EKONOMİ 7 Mart 2019
28,2b OKUNMA     599 PAYLAŞIM

Thatcher ve Reagan'ın Sıkı Bir Şekilde Uyguladığı Ekonomi Politikası: Monetarizm

1976 Nobel Ekonomi Ödülü'nü kazanan Amerikalı iktisatçı Milton Friedman tarafından geliştirilen Monetazim (diğer adıyla parasalcılık), enflasyon ve devlet üzerine düşündürücü bir teori.
iStock

Nedir, ne değildir?

1950'lerde başlayan 1960'lı yıllarda milton friedman'ın liderliğindeki chigago iktisat okulu tarafından geliştirilen akım, kaynağını klasik miktar teorisinden alan anti-keynesçi bir tepkidir. amacı enflasyonu yenmektir. faizler düşürülür, kredi kullanımı artırılıp tüketim fazlalaştırılır. ekonomideki para stoğunun parasal gelir düzeyini değiştiren en önemli faktördür. savaşlardan sonra çöken ekonomi için iyi bir yöntem olarak görülebilir. ama olay kafadan para basmak değildir.

1940'lı ve 50'li yıllarda parlak dönemini yaşayan keynes teorisinin 1960'larda gelişmiş sanayi ülkelerinde ortaya çıkan ekonomik sorunları açıklamakta ve gidermekte çaresiz kalması, monetarizmin gelişimini güçlendirmiştir.

80'lerden sonra, ülkelerin ekonomi politikasına yön vermiştir bu politika. en katı takipçileri margaret thatcher ingiltere'si ve ronald reagan amerika'sıdır. türkiye içinse özal dönemi örnek olarak verilebilir.

Thatcher


monetarizm hakkında iki büyük yanlış anlayış vardır

1. monetarizm fütursuzca para basmak demektir.

monetarizm makroekonomi yönetiminde para arzının, özünde ise paranın kimin elinde olduğunun önemli olduğunu öne çıkaran bir yaklaşımdır. para arzı iyi kontrol edilmeli, para onu doğru kullanabilecek kişilerin elinde olmalı, öyle her çukur kazana, evrak imzalayana saçılmamalıdır. anti-enflasyonist özellikleri burada öne çıkmaktadır.

2. monetarizm keynesçi yaklaşımlara bir alternatiftir, devrim yapmıştır.

monetarizm koşullar öyle gerektirdiği, olgunlaştığı için bu kadar abartılmış bir makroekonomi yaklaşımıdır. keynes faiz ve para arzı hakkında teorilerini ortaya koyarken zaten bu konulara değinmiş, fakat özellikle büyük bunalım ve ikinci dünya savaşı sonrası keynesçilik, planlamacılık ve devletçilik ile özdeşleştirildiğinden monetarizm yeni bir anlayış, bir devrimmiş gibi burjuva liberal iktisatçıları tarafından pazarlanmıştır. zaten milton friedman başta olmak üzere ilk monetaristler de keynes'in teorilerini kabul etmekle birlikte kendisine değişen koşullarda farklı yaklaşımlar ve eleştiriler getirmek maksadıyla yola çıkmışlardır. özellikle ikinci dünya savaşı sonrası batılı devletlerin yaralarını sarmasında planlı ve kontrollü yaklaşımların başarısı, bunlar plancılığa alışınca bunu sürdürmek isterler diyen liberalleri korkutuyordu.

70'li yıllarda petrol krizinin de etkisiyle enflasyon ve ekonomik durgunluk bir araya gelince, ekonomileri girişimci, kapital sahibi sınıfın hakimiyetine sokacak politikaların ve katı para arzı kontrollerinin propogandasını yapma fırsatı ortaya çıktı. enflasyona karşı kendilerine monetarist diyen birtakım kişiler faizleri arttırdılar, para arzını kıstılar ve işsizlik artmasına rağmen enflasyonun önüne geçildi. ekmeklerinden çok köfte isteyen bu hippilerin, komünistlerin beli kırılınca ise faizler ve krediler gevşetildi ve para girişimcilere aktarıldı. bu özünde keynes'in tasvip edeceği müdahaleci bir yaklaşım olmakla birlikte kahramanı milton friedman ve atası adam smith olarak gösterilmiş, reagan destekçileri seçim zaferi kutlamalarında adam smith resmi baskılı kravatlarla arz-ı endam etmişlerdir.


diğer yandan, monetarist ve neoliberal yaklaşımları gelişmiş batılı ülkeleri örnek göstererek gelişmekte olan ülkelere zoraki bir reçete olarak dayatmadan önce, monetarizme giden tarihsel süreci iyi düşünmekte fayda var. küresel bir ajandaya gönülden bağlı değilseniz elbette...

Tam Bir Fiyat Performans Ürünü Olan Huawei P Smart 2019'un İncelemesi