DOĞA 1 Haziran 2022
24,9b OKUNMA     418 PAYLAŞIM

Tek Bir Tohum ile 180 km²'den Fazla Alana Yayınlan Dünyanın En Büyük Organizması

Avustralya'nın güney sularında bulunan bir deniz otu olan posidonia australis'lerin bir bölgede 180 km²'den fazla alana yayıldığı keşfedildi. Dünyanın en büyük organizması olarak kayda geçen bu deniz otu hakkında neler biliyoruz?
Fotoğraf: Royal Society

dünyanın en büyük organizması; aynı zamanda dünyanın en büyük bitkisi de olan, tek bir tohumdan oluşup 180 kilometrekareden fazla alana yayılan bir posidonia australis örneğidir.

kulağa bilim kurgu ürünü gibi geliyor: birbiri ile yakından ilişkili iki tür melezleşir, büyümesi ve genişlemesi durdurulamaz ve sonunda bir süper organizma oluşur.

araştırmacılar, batı avustralya'nın shark körfezi'nde, tek bir melez bitkiden oluşan deniz çayırının 180 kilometrekareden fazla alana yayıldığını söylüyorlar. bu alan washington, d.c. büyüklüğünde bir alandır.


iki yıl önce bilim adamları, poseidon şerit otunun (posidonia australis) 40 kromozomlu bir klonunu keşfettiler. tipik olarak 20 kromozomlu olan şerit otunun, kromozomlarının yarısının şerit otundan, diğer yarısının bilinmeyen bir türden geldiğini düşünüyorlar.

incelenmekte olan 10 deniz otu çayırının biri dışında tamamında bu melez yapı görülmüştür bu da bilim adamlarının, kromozomların bilinmeyen kaynaktan gelen kısmının çayır otunun hayatta kalması için büyük bir avantaj sağladığını düşünmelerine neden olmaktadır.

keşfedilen bu çayır otu, dünyanın en büyük mantarından (37 hektara yayılan ve 2.300 yaşındaki humongous fungus) yaklaşık 1.5 kat daha büyüktür.


araştırma ekibi, klonun 4500 yıl önce ortaya çıktığından ve o zamandan beri yayıldığından şüpheleniyor. bu, onu en yaşlı ağaç (4.853 yaşındaki methuselah) kadar yaşlı olmasa da, dünyadaki en eski organizmaları arasına yerleştirdiğini belirtiyor.

otun yayıldığı alan bugün 17 ila 30 santigrat derece arasında çeşitli ortalama sıcaklıklara sahiptir. deniz suyu ise bu alanda, yer yer iki katı tuzluluğa ulaşır. normalde bitkiler için oldukça stresli olacak bu koşulların, bilinmeyen kaynaktan gelen kromozomlar sayesinde aşıldığı düşünülmektedir.

kaynak: science.org