KOMİK 21 Mayıs 2020
89,3b OKUNMA     600 PAYLAŞIM

Vedat Milor'un Türkiye'deki Mevcut Yapıya Çok Yakın Olan Orijinal Takipçi Kitlesi

Sosyal medyada kendine has bir takipçi kitlesi var Vedat Milor'un. Bir Ekşi Sözlük yazarı da bu durumu çok güzel gözlemlemiş ve eğlenceli bir yazı yazmış.
Görsel: Satrayni

en son 2015 yılında twitter kullanmıştım, yani hesabım vardı ama kapatmıştım. ta ki geçen kasım ayına kadar. hem nispeten bağımsız kaynaklardan haber almak, hem de fikirlerini, yaşam tarzını beğendiğim birkaç kişiyi ve gündeme dair güzel tespitleri olan, iki elin parmaklarını geçmeyecek sayıda “fenomen”i takip etmek için tekrar hesap açtım. ilk takip ettiğim kişilerden biri de, uzman olduğu alanlarda "derin bilgisi" olduğuna inandığım vedat milor oldu.

vedat milor’un ilginç bir twitter ve (kullandığım zamanlardaki gözlemimden) instagram takipçi kitlesi var. türkiye’deki mevcut yapıya bu kadar yakın başka bir hesap var mı bilmiyorum?

öncelikle milor ile aynı dili (veya benzer diyelim) konuşan bir grup var

bunlar piramidin en tepesindekiler. milor diyor ki; (örnek veriyorum, gülmeyin) “osteria francescana’daki mantarlar eski lezzetinde değil.” biri çıkıyor; “vedat bey, massimo bottura ağırlığını yeni açtığı otele vermiş, hatta orada da kupaj şarap üretecekmiş, ayrıca mantarlar bu sene istenilen düzeyde çıkmamış, ben de tattım.” gibi bir şey diyor. “vay be” diyorum ne adamlar var; konuya ilgili, takip ediyor. milor diyor ki "şarap şöyle saklanmalı." biri diyor ki, “vedat bey, şaraplardaki asidite açısından şu derecede saklamayı öneriyorlar, siz ne diyorsunuz?” biri diyor “fat duck böyleymiş.” öteki diyor "lüfer şöyle olur." vs. bunlar “vedat bey”ciler. onun okuduğu kitaplara, gittiği yerlere aşina olan ve -benim nazarımda- sofistike hayat görüşüne sahip insanlar. bunların bir de alt grubu var "vedat bey, tokyo'ya yolunuz düşerse, şuraya mutlaka gidin"ciler, bunlar eser miktarda da olsa var.


benim de içinde olduğum bir ikinci grup var: biz orta yolcularız, “vedat abi”cileriz

tıpkı "ortadirek şaban" filminde züppe erkan'ın karşısındaki kemal sunal gibiyiz, sabahları "zeytin, zeytiiin, hanımış zeytin"cileriz". velhasıl, kendi takip motivasyonumdan örnek vermem gerekirse; günün birinde ”ankara - iç anadolu ekseninde veya ulaşılabilir yurt dışından (avrupa) tavsiye ettiği bir yere yolumuz düşer de “buranın da şu yemeği meşhurmuş” diyerek deneyebilmek, ara sıra paylaştığı ve/veya önerdiği ilginç makaleleri okumak, filmleri ve kitapları not almak gibi temel güdülerle takip ediyoruz. klasik metropol beyaz yakalısı olarak; kah"abi sizi bir yere götürecem, salaş, on numara" diyebilmek, kah "nerede kardeşim bu işletmenin sommelier'i" cümlesini kurabilmek için de vedat milor önemli bir figür.


bir de hiç anlayamadığım bir üçüncü grup var. bu grup öyle gizli saklı “yumurta” hesap falan da değil, kanlı canlı insan. bunlar “vedat”cılar

şahsen, abim veya ablam yok ama olsaydı isimleriyle hitap etmezdim herhalde. bu grubun en büyük özelliği emir kipi ile konuşması. ortak noktaları; vedat milor eğer yemek konusundan alakasız bir şey paylaşmışa “işine bak vedat” tandanslı cevap vermeleri. numerik ağırlığını bilmiyorum ama mutlaka iki-üç paylaşımından birinde bu tipler var. adam diyor ki “karantinada şu kitapları okuyorum (veya okuyacağım), kitapların biri de tez hocam michael burawoy’in bir kitabı" ... birisi “işine bak vedat” (veya “sen kim michael burawoy kim”) gibisinden bir şey yazıyor. "o yemek onla gitmez vedat", "çok şarap içmişsin, azalt" ve daha bir sürü şey. muhtemelen bu insanlar ertesi gün, büyük resim kursuna giderken serviste "olm dün vedat milor'a ayar verdim twitter'da" falan diyorlardır.

elbette "teşbihte hata olmaz" derler, mutlaka farklı reflekslerle ve amaçlarla kendisini seven, merak eden, feyz ve örnek alanlar vardır, ama şu üçüncü grupla işi zor.

bu arada, youtube'daki canlı sohbet programı bence müthiş, (cuma akşamları) ama canlı ama sonrasında mutlaka izleyin. sadece yemek vs. değil, çok ilginç konulara da değiniyor. (özellikle 2. bölümdeki sanayi devrimi ile ilgili yorumlarını dinlemek çok keyifliydi)

bu arada, 2009 yılında bir röportajını okumuştum, yanlış hatırlamıyorsam, altı yaşındayken tereyağ ve margarin arasındaki farkı anlayabiliyormuş, margarinli pilavı koyuyorlarmış önüne yemiyormuş (veya öyle bir şey) bir denk gelinirse sormak lazım, şayet gerçekten öyleyse çok acayip gerçekten.

neyse, bir klişe ile bitirelim: çok kaliteli adam.

Dolar Neden Yükselir ve Neden Düşer?

Vedat Milor'u "Neden Bu Kadar Kötüsünüz" Eşiğine Getiren Zorbalığın Asıl Nedeni