu olayı, 2000'lerin başında metallica davulcusu lars ulrich'in müzik paylaşma platformu napster'a açtığı davaya benzetenler olmuştur ama lars-napster mevzusu farklıydı. lars, yeniliğe karşı durmuyordu. dijital müziğe değil, ücretsiz olarak download imkanı sunan platformlara karşıydı. mahkeme de haklı buldu, davayı metallica kazandı. müziğe ulaşma kolaylığında devrim olduğu için dünya çapında hedef oldu lars. çok tepki gördü, geri adım attı. tek destek madonna'dan geldi o dönem. ironik olarak, müzik dünyası lars'ın o dönem yaptığının doğru olduğunu yeni yeni farkediyor ve herkes lars'ın öngörüsünde haklı olduğunu söylüyor. çünkü müzik endüstrisi streaming'de geldiği noktayla albüm yapımından para kazanmayı imkansız hale getirdi. ancak en popülerler para kazanabiliyor. üstelik, metallica gibi büyük gruplar spotify'dan parayı kırmaya devam ediyor, düşük dinlenilirliği olanlarsa ancak turnede tişört satışından medet umuyor.

sanıyorum spielberg de netflix film yapmasın demiyor, sinema ile tv kategorilerini birbirinden ayırmıştık, şimdi birleşiyor, bunları ayrı tutmazsak sinemada film izleme kültürüne darbe vururuz, diyor. derdini anlattığı yer de ödül aldığı bir tören. bence spielberg de yeniliğe karşı duracak bir adam değil. üstelik bu adam da ultra zengin ve hala üretkenliğini sürdürüyor.

bağnaz lars demek doğru değil. bağnaz spielberg demek de doğru olmayabilir.

Başka bir yorum

bir film yalnızca netflix üzerinden gösterilmiş ve oscar ödülüne aday olmuşsa spielberg haklı ama adı geçen filmler los angeles'ta gösterime giren filmler ve netflix bu filmlerin yapımcısı değil dağıtıcısı. belgesel kategorisinde oscar alan filmlerin ise sinemalarda gösterilme zorunluluğu zaten yok. konunun bu yıla ve bu isimlere özel yanında spielberg haksız.

ama daha geniş açıdan bakıp sinema sanatının kendine özgülüğü ve dijital geleceği unsurları üzerinden yapılacak bir değerlendirmede spielberg gibi geleneksel kuşak üyeleri sonuna kadar haklı. müzikte spotify, fizy gibi platformlar, sinemada netflix gibi platformlar müzik ve sinemanın asli unsuruymuş gibi değerlendirildiği müddetçe kalite gittikçe aşağı düşecek. nasıl ki müzikte sanatçılar yeniden single çağına döndü ve tematik albüm uğraşı gibi dev eserler artık üretilmemeye başlandı, sinemada da netflix gibi ortamlar film yapımcılarını tamamen televizyon izleyicisine yönelik filmler çekmeye sevk edecektir. epik sinema, drama ve içinden bilgisayar efekti geçmeyen filmlerin sayısı zaten yeterince azalmışken bu alanlarda sinema sanatı tamamen yok olacaktır. 2000'li yılların ergence dizi çılgınlığı insanların filmleri de dizilerle aynı parametrelerle değerlendirmesi yanlışına sevk etti. netflix ya da spotify zararlı demiyorum, ben de kullanıyorum ama müzik sanatı ve sinema sanatı her zaman kendi dinamikleriyle sunulmalı. yoksa her iki sanatta da nostaljik bir tüketici olmaktan başka çareniz olmamasıyla filmleri dizi izler gibi izleyen (dolayısıyla izlemeyen) bir seyirci olmak arasında seçim yapmak zorunda kalırsınız.

Film Yapımcılarıyla Cinemaximum Arasında Yaşanan Büyük Restleşmenin Özeti