BİLİM 7 Ağustos 2019
48,9b OKUNMA     544 PAYLAŞIM

Uydurma Bir Makalenin Dergide Yayınlanmasıyla Meydana Gelen Entelektüel Kriz: Sokal Hoax

New York Üniversitesi'nde profesör olan Alan Sokal, 1996 yılında akademik bir dergi olan Social Text'e tamamen uydurmalarla dolu olan bir makale sunar ve sonrasında entelektüel bir kriz yaşanır.

amerikalı fizikçi alan sokal'ın, social text adlı dergide yayınladığı kofti makalesiyle bilimsel magazin dünyasına taş gibi düştüğü girişimin adıdır the sokal hoax (sokal aldatmacası). 

sokal'ın fizik camiası dışında da tanınmasına neden olan bu makale, tam da bilim çevrelerince dünyanın en önemli süreli yayınlarından biri sayılan social text'in postmodern karşıtı hareketleri ve bunlara cevapları dosya konusu olarak seçtiği ilkbahar-yaz 1996 sayısında yayınlandı. sokal'ın dergiye yolladığı makale "sınırların aşımı: kuantum yerçekiminin dönüşümsel bir betimlemesine doğru" başlığını taşıyordu. bu kadar ağdalı bir başlığın altında sıralanan tezler ise aslında bilindik bazı gerçekler ile iyi oturtulmuş bazı saçmaları ustaca harmanlamış zırvalardı. zırva yakıştırması bu noktada bir taraf ya da yorum içermiyor; zira sokal, makalesinin yayımlanmasından kısa bir süre sonra bu kez lincua franca adlı bir dergiyle yaptığı röportajda, social text'e gönderdiği makalenin tamamıyla uydurma ve saçmalarla dolu olduğunu ilan etti:

“[makalenin] içeriği ve biçimi, parodisini yaptığım çeşitli topluluklarda (her ne kadar evrensel olmasa da) yaygın olan baştan savma düşünme tarzının ve argümanların bazı açılardan abartılmış, bazı açılardansa tarzın kendisinden daha mütevazı bir taklidi olarak tasarlanmıştı. bu nedenle, metnin tümüne heyecan verici bir ton hakimdi –neyi sevdiğim ve neyi sevmediğim gayet açıktı- fakat “argüman” kasıtlı bir biçimde, (bilim insanları dışındaki insanlara yönelik, aşağı yukarı doğru bir şekilde bilim gazeteciliğinin yapıldığı, az sayıdaki paragraf hariç) hem yerel hem de bütünsel düzeyde mantık dışıydı. makalenin, başka herhangi birinin yazmış olduğu bir metne benzer olduğunu söyleyemem –kastı olarak bağlantısız bir biçimler türlüsü olarak yazılmıştır... bu metni kasten; makul derecede dikkatli herhangi bir editör veya bilirkişiyi sorular, eleştiriler ve itirazlarla geri dönmesi için kışkırtmak üzere yazdım. özellikle, makalenin son (politik) bölümünü, bilimsel bölümden hiçbir şey anlamamış biri için bile boşluklarla dolu olacak biçimde yazdım. editoryal süreç boyunca defalarca eleştirmenlerden yorumlar, eleştiriler ve öneriler talep ettim; ancak hiçbir cevap almadım.”


ancak social text editörlerinin buna cevabı belki daha da şaşırtıcıydı. adeta sokal'ı ve makalesini savunur bir tavır takınmışlardı. bu yönelim, sokal'ın açıklamasına cevaben kaleme aldıkları mektuplarında açıkça görülüyordu. mektubu yazan editörlerden iğnelemeye daha mütemayil bazıları, bu eylemin geri teptiğini ve sokal'ın lingua franca'da yaptığı itirafın bir fikir değişimi ya da hatasını anlamış olmaktan kaynaklandığını, başka biri ise dalga geçmeye çalıştığı sistemi aslında çok da iyi bilmediğini iddia ediyordu. bazıları da derginin bir fizikçi tarafından böyle bir hedef olarak alınmasını dergini aslında ciddiye alınmış olmasına bağlıyor ve bununla gurur duyuyordu.

en nihayetinde olan oldu; sokal, postmodernist çevrelerle savaşın sembollerinden biri haline geldi. onlara, onların silahlarıyla saldırdı, yaraladı. ama sokal ilk değildi elbette; örneğin heiddeger ile derrida'nın, chomsky ile lacan'ın atışmaları da bu cepheden bir soğuk savaş gibi görülebilir.

İnci Sözlük'ü 1970 Yılında Çözmüş Olan Makale