SİYASET 23 Ocak 2017
221b OKUNMA     1246 PAYLAŞIM

Türkiye Cumhuriyeti Başbakanları ve Eşleri Arasında Yaşanmış Duygulandıran Anılar

Siyasi tarihimizin unutulmaz çiftlerinin kıyıda köşede kalmış hoş ama bir o kadar da acı anıları.


ismet inönü - mevhibe inönü çifti

tarihler 1915 yılını gösterdiğinde ismet paşa 32 yaşındaydı ve annesi cevriye hanım artık oğlunun evlenmesini istiyordu. cevriye hanım'ın oğlu için gözüne kestirdiği kız ise rumeli'deki komşuları mevhibe'ydi. paşa görücü usulü ile evlenmeye şiddetle karşı olduğunu dile getirip, mevhibe hanımı görmek istediğini söyledi. paşanın bu arzusu kabul edildi; paşa, mevhibe hanım'ı gördü; aşık oldu ve nikah gecesi eşine şu cümleleri söyledi; hanımcığım, bu andan itibaren siz bu dünyadaki en kıymetli emanetimsiniz; ömrüm boyunca sizi seveceğim.

ismet inönü'nün 1923 yılında eşi mevhibe inönü'ye yazdığı mektup eşine ne kadar tutkuyla bağlı olduğunun en yalın göstergesiydi;

"sevgili mevhibeciğim, bugün yarın sana evimiz için daha iyi haber vereceğim diye mektup yazamadım. benim kusurumu affet iki gözüm ruhum mevhibeciğim. bağlarda bir ev satın aldım. onu tamir ve tadil ettiriyorum. yavrum ne halde, iki gözüm bana sık sık yaz. sıhhatine, yavrumun sıhhatine iyi bak. benim niyetim şu. kimse bilmesin. evimizi tamir ettirip bitireceğim, ondan sonra izmir'e gelip bir müddet belki ilkbahara kadar beraber kalacağım. kışın seyahat edemezsin. şimdi oturacak yerimiz yok. senin gözlerinden yanaklarından binlerce öperim mütehassirin"

aynı şekilde mevhibe inönü'nün de 1924 yılında paşaya yazdığı mektup, hayat arkadaşını ne kadar çok sevdiğinin en güzel göstergesiydi;

"ruhum sevgili paşacığım, abdülhalik beyle gönderdiğiniz mektubu aldım. çok teşekkür ederim. kışlık ev tutmaya karar verdiğinize çok sevindim, aynı zamanda üzüldüm. bana öyle geldi ki mektubu rahatsız bir halde yazmışsınız. sevgili paşacığım. cenabı hak seni başımızdan eksik etmesin. sebebi saadetim, bais-i iftiharım kocacığım. bu akşamki gazetede tamamiyle iade-i afiyet ettiğiniz, yalnız çok zayıfladığınızı yazıyor. herhalde çok ıstırap çektin ki zayıfladın sevgili paşacığım. bir defa sizi görsem, bir aydır rahatsızlığınızı işiteli çok üzüldüm. niçin sevgili kocacığımın yanında bulunup da bakamıyorum. ne vakit ben size hizmet edecek, vazifemi ifa edeceğim sevgili paşacağım. hiçbir yolculuğum üzüntüsüz olmaz mütehassirin"

can dündar da ismet paşa belgeselini şu cümlelerle bitirecekti; sonunda bir gece mevhibe hanım ile baş başa kaldılar. mevhibe hanım baygın yatan kocasının elini avuçlarının içine aldı, ayılmasını bekledi. inönü gözlerini açınca eşinin gülümseyen yüzüyle karşılaştı. normalde o saatlerde yemek masasını üzerine yeşil çuhayı serer, bezik oynarlardı. paşa eşine hayatı boyunca hitap ettiği deyimle seslendi son bir kez; "hanımefendi elimde üç as var, dördüncü as da gelecek ve oyun bitecek." mevhibe hanım'ın gözyaşları kucağına düştü. 4.as ölümü simgeleyen maça asıydı.


celal bayar - reşide bayar çifti

1903 yılında evlendiler. celal bayar'ın aktif siyaset hayatı boyunca reşide bayar arka planda durmayı tercih etti. ancak hiçbir zaman da yurt dışı gezilerinde eşini yalnız bırakmadı. 1962 yılında reşide bayar'ın kayseri cezaevi'nde yatan kocasıyla görüşmek üzere yola çıktığı ankara ekspresi’nde kalp krizinden ötürü hayatını kaybetmesi ise bayar ailesini derinden sarsmıştı.


adnan menderes - berin menderes çifti

adnan menderes ve berin menderes 1929 senesinde evlendiler. berin menderes, adnan menderes'in politikaya atılmasına şiddetle karşıydı; ancak buna engel olamadı. adnan menderes sürekli ayhan aydan ve suzan sözen ile yaşadığı ilişkilerle gündeme gelirken, berin menderes bu konulara hiç ama hiç girmedi; bu konular hakkında röportaj yapmak isteyen bütün gazetecilerin tekliflerini de reddetti. bir başka önemli husus ise bu yaşananlar karşısında berin menderes duygularını çok iyi saklamış; bir kişi bile berin menderes'in yaşadıkları hakkında tahminde bile bulunmaya cesaret edememişti. bebek davası'nda ayhan aydan "ben bu adamı çok sevdim" diyerek adnan menderes'e sahip çıkacak; berin menderes ise eşinin idam edilmesinin engellenmesi için ismet inönü'nün kapısını çalacaktı.


süleyman demirel - nazmiye demirel çifti

süleyman demirel ve nazmiye demirel, süleyman demirel liseyi bitirdikten sonra nişanlandılar; nişandan tam 8 sene sonra da evlendiler. düğünlerinde ise ilginç bir hadise vuku buldu; islamköy'de düğünler üç gün sürdüğü için, perşembe ve cuma günü de gelin ortaya çıkmadığından ötürü süleyman demirel o günleri çalışarak geçirmiş; pazar günü gelin davetlilerin karşısına çıkınca demirel de çalışmayı bırakıp düğününe teşrif etmişti. şüphesiz ki süleyman demirel'in hayatında en mutlu olduğu günlerden bir tanesi de adalet partisi genel başkanı olduğu gündü. buna mukabil nazmiye demirel içinse durum tam tersiydi; sinema ve tiyatroya gitmekten müthiş bir keyif alan nazmiye demirel 1965 yılında süleyman demirel ap'nin genel başkanı olunca, tiyatro ve sinemaya gidecek vakit bulamadı. hayatındaki bu değişikliğe rağmen nazmiye demirel hep eşinin yanında oldu; hiçbir gazeteciye röportaj vermedi. bunun yanında hiçbir zaman da gazetecilerin yanında süleyman demirel'i azarlamaktan çekinmedi. tarihler 1993 yılını gösterdiğinde süleyman demirel, dyp ve shp milletvekillerinin oylarıyla cumhurbaşkanlığına seçilirken, nazmiye demirel çankaya köşkü'ne taşınmaya karşı çıkıp, "güniz sokak'ta yaşamaya devam edelim" dedi. demirel eşinin bu teklifini "devletin teamüllerine aykırıdır" diyerek reddetti.


bülent ecevit - rahşan ecevit çifti

robert koleji'nde öğrenciyken tanıştılar; birbirlerine tutuldular ve 1946 yılında aile arası yapılan sade bir törenle evlendiler. maddi durumları iyi değildi; buna rağmen maaşlarının büyük bir kısmını temel ihtiyaçları yerine kitaba harcadılar. 1972 yılında bülent ecevit cumhuriyet halk partisi'nin genel başkanı olunca, rahşan ecevit chp'ye ek gelir sağlamak için sokaklarda tek başına kitap, kalem, broşür, ve resim satmaya başlayarak eşine büyük destek oldu. 1985 yılında demokratik sol parti rahşan ecevit tarafından kurulduktan sonra ise insanlar rahşan ecevit'i bülent ecevit'in hayat arkadaşı olarak değil; bir siyasi figür olarak değerlendirmeye başladı ve 1988 yılında cemal süreya şu satırları yazdı; "rahşan hanım'ı bir an için bile bülent ecevit'siz düşünemeyiz. uzun hayat serüvenleri içinde ikisinin yapıları bile birbirine dönüşmüştür. ama, nereye kadar doğrudur bilinmez, rahşan hanım'a bülent bey'in hep olumsuz yanı olarak bakılmış, bülent bey'in kusurları bir bakıma rahşan hanım'ın kişiliğinden kaynaklandığı varsayılmıştır."


necmettin erbakan - nermin erbakan çifti

necmettin erbakan üniversiteden arkadaşı olan süleyman demirel'in teklifi üzerine odalar birliği'ne girdi ve nermin erbakan ile odalar birliği'nde tanıştı. 1967 yılında çınar otel'de dünya evine girdiler. ilerleyen yıllarda ise necmettin erbakan, nermin erbakan'ı övgü yağmuruna tutacaktı;"ben profesördüm, gelin ise iktisatçı, çok güzel ingilizce ve almanca konuşuyordu ayrıca fransızcası da idare ederdi. yüksek tahsilini tamamlarken dil eğitimi almayı da ihmal etmemiş okulla beraber dil kurslarını da başarı ile bitirmiş bir hanımefendiydi. okuldan sonra odalar birliği'nde vazife almıştı. aktüel konuları yabancı basından takip eder ve yapılan yorumları eleştiri getirmeyi ihmal etmezdi aynı zamanda memleket meseleleri ile yakından ilgilenir ve hemen hemen her gün siyasi konuları notlandırırdı."


turgut özal - semra özal çifti

1953 yılında elektrik işleri etüt idaresi'nde tanıştılar ve 1954 yılında evlendiler. 1977 yılında turgut özal, milli selamet partisi'nden milletvekili adayı olunca, semra özal ile araları bozuldu ve semra özal bu duruma tepkisini göstermek için amerika'ya gitti. amerika'dayken eşinden boşanmayı kafasına koyan semra özal, eşinin msp'den milletvekili seçilememesinden ötürü türkiye'ye döndü ve turgut özal ile barıştı. turgut özal başbakan olduktan sonra ise semra özal'ın şatafatlı yaşamı anap'ın oylarını düşürmeye başladı; bu durum ekrem pakdemirli ve yıldırım akbulut tarafından dile getirilince de, özal "karısına söz geçiremeyen tek adam ben miyim" diye isyan etti ve anap 1989 yerel seçimleri'nde büyük bir hezimete uğradı.