TARİH 6 Ağustos 2020
74,1b OKUNMA     1003 PAYLAŞIM

Türk Mitolojisinde Anka Kuşuna Neden "Zümrüdüanka" İsmi Verilmiştir?

İngilizcede phoenix, ispanyolcada fénix, almancada phönix diyip geçilen bu varlığa biz neden bir ön isim ekleme ihtiyacı duymuşuz? Bunun bir hikayesi var elbet.
iStock

anka kuşu, türk mitolojisinde ateşi öğreten kuştur

tengri dünyayı ve üzerinde yaşayanları yarattıktan sonra göklerdeki tahtına çekilmişti.
bolluk ve bereket dünyayı kucaklamıştı. ne var ki insanların büyük bir sıkıntısı vardı. soğuk...

kuşların tüyleri, yabani hayvanların kalın derileri ve kürkleri vardı. oysa insanlar çıplaktı. hayvanlar gibi soğuklardan korunamıyorlardı. bu durum onları bir arayışa itti. güneş gibi parlak ve sıcak bir şeye ihtiyaçları vardı. bu ateşti..

her yeri aradılar ama bir sonuç elde edemediler. ateşe ulaşamıyorlardı. ateşsiz kalmak, soğukta kalmak demekti. sonunda içlerinden biri yüksek bir ağacın tepesine kadar çıktı ve oradaki kuşlara dertlerini anlattı.

"siz kuşlar göklerde uçuyor, uçsuz bucaksız diyarları görebiliyorsunuz. biz insanlara yardım edin. bazılarınız soğuklarda uzak diyarlara göçüyor, daima sıcakta yaşıyorsunuz. gitmeyenlerinizin de tüyleri var onlar sayesinde korunuyorsunuz. biz soğukla baş edemiyoruz, bizim ateşe ulaşmamız lazım. siz bize yardım edebilirsiniz." dedi.

kuşlar insanlara acıdılar. yardım edeceklerine dair söz verdiler ve dört bir yana uçtular. epey zaman sonra geri döndüler. ne var ki hiçbiri iyi haber getirmemişlerdi. insanlar yine de onlara yardım çabaları için ikramda bulundular. bu ikramdan etkilenen bir kuş çok önceleri duyduğu bir şeyi anlattı.

"ne zaman kimden duyduğumu hatırlamıyorum yeri-yurdu neresidir onu da bilmem ama anka kuşu diye bir kuş varmış, o ateşin sırrını bilirmiş. çünkü onun bir adı da ateş kuşuymuş. onu arayın, gerçekse eğer size ateşi verecektir." dedi.

artık ateş için bir umut vardı...insanlar bir umut belirdiği için sevindiler.

dört bir yana dağılıp anka kuşu'nu aramaya koyuldular. günler, haftalar geçti ama bulamadılar. sonunda içlerinden biri "ulu kayın'a gidelim. öyle kutsal bir kuş olsa olsa kutsal ağacın dallarında yaşıyordur." dedi. dağları aşıp dünyanın direği olan ulu kayın'a vardılar.


gerçekten de anka kuşu oradaydı. onu görünce sevinç ve heyacana kapıldı insanlar.
saygıyla onu selamladılar ve isteklerini dile getirdiler. anka kuşu onları yanıtladı:

"en mükemmel yaratılanın insanoğlu olduğunu düşünüyordunuz ama bir soğukta bu fikriniz sarsıldı. oysa ki sizi üstün kılan aklınız. onu kullanmalıydınız. derdiniz çaresi uzaklarda değil, etrafınızda. çevrenizi iyi tanısaydınız bu zorluğu aşabilirdiniz. gidin beyaz renkli taşları arayın, onlardan bulduğunuzda birbirine vurun size kıvılcım verecektir. onu da kuru otlarla buluşturun ateşe kavuşacaksınız..."

insanlar bu bilgiyle yurtlarına döndüler. kısa sürede anka kuşu'nun bahsettiği taşları bulup ateşe de kavuştular.  o günden sonra da artık soğuktan korkmaz oldular...


işte anka kuşu o günden sonra türkler için, insanoğlu için kıymetli ve saygı duyulan bir doğa unsuru oldu. onu en kıymetli taşın adı ile andılar ve zümrüd-ü anka dediler...