KÜLTÜR 20 Eylül 2021
276b OKUNMA     856 PAYLAŞIM

Tayland'daki Devasa Seks Endüstrisi Hakkında Çarpıcı Gerçekler

Tayland, seks turizmi için en çok tercih edilen ülkelerden biri. Ülkede seks endüstrisi almış başını gitmiş durumda. Tayland'ın nasıl bu hale geldiğini ve şu anda durumun nasıl olduğunu çarpıcı gerçekleriyle anlatan bir yazı.

malumunuz, tayland'da devasa bir seks endüstrisi mevcut. gerçek anlamda bir endüstri çünkü bu kadar gelişmiş olana pazar veya sektör demek yavan kalır. geçmişe nazaran biraz daha düzen nizam getirilmiş olsa da hala çocuk istismarının devam etmesi gibi büyük sıkıntıları var.

genelde vietnam savaşı sürecinde abd'li askerlerin tayland'ı bir üs olarak kullanmasıyla başladığını düşünülür lakin işin aslı çok daha öncesine dayanıyor. öncesi çok geniş bir konu o yüzden ilk patlamanın yaşandığı 1905 senesinden ele alalım. bu dönem ülkede köleliğin kaldırılmasıyla boşa düşen insanların fuhuşa yönelmesine yol açıyor. japon istilası sürecinde ortaya çıkan mutlu sonlu masaj salonları ile devam ediyor. vietnam savaşı dönemi ise altılı salto ile final hareketini yaparak bizi bugünlere getiriyor.

ekonomik krizin ağır yaşandığı bir dönem olan vietnam savaşı sürecinde köyden şehre göçlerin artmasının da büyük etkisi var. 1973 senesindeki petrol krizi ile birlikte bilhassa bangkok devasa bir açık hava kerhanesine dönüşüyor. bu arada o dönem tayland'a akın akın gelen hippiler, diğer ülkelere nazaran hem ucuz, hem de güvenli olması sebebiyle turistik bir merkez haline geliyor.


durmayan bu hayasızca akın esnasında tayland halkının yemek kültürlerine de ayrı bir darbe vuruluyor. coniler, lokal halk gibi acılı baharatlı yemekler tüketemedikleri için restoranlar tariflerini değiştiriyorlar. bugün bir çok yemeğin orijinal halini bulmak çok zor. ancak köylerde ve aşırı konsantre üst kalite restoranlarda yaşamaya devam ediyor. yamulmuyorsam netflix'in chef's table serisinde vardı. tay mutfağını gidip ingiltere'de öğrenmiş bir şefin utancından olayın kökenlerine inmesine dair çok başarılı bir bölümdü. denk gelirseniz mutlaka izleyin.

bahsettiğim belgesel bölümünde şef şöyle bir soru yöneltiyor; siz (yabancı turistler) acı yiyemiyorsunuz diye neden biz kendi tariflerimizi değiştirmek zorunda kalıyoruz?

iyi güzel diyorsun bacım ama bu sorunun yanıtını biz değil turist yaltakçısı halkında arasan keşke. tay halkı gerek kültürleri, gerek dinleri sebebiyle o kadar uyum yanlısı ki tarih içerisinde savaştan kıtlığa her duruma inanılmaz hızlı şekilde adapte olmuşlar. hayatta kalmak iyi güzel de taylar bu işin b*kunu çıkaracak bir yavşaklıkla ilerlemişler. bu durum da haliyle kültürde onulmaz gediklere yol açmış. tek olumlu tarafı eşcinsellere hoş görüyle yaklaşılmasına sebep olan durumun aynı uyum sevdasından kaynaklanması olsa gerek.

hoşgörü demişken, o da bizim anladığımız anlamda değil. tay budizminde (bkz: teravada) kadınlar alt seviyede kabul edilirler, bir grup hayvan ve engelli insanlar onun altındaki seviyede, eşcinseller ise bazı mahlukatlar ve kadınlar arasında bir seviyededir. reenkarnasyon inancına göre zengin bir ailede erkek olarak yeniden doğmak demek, önceki hayatınızı iyi geçirdiğinizin ve karmanızın en yüksek seviyede olduğunun göstergesidir. fakir doğanlar, hasta veya kadın olarak doğanların geçmişte günah işledikleri ve bu nedenle aşağı statüleri hak ettikleri varsayılır.


anlayacağınız, hiyerarşi aşağı yukarı şöyledir; manastır, erkekler, kadınlar, engelliler, eşcinseller, fakirler ve hayvanlar. ayrıca, sadece erkekler keşiş olabilir. bu nedenle, kadınların dini erdemi elde etmek için yapabileceği en iyi şey, aileye onur ve para kazandırmaktır. eşcinseller ise bu sıralamanın diplerinde olduğu için onlara gösterilen hoşgörü daha çok bir tür acıma duygusundan ötürü gelir.

