TELEVİZYON 31 Temmuz 2019
139b OKUNMA     851 PAYLAŞIM

Teletabiler'deki Her Ana Karakter Bir Zeka Geriliği Hastalığını mı Temsil Ediyor?

Teletabiler ya da orijinal adıyla Teletubbies, çocukluğumuzun en enteresan çizgi filmlerinden biriydi. Daha sonraları yayından da kaldırılan bu çizgi filmle alakalı bir Ekşi Sözlük yazarının ilginç bir analizi var.

bence teletabilerin her biri ana karakterde mental retardasyon (zeka geriliği) hastalıklarını gösteriyor. (ya da mental retardasyonun eşlik ettiği hastalıklar: atipik psikoz, otizm, down sendromu  gibi.) engelli çocukların cinsiyet ve toplumsal kimliklerden bihaber olmalarından mütevellit teletabiler de cinsiyetsiz ve bir çocuğun dahi gösterebileceği olgunluktan uzak bireyler. aralarında herhangi bir hiyerarşi ya da feodal alışkanlıklarının tezahürü yok. aralarındaki ilişki aile bağı olarak da tanımlanmıyor ancak güçlü bir sevgi kontakları var. bu da aile içi rollerin güç eleştirisini yapıyor.


yer altından çıkan mikrofonlu göz gibi şey ebeveynleri ve öğretmenleri ifade ediyor. direktiflerle engelli evlatlarının hayatlarına yön veren ana baba ya da öğretmenler gibi düşünebiliriz. buradan da engelli çocukların eğitilmesinin ne kadar önemli olduğu mesajı veriliyor.


karınlarındaki televizyondan dış dünyaya bağlanmaları da aslında sağlıklı bireylerin algı dünyasından haberdar oldukları ama kendi zihinlerindeki dünyada yaşamayı daha uygun buldukları, sosyal varlıklar oldukları ve sağlıklı bireylerle de beraber yaşadıkları gerçekliğini ve sağlıklı bireylerin dünyalarını yadsımadıklarını mesajı taşıyor. sonuç olarak her bir insan bireyinin diğer hayvan bireylerden farklı olarak iradı canlılar olduğunu vurguluyor. ek olarak videoların 2 kere yayınlanması teletabilerin retarde olduklarını, ebeveynlerin ve öğretmenlerin eğitimleri için en basit düzeyde dil becerisi edindirme çabalarının ve teletabilerin gelişimini anlatmakta.


bebek kafalı güneş ise çok güzel bir anlam taşıyor. bir insanın doğumunun güneşle tasvir edilmesi romantik anlamının da ötesinde evrende bir yıldızın doğumundan ölümüne kadar galaksi/galaksilerde bıraktığı etkinin minimal bir ifadesi bence.


her bir bölümde çok güzel metaforlar var. yazıyı genişletmek istemiyorum. her bölüm çok derin kaygılar ve mesajlar içeriyor. izledikçe daha hızlı anlamaya başlıyor insan. ama bir türlü anlayamadığım; bölüm sonunda çim evin kapısı olmasına rağmen neden bacadan atlayarak indikleri ve içeri girdikleri?


yazımı noktalamadan önce bence teletabiler dil öğrenmek için müthiş bir araç. mesela ilk bölümde flag kelimesi 4 farklı ses tonundan defalarca ve farklı ritim aralıkları ile tekrarlanıyor ki bu sayede işitsel hafızada yer edinmesi sağlanıyor kelimenin. ben ispanyolca seriye başlıyorum. ola amigos.

Sihirli Annem'deki Betüş'ün Vurdumduymaz ve İçten Pazarlıklı Olması

Bayan Rottenmeier'ın Aslında Heidi Hakkında Haklı Olması