BASKETBOL 1 Mart 2021
14b OKUNMA     526 PAYLAŞIM

Türk Derbisinde Fenerbahçe, Anadolu Efes'ten Neden 30 Sayı Fark Yedi?

Geçtiğimiz cuma günü (26.02.2021) Euroleague'de oynanan Türk derbisinde Anadolu Efes, rakibi Fenerbahçe Beko'yu 106-74 gibi büyük bir farkla yenerek yoluna devam etti. İşte maçı ve bu farkın nasıl geldiğini açıklayan taktik analiz.

kendimce değinmek istediğim ilk nokta ergin ataman'ın motivasyonu, hoca maça inanılmaz hazırlanmış; rakip fenerbahçe diye değil bence, hoca ne olursa olsun kendisini ilk 4 içine atmak ve play offlarda cska ve barcelona tehlikelerini bertaraf etmek istiyor. aslında bu 3 takım arasında aynı durum söz konusu, seride her birinin birbirini eleme ihtimali var, bunlar dışında kalan takımlar cska barcelona ve efes için pek sorun değil, yani 4-2 4-3 de olsa geçebilecekleri takımlar ancak bunlar birbirinden f4'a kadar dinlenip dinlenip kaçacak. ihtimal varsa da mutlaka saha avantajıyla karşılaşmak isteyecekler ki mart nisan ayları belli ki normalleşme adımlarıyla tribünlerde seyirci alımının kısıtlı da olsa olacağı aylar olacak.

F4: Final four. Euroleague'de play-off'lar sonrası son 4'e kalan takımların maçları bu isim içinde gruplandırılıyor. 

ergin ataman maçın başından sonuna tamamını aynı motivasyon ve istekle yönetti. zaten efes'in başarılı bir serisi var ve bu seri yapılırken artık ritmini, daha doğrusu eski/yeni oyununu buldu. neden eski/yeni, biraz değinmek lazım; efes guard rotasyonu bence ligin en iyisi. larkin micic bobua simon hem topa yön veren, hem yere vuran hem de açık saha ve yarı saha tempolarını gidişata göre belirleyebilen isimler. ligde böyle birbirini tamamlayan ve birbirini ikame edebilecek 4 kısası olan takım olduğunu düşünmüyorum. bu takımın ve dolayısıyla bu isimlerin birlikte üçüncü senesi ve bu da ciddi bir avantaj, artık bazı saha içi aksiyonları gözler kapalı oynanıyor. kısaların üzerinde bu kadar uzun durmamın bir nedeni var, bu kısalara aksiyon alanı yaratabilmek için üzerindeki baskıyı kırmak veya minimumda tutmak önemli, burada da iş takımın bütününe düşüyor. efes sezon başında geçen seneki oyunu oynamaya çalışıyordu ancak takımın fiziksel durumu da, rakiplerin mental seviyesi de buna müsaade etmedi. fiziksel olarak yaklaşık 8 ay top oynamamış oyuncular o tempoyu yapamazdı ve rakipler de artık efes'in pnr hücumunun hangi uzunla oynanırsa nasıl sonuçlandığını ve kısa devrilmelerin nasıl savunulacağını daha iyi biliyordu.

PNR: Rick and Roll, ikili oyun. Genellikle bir kısa ve bir uzun oyuncunun paslaşmasıyla sayı bulunan kısa süreli bir hücum şekli.

bu bocalamadan sonra son dönemde ergin hoca geçen seneki oyunu efektif kılan ancak bir türlü bu sene yeterli verimi alamadığı uzun forvet şutlarını, sertaç ile aramaya başlayınca efes otomatik olarak aynı yarı saha temposunu buldu. efes'in uzunlardan şut bulması çok önemli, zaten dün ismail şenol da istatistiki olarak verdi, efes sırtı dönük oyunlardan ligin en az sayı bulan takımlarından biri. ana pivot dunston olunca biraz normal aslında, dunston en formda döneminde bile post up oynatılan biri olmadı. onun farklı meziyetleri var. efes bunu dunston'ın oynadığı dönemde nasıl aşıyordu geçen sene ve neden göze batmadı bu sıkıntı, çünkü moerman ve singleton inanılmaz şut sokuyordu. hem yüzdeleri çok yüksekti, hem mücadele güçleri ve rebound katkıları. bu sene efes 4 numaradan hem sertlik alamadı hem hücum katkısı, aldığı da kısıtlı maçlarda ve sürelerde kaldı. bu noktada geçen sene de ufak krizler yaşanmıştı ve pleiss o sekansı çok iyi geçmiş, takımın sallanmasına izin vermemişti, bu sene pleiss sakatlanınca sertaç o göreve geldi ve layığıyla yerine getiriyor, geçen sene de sertaç'ın çok iyi oynadığı bir dönem olmuştu zaten.