temelde semavi dinlerdeki ibret kültünden pek farkı yoktur yani. ibrette empati değil, şükürcülük öne çıkar. bizdeki yansıması; engelli bir insana bakıp çok şükür, elim ayağım tutuyor modelidir. hem kişiye durumundan ötürü acıma, eksik görme, hem onun yerinde olmadığı için sevinme iki yüzlülüğüdür. taylar ise sokakta gördükleri transeksüellere bakıp buda'ya hamd-ü senalar olsun ki çok şükür karmayı düşürmüyorum tadındalar. bizdekinden farklı olan sokak arasında tecavüz edip öldürmüyor olmaları. karmasından bulsun civelek! diyorlar sanırım.

bir de toplumun durumu içselleştirmesi var. yakın tarihlere kadar çok eşlilik tay kültürünün bir parçasıydı. çok eşlilik derken tıpkı orta doğu'da olduğu gibi erkeğin birden çok eşe sahip olmasından bahsediyorum. hatta tıpkı cariyelik müessesi gibi buna köle kadınlar da dahil ediliyordu. ülkenin modern dönüşümü esnasında bunların hepsi yasaklanınca ortaya devasa bir seks sektörü ortaya çıkmış ve erkeklerin ara sıra parasıyla başkalarıyla seks yapması normal kabul edilmeye başlanmış. erkek dediğin biraz çapkın olur söylemi de çok benzeşiyor bizimle.

olay daha turistlere gelmeden çok öncesinde çığırından çıkmış. turist dediğin, otelinden yemeğine her adımına para harcadığı için o cepte duran bir artı; lakin bu sektörü asıl ayakta tutan halkın bizzat kendisi. en büyük kanıtı ise 2000'li yıllarında başında kerhaneciler kralı lakaplı bir herifin tutuklanmasıyla ortaya çıkıyor. herif kerhanelerini açık tutabilmek için iki milyar dolardan fazla rüşvet dağıtmış. orospu ile memurun bahşişi işin başında verilir düsturuyla polisinden politikacısına kadar herkese bedava oral seks kampanyası düzenlemiş ki bu adamın mekanlarına yabancılar pek uğramıyor. sadece lokal müşterilerini tutabilmek için dağıttığı rüşvetten olayın büyüklüğünü anlayabilirsiniz. ipini çeken ise pablo escobar gibi siyasete girmeye teşebbüs etmesi olmuş.

bu arada body massage olarak anılan mevzunun aslı tay dilinde aap op nuat veya japonca çevirisinden kullanılan soap massage teriminden geliyormuş. anadan üryan kadınların bütün vücutlarını yağlayıp erkeğin üzerinde yılan gibi gezinmesiyle icra edilen bir masaj çeşidi bu. japon istilası zamanı askerler bir geyşa eğlencesi olarak getirmişler bunu. o vakitler bebe yağı olmadığı için sabun kullanıyorlarmış. sonrasında taylandlılar, baklavanın üstüne yatan yunanlılar gibi sahiplenmişler olayı.

tom yam çorbasının global halde satılanının orijinaliyle alakası olmaması gibi düşünün. japon versiyonunda mutlu son yokmuş. bu daha çok seks öncesi bir hazırlık, erkeği heyecanlandırıp olaya adapte etmek için yapılıyormuş. taylar bunu alıp sabun yerine yağ kullanıp sonuna da ejderha öpücüğü kondurarak yeni bir hizmet çeşidi icat etmişler. yetmemiş bütün dünyaya ihraç etmişler.


ne diyorduk? ne anlatıyordum lan? hah. seks turizmi. bir noktaya kadar kocaman bir turizm ülkesinde fuhuş sektörü olmasını normal kabul edebilir lakin bir de değneğin boklu tarafları var. en önemlisi tabii ki çocuk istismarı. bilumum belgesel ve haberde sürekli emekli batılıların çoluk çocuk satın almaya çalışırken yakalandıklarını görüyoruz. halbuki temelinde bu çocukları alıp satan, fuhuşa ve sektöre adapte eden kitlenin yekünü yerli. müşterilerinin büyük kısmı yine yerli halktan. kamboçya sınırından kaçak göçek iş bulmaya gelmiş garibanın çocuğunu rus mafyası kaçırıp satmıyor. asıl sorun fakir evinde aileye para kazandırması için 15 yaşındaki kızını fuhuşa gönderen ebeveynlerden başlıyor.

ruslar da pazarın yeni oyuncuları. her sektör değişiklik ister, çeşit yaratarak hayatta kalır. fuhuş sektörü de pek farklı değil. başka bir başlıkta slav kadınların seks işçiliğine düşüşlerine dair ayrı bir şeyler karalamak lazım. ruslar kendi coğrafyalarından kadınları bir cazibe merkezi olduğundan ötürü tayland'a getiriyorlar. hedef kitleleri ise doğu asya insanları. sağında solunda sürekli tığ gibi asyalı kızlar görmekten sıkılmış kerhanecilere iki metre sütun gibi rus bacağı sunuyorlar. pazarda ciddi ciddi yer edinmeye de başladılar. bazılarının sadece japon ve singapurlulara hizmet ettiği bilinen bir gerçek.

lokale dönersek, bunların köylerinde karma marma nirvana anlatan minnak adamların iki kadeh içtikten sonra nasıl çoluk çocuğu taciz ettiklerini ballandıra ballandıra anlattıklarını duysanız şaşarsınız. anadolu irfanı diyerek t*şak geçtiğimiz mevzuların çok daha hardcore versiyonları duhul ediyor taşralarında. cangılda her yer palu ailesi. işin kötü tarafı bazıları gerçekten bu durumları normal kabul ediyor. yukarıda anlattım. kadının görevi aileye para kazandırmak. o yüzden ergen bir kızın evine fuhuş yaparak noodle parası getirmesi sorun olmuyor. erkek çocukların istismarı bir nebze daha anormal çünkü onlar erkek. yalnız bu erkek çocuklar ladyboy olurlarsa o vakit yine normalleşiyor. işlevsiz sefil erkek rolünden evine para getiren kadına dönüşüyorlar ki bu bile değer kazanmalarına yetiyor.

aileler çocuklarının sahipleri. gerçek anlamda onlara hayat verdikleri için çocukların anaya babaya borçlu oldukları kafalarına kazınıyor. bu sebeple erkek olarak para kazanamayan hatırı sayılır bir kitle cinsiyet değiştiriyor. bu arada sanılanın aksine tayland'daki ladyboy sayısı diğer ülkeleri üçe beşe katlamıyor. bu ülkede sadece daha göz önünde rahatça gezebildikleri için böyle bir illüzyon oluşuyor. fuhuş yaptırılan çocukların ise büyük kısmı diğer ülkelerden ithal ediliyor. kamboçya, laos, güney tarafta malezya vb. ülkelerden bizzat aileleri tarafından satılan çocuklar var. resmi rakamlara göre 75 bin üzerinde çocuk seks kölesi varmış.


din, kültür, coğrafya hepsi bir yana. bu yaşanılanların en büyük sebebi yine ekonomi. tarımın çöküşe geçişi, petrol krizleri, savaşlar derken taşradan şehirlere akın eden köylülerin en kolay yola başvurmasıyla başlayıp hiç değişmeden devam ediyor. tek farkla tayland'da fakir olmak tıpkı ara geçiş sağlayan bir uyuşturucu görevi üstleniyor. bir raddeden sonra sadece aç kalmamak için bedenini satmak anlamsızlaşıyor. toplumda saygı görmenin bir usulü olarak para kazanma hırsı hasıl oluyor. iki gün pezevenk, üçüncü gün bey derler düsturu bu ülkede de mevcut. iyi para kazandıktan sonra ne iş yaptığınızın pek önemi yok. çevrenizde size yaltaklanacak birilerini bularak sosyal tatmin sağlamaya başlıyorsunuz.

batılı pedofillere hiç girmiyorum. konu yeterince mide bulandırıcı. onların dışında son olarak garip şekilde gelişen bir konudan bahsedeyim. ingiltere bugün genç nesle çok modern bir toplum olarak görünebilir ama çok değil, 1967 senesine kadar eşcinsel olmak suç sayılıyordu. kimyasal hadımdan hapis cezalarına kadar ne ararsanız vardı. mahalle baskısından bahsetmiyorum bile. yasalarla hak tanınmasının ardından sonra dahi uzunca süre toplum içerisinde eşcinsel olduğunu belirtmek bir tabuydu. bugün sex education vb. dizileri izleyip vay be gençler kadın erkek demeden dazır dazır sevişiyorlar dediğiniz ülkenin yakın tarihi nice rezaletlerle dolu. türk insanı zeki müren'i, bülent ersoy'u bağrına bastığı yıllarda koca alan turing toplum baskısından ötürü intihar ediyordu.

neyse, bu dönemde gençliğini yaşamış nice eşcinsel kendilerini gizlemek zorunda kaldılar. şimdi bu kesimden bazı emmiler emekli olduktan sonra dahi çevrelerine açıklayamadıkları için tayland'a taşınıyorlar. çünkü sakladıkları kimliklerini hayatlarının son demlerinde doyasıya yaşamak istiyorlar. gelgelelim, bu amcalarla birlikte olan ladyboy'ların ruh ikizlerini bulduklarını söyleyemeyiz. olay yine dönüp dolaşıp mayışa geliyor. her şey sende anlamsızlaşıyor ey mayış.