EDEBİYAT 17 Eylül 2024
11,5b OKUNMA     122 PAYLAŞIM

Ülkü Tamer'in "Aman Kendini Asmış Yüz Kiloluk Bir Zenci" Şiirinin Arkasındaki Hikaye

Ülkü Tamer’in 1959’daki "Soğuk Otların Altında" kitabındaki “Aman Kendini Asmış Yüz Kiloluk Bir Zenci” şiiri, sadece bir edebi eser değil, 1950'lerin ırkçı şiddetini de yansıtıyor. Şiir, dönemin toplumsal ve tarihi bağlamını derin bir şekilde eleştiriyor.

ülkü tamer’in konuşma başlıklı ünlü şiirinin bu başlangıç satırında bahsi geçen zenciyi, daha doğrusu zencileri sanırım buldum ama önce şiiri bir hatırlatayım:

-aman, kendini asmış yüz kiloluk bir zenci,
üstelik gece inmiş, ses gelmiyor kümesten;
ben olsam utanırım, bu ne biçim öğrenci?
hem dersini bilmiyor, hem de şişman herkesten.

iyi nişan alırdı kendini asan zenci,
bira içmez ağlardı, babası değirmenci,
sizden iyi olmasın, boşanmada birinci...
-çok canım sıkılıyor, kuş vuralım istersen.

ülkü tamer'in1959 tarihli soğuk otların altında adlı ilk kitabında bulunan bu şiir, daha yayımlandığı andan itibaren çok ilgi çeken bir şiir olmuş. çünkü tam da o dönem, kalem erbabı arasında ikinci yeni'nin mala davara faydası olmayan anlamsız bir şiir olduğu ve de halkı şiirden soğutma suçu/#164030879 işlediği tartışılmaktadır ki kendini asıp dersini bilmeyen babası değirmenci boşanmada birinci şişman öğrenci zenciyi konu alan konuşma, bu haliyle bir şey söylemeyen şiirin medar-ı iftiharı gibi görünmekte..

nitekim onur ünlü'nün 2008 tarihli güneşin oğlu filminde alper canan karakterinin (haluk bilginer) okumasıyla daha da ünlenen sekiz dizelik bu kısacık bir şiirin, gerçekte ne anlattığına ilişkin kimsenin en ufak fikri yok. en kallavi hocaların en alengirli akademik şiir analizleri bile "ülkü tamer şiirinde ironi", "ülkü tamer şiirinde ölüm" gibi başlıklar altında 7+7=14’lü hece ölçüsünü ses olarak kullanmasına vurgu yapmakla yetinmiş ki hani bu yanlış da sayılmaz bir bakıma:

zenci, öğrenci, değirmenci, birinci.
kümesten, herkesten, istersen.

hatta ekşi sözlük'te bir yazar arkadaş sağolsun şiiri satır satır ele almış ve demiş ki "zenci, yabancılık, gayrılık, başkalık, öteliktir." (bkz: osuran imam/#122580935) arkadaşımız zencinin metaforik olarak çağrıştırdıklarını tek tek saymış ama saymadığı şey, zencinin zenci olduğu! yahu zenci işte! umberto eco'nun yorum ve aşırı yorum şeklinde adlandırdığı körlük yemin ederim çok fena bir illet. insan gözünün önünde ayan beyan duran ne pipoyu ne de zenciyi görebiliyor. halbuki bu bir pipodur ve aman, kendini asmış yüz kiloluk bir zenci her şeyden önce bir zencidir.

çünkü bütün bu edebî teknikler, edebî sanatlar, akımlar, ironiler falan filan bir tarafa şiirde bahsi geçen zenci, bir sesten daha fazlası. bu iddiamı hemen kanıtlamak isterim: ülkü tamer'in ilk kitabından 6 yıl sonra yani 1965'te yazdığı virgülün başından geçenler adlı kitabında yer alan bir mektup adlı şiirinin bir bölümünde yine zenciden bahis açılmış:

***
...
iki fotoğraf gönderiyorum sana.
birini bir dergiden kestim,
1919'da amerika'da çekilmiş, nebraska'da,
bir zenciyi linç edenlerin, yakanların yüzlerini göreceksin,
ama seni bilirim dostum,
o yüzlerin arkasında gizlenen filigranlı hışırtıyı hemen duyarsın
ve geceye nefretin beyaz karıncalarını dağıtan
kutsal alevi hemen hatırlarsın.
...
zavallılar bir zenciyi yakabilir belki,
ama tarihin sayfalarına et kokularıyla burun buruna geçmez.
bu alçakların köpekliği yüreklendiriyor ustalarını,
nefretimiz onların arasından süzülüp sevgiye dönüşecek.
***

tamer'in bahsettiği fotoğraf, 28-29 eylül 1919'da nebraska omaha'da gerçekleşen ve zenci will brown'un linç edilip yakıldığını ve etraftakilerin ise sırıtarak poz verdiğini gösteren şu fotoğraf:


sanırım bu kanıt, aman kendini asmış yüz kiloluk bir zenci cümlesinin basitçe ses uyumu kaygısıyla öylesine ortaya çıkmadığına sizi ikna etmiş olsa gerek. tekrar hatırlatayım: ülkü tamer'in konuşma şiirini yazdığı 50'lerin sonunda amerika'da başta ku klux klan olmak üzere siyahî karşıtı, beyaz üstünlükçüsü, göçmen karşıtı, ırkçılar kuduruk bir şekilde sağda solda lince girişiyorlardı. 

örneğin;
- beyazlarca işlenen ırkçı bir cinayete kurban giden ve boynuna ip bağlanarak nehre atılan afro-amerikalı 14 yaşındaki 68 kiloluk çocuk emmett till'in öldürüldüğü tarih 1955. 

- emmett till'in katledilmesinden üç ay sonra otobüste bir beyaza yer vermeyen rosa parks'ın tutuklandığı tarih 1955. 

- 6 yaşındaki afro amerikan ruby bridges'in sadece beyazların bulunduğu okula polislerin koruması eşliğinde gittiği tarih 1960.

siyahîlerin eşitlik taleplerine ilişkin dönüm noktası oluşturan ve daha onlarca örneği bulunan racial violence in the 1950s 1950'lerdeki bu ırkçı şiddetin, ülkü tamer'in şiir poetikasını nasıl etkilediğini daha uzun uzun anlatabilirim ama şu an çok canım sıkılıyor, kuş vuralım istersen!