Vasilije Micic, 37 sayıyla Euroleague kariyer rekoru kırdı.

uzun lafın kısası efes kısalarının saha içinde rahat olması için uzunlar üzerinden 2 senaryo var

1 - dunston sahada olacak ve tüm pis işleri yapacak, bu durumda 4 numaralar singleton ve moerman özellikle çapraz ve köşelerden yüzdeli ve iyi seçilmiş şutları sokacak.

2- 4 numaraların şut sokamadığı senaryoda pleiss sağlıklı olacak ve sahada olacak, 4 numaralardan beklenen şut katkısını tepeye açılarak o verecek ve 4 numaralar onun pota altı yumuşaklığını tolere edecek sertliği sahaya koyacak yada sertaç faulden sakınarak sahada uzun kalacak ve gerek post up, gerekse dışa açılarak yüzdeli şut atacak.

bu 2 senaryo da efes kısaları üzerindeki baskıyı kırmak için önemli. birinden biri mutlaka işlemek zorunda, eğer ikisi birden işlemezse o zaman kısalar ne yaparsa ne kadar formda olursa olsun efes kaybediyor, kazanma şansı da pek yok. 2 senaryoda da uzunlardan gelecek hücum katkısı yine şuta dayalı zira efes'in ana opsiyon saha yerleşimi uzun şutlarının inanılmaz önemde olmasına dayalı. hem milano hem real madrid karşısında rakip uzunlar gömüldüğü ve o şut performansı olmadığı için kaybetmişti efes.

fenerbahçe maçının özelinde yazmak da isterim

efes'in tüm senaryoları kusursuza yakın işledi, yani kısalar üzerinde baskı hissetmedi, sertaç inanılmaz katkı verdi ve dunston bile o kadar rahattı ki, tepeden açılarak kısa cutlarına servis yaptı. tüm bunlar efes'in çok iyi yerleşmesini sağladı ve iyi hücum etmesi saha içi yerleşimine tamamen bağlı olan özellikle bobua ile simon üzerine düşeni yaparak yan kısa katkılarını verdi. bu noktaya kadar değinmediğimiz bir isim de micic, öyle bir seviyedeydi ki, takımın tüm opsiyonları işini kusursuz yaparken bile takımdan ayrıştı ve muhtemelen de haftanın mvp'si oldu. hem sayı hem de pır alanında bireysel rekorlarını kırdı. çok çok iyi bir maç çıkardı.

efes bundan sonra ayağını gazdan çeker mi, açıkçası sanmıyorum zira ergin hoca artık kafasında hangi uzunla hangi kısayı harmanlayacağını ve hangi kısasıyla hangi tempoda oynayacağını netleştirdi. geçen seneki düzeni aramayı bir kenara bırakıp, yine o alışkanlıklara yakın yeni 2 oyun geliştirdi. en ciddi rakipler cska ve barcelona baya eklemeler yaptı takımlarına ancak efes'in de sakatları döndü ve tam takım olarak oynama alışkanlığı ufaktan edinilmeye başlandı, efes için bu gasol veya herhangi bir transferden çok daha kıymetli.

Fenerbahçe Beko'nun 10 maçlık galibiyet serisi sona ermiş oldu. / Fotoğraf: Kyle O'Quinn

1 kısa paragraf da ergin hocaya yeniden açmak istiyorum

ben dahil hemen herkes bu takıma uzun lazım diyorduk veya bir dönem dedik ancak ısrarla ve inatla almadı, hatta ayon opsiyonu çıktığında dahi pleiss'ın dönüş temposunu izleyip karar verelim dedi. bu anlamda bu takıma güvenini ve kadroya inancını herkese gösterdi, açıkçası kimi alırsa alsın ki musa'yı transfer etmişti ancak süre vermiyor ona da değineceğim; sağlıklı bir pleiss ve sertaç katkısı alamayabilirdi, kendisi de bunun bilincinde. bazı isimler öyle düzenlerde kimliği uyarınca katkı verir ki, kiminle idame ederseniz edin aynı oranda katkı alamayabilirsiniz. efes uzunları için de durum buna benzer. her ne kadar formsuz olsalar da singleton ve moerman'a da aynı bakış açısıyla yaklaştığına eminim. musa transferine de kısa yazmak istiyorum, herkes anderson yerine rotasyona dahil olacağını düşündü ancak ergin ataman musa için, daha genç bir isim onu geleceği düşünerek aldık, zaten avrupanın en iyi takımlarından birine geldi hemen oynamayı beklememeli, biz iyi bir takımız dedi. bunu demekle kalmadı ve hayata da geçirdi ve kısıtlı süre de verse anderson bu güvenin hakkını her saha çıktığında veriyor. hocanın liderlik özelliğine ve oyuncu ilişkilerine bakış için önemli bir done olduğunu düşünüyorum